Paylaş
Kimine göre ramak var. Kimine göre çoktan oldu, geçmiş olsun. Bilgiyi Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Hüsnü Baylav’dan aldım. Bu yaz başı itibariyle Alaçatı’da açılan otel sayısı 250’yi aşmış, 300’e doğru hızla yol alıyor durumda.
Benim fikrimi soracak olursanız eğer, öncelikle şunu söyleyeyim ben yazlıkçı değil, otelciyim. Birincisi; 2 ay kullanacağın bir eve milyon liralar yatırmayı anlamıyorum. İkincisi; hadi yatırdın yıllar boyu o çok değerli tatilini her yaz aynı evde geçirmeyi hiç anlamıyorum. Bana göre yazlık ev bir yatırım evet; arada kiraya verilip gelen para ile memleketini ve dünyayı dolaştığın sürece.
Gelelim otel meselesine. Ben iflah olmaz bir otelciyim. Bugüne kadar 300’e yakın farklı otelde konakladığımı sanıyorum. Belki okumuşsunuzdur, belki okumadınız, bendeki bu hastalık üniversite yıllarında 2 yıla yakın süre otel rüyaları görmemle başladı. Sonra seyahat yazarı olunca yavaş yavaş aymaya başladım ki, ben her seyahatte yeni bir otelde uyanmayı resmen seviyorum. Bu da bana zamanla otelleri birbirinden ayırt etme, kimisinin çok güzel bulduğu oteli ruhsuz, kimisinin çok küçük ve sevimsiz bulduğu bir oteli karakteristik bulma becerisi kazandırdı zamanla. Dünya genelinde gelir geçer standartları işaretledikten sonra artık başka değerler, ruhu okşayan ayrıntılar arar oldum.
İşte Alaçatı’da da yapılan bu. Ya da yapılmaya çalışılan. Ne kadar ruhu besler bir yaklaşımınız varsa o kadar öne çıkıyorsunuz. Yoksa kahvaltı her yerde aynı kahvaltı, oda her yerde aynı oda.
Alaçatı’nın oteller kenti olma yolundaki hızlı adımlarına gelince. Ben bu yaz ömrümde ilk kez sadece yaz aylarında yaşayan, otelden başka hiç bir yerleşimi olmayan, bir hayalet kasaba gördüm: İÇMELER. Ha diyeceksiniz ki bana, orası sonradan oteller için yapılan suni bir yapılaşma. Eğer kontrolsüz büyüme yaşanırsa Alaçatı’yı da aynı tehlike bekliyor. Köyde yaşayan kalmazsa, kışları kimse uğramazsa. Ama neyse ki, şimdilik Alaçatı o yönelişten fersah fersah uzak görünüyor. Otelleri de sokakları da insanları da içimizi açıyor. Hele ki, eylül ayında.
Bu yaz açılan, içini bizzat gezip dolaştığım, dikkatimi çeken bir kaç yeni Alaçatı oteli var. Belki yukarıdaki yazıyı örneklerle daha iyi anlatırım diye düşündüm. Fiyatlar şimdi, temmuz-ağustosa göre çok daha hesaplı. Bu arada, bence ister günübirlik, ister konaklamalı bir an önce davranın, çünkü Çeşme’nin en güzel zamanı başladı.
GUBİBA
Gubiba Otel’in öyküsü, çocukluğundan beri yazlarını Çeşme’de geçiren, arkadaşlarını her yaz burada ağırlayan, Alaçatı’nın sunduğu her tadı ve anı büyük keyifle yaşayan, İzmirli Berrak Korukçu’nun yıllar içinde dostlarını ağırlamaktan aldığı hazza dayanıyor. Taş evlerin dokusuyla teknolojiyi bir araya getiren binasında, birbirinden farklı 11 odanın her biri, ses ve ısı yalıtımı yapılarak tasarlanmış. Odalarda cumbalı, teraslı, özel bahçeli, bağlantılı ve dubleks gibi seçenekler var. Alaçatı ruhunu yansıtan mobilyalarla dekore edilen odalara bir de küçük mutfakçıklar eklenmiş. Böylece evinizdeymiş gibi, cumbanızın kenarında veya bahçenizin ferahında karşılıklı birer kahve içebiliyor, pazardan, minik gurme marketlerden Alaçatı’ya özgü lezzetler alıp tadabiliyorsunuz. www.gubiba.com
YUKARI SOKAK
Yukarı Sokak, 180 yıl boyunca zamana direnmiş üç katlı bir taş binanın restorasyonuyla hayat bulmuş. Eskiden Alaçatı’da sokaklar numaralarla değil, isimleriyle anılırmış. Yukarı Sokak gibi... Zamanla sokaklar isimlerini kaybetmiş ve numaralarla işaretlenmeye başlamış. İşte Pırıl Kadıbeşegil Yaşar da Alaçatı’nın değerlerinden biri olduğuna inandığı kaybolan sokak isimlerini yaşatmak için oteline ‘Yukarı Sokak’ ismini vermiş. Biri teraslı çatı katı olmak üzere 4 geniş odaya sahip bu güzel otelde, Alaçatı’nın tam kalbindesiniz. Sabahları nefis bir kahvaltı ile güne başlayabilir, yöresel lezzetleri, 1. Alaçatı Ot Festivali’nde “40 Ot Salatası”yla
birincilik kazanan Aysen Hanım’ın elinden tadabilirsiniz.
www.yukarisokak.com
KAPARİ
Surf’e giden yolda, sağda yukarıyı gösteren bir tabelası var. Oradan girip az yukarı çıktığınızda sizi nefis manzaralı bir taş otel karşılıyor. Diğerlerinden hacimce büyük, ama bu ona ruhsuz ve soğuk bir görünüm kazandırmamış. Odalar çok konformist, geniş ve şık. Kendinizi şımartmak istediğinizde ya da eşinizi, sevgilinizi işten güçten kaçırmak istediğinizde kalınacak ayrıntılı ve yumuşak bir otel. Geniş havuzunda yayılmak, rüzgarına teslim olmak istiyor insan. Yaz – kış açık.
www.kapariotel.com
1850 OTEL
Geçen hafta Pazar Yeri’nin oradaki Antakya stili kahvaltı sunan cafesinden bahsetmiştim. Aslında bu güzel taş bina aynı zamanda 5 odalı bir otel. Antakya kökenli, Ankara’da yaşayan bir aile tarafından bu yaz açılmış. Tesadüfen bir gün tek başıma kahvaltı için oturdum. Köyün içinde kiraladığım evin yolu önünden geçtiği için zaman içinde selamlaşmaya başladık. En sonunda da ahbap olduk. Tanıdıkça detaylara ve konukseverliğe ne kadar özen gösterdiklerini gördüm. Geçen hafta bir geceliğine konakladım. Odalar geniş, balkonlu, keyifli döşenmiş, güne mutlu uyanıyorsunuz. Tek eksik şimdilik, odalardaki boy aynası gibi görünüyor. Yaz – kış açık. Cafe’de çok hoş bir şömine var.
www.1850alacati.com
YUGA
Genç bir çiftin uzun yıllardır hayalini kurdukları bir otel. Bana biraz Güney İtalya otellerini anımsattı. Galeri şeklinde bir mutfak, havuzlu büyük bir bahçeye açılıyor ve burada uzun kahvaltılar ediliyor. Arkadaş gurupları ile toplanıp gelinebilecek, 8 odalı hoş bir otel.
www.alacatiyuga.com
Paylaş