PaylaÅŸ
Yıllar önce Walter Tevis’in acayip kitabını okumuştum. ¨Dünyaya düşen adam`. Epey etkisinde geçti çocukluğum. Kitap sonraları kendisi de bir nev’i uzaylı olan David Bowie’nin egzantrik oyunculuğu ile filme çekilmişti. Cüneyt Arkınlı bir ¨Dünyayı Kurtaran Adam¨ kadar olmasa da sonuç efsaneydi. Peki ya o uzaylı memlekete düşseydi?
Â
¨Dünyaya düşen insan kılığında bir uzaylı; gezegeni susuzluğun ve türlü savaşların sonucunda yok olmanın eşiğine gelmiş bir Anthea'lı, üstün teknolojik bilgisini kullanarak kısa zamanda dünyadaki en büyük şirketlerden birini kuracak ve kazandıklarıyla kendi "insanlarını" kurtarabilmek için bir uzay gemisi inşa edecektir.
Â
Fakat ziyareti uzadıkça bütün planları tersine işlemeye başlar. Şiddet, televizyon, yozlaşma... insanlık onu ele geçirmektedir.¨
Â
Böyle diyordu romanın tanıtım yazısında. Acayip hikayeler okumayı seven kuzenim sayesinde mi elime geçti hatırlamıyorum. Ama şimdilerde emin olduğum bir şey var ki, bu zavallıcık Türkiye’ye düşse evvela aklını kaçırırdı.
Â
Kedi dövmek Türkiye’de bir sanattır.
Â
Düşünsenize, adamın uzay mekiği Eyüp’ün Göktürk Odayeri Köyü mevkiindeki çöp toplama alanına acil iniş yapmış gecenin bir yarısı. Kendisini bir tuşa insan görünümüne sokuyor ama tabi kulaklar biraz sivri, renk biraz yeşilce.
Güç bela aracı çöplerin arasına gizleyip işinin ehli bir oto sanayi ustası aramak üzere yola düşüyor. Elindeki koordinatlara göre hedef Topçular Oto Sanayi. Usta rızasıyla gelmezse, mecbur tatlı tatlı kaçıracak.
Gün aydınlanmak üzere, bizimki siber gözlüklerini takmış Sanayi’ye doğru yürüyor. Köşede açık bir tekel büfesi. Dur diyor ya, bir su içeyim, bir kraker alayım.
Tam önünde de beyaz bir sokak köpeği patilerini uzatmış oturuyor. Ortalık epey sakin.
Derken, köşeden iki genç oğlan çıkıyor. Küfürler, birbirine şaplaklar gırla. Tam büfenin önünden geçerken, sessiz sedasız oturan köpeğe ilişiyor birinin gözü. ¨Güüm¨ diye çakıyor tekmeyi hayvancağıza. Arkadaşı gülüyor. Bundan feyz alan çocuk bir tane daha patlatıyor.
Bizim uzaylı şok. O tarafa doğru koşuyor ¨ya napıyorsunuz¨ diye.
Uzaylı dost, ilk dayağını yerken, büfecinin sopayla dışarı fırlamasıyla gençler kaçıyor. Bizimki kendini bırakıp yerde kanlar içinde baygın yatan köpeği kucakladığı gibi en yakın acil servise taşıyor.
Acil servisten giriyor içeri. Ortalık ana baba günü. Bıçaklananlar, koca dayağından ağzı burnu kırılmış kadınlar, araba kazası, motor kazası, intihar vakaları, kız kaçırırken vurulanlar.
¨Bu nasıl iş¨ diye düşünüyor, ¨ben nereye düştüm?¨
Oraya koşuyor, buraya koşuyor, en sonunda bir erkek hastabakıcı bizimkini fark ediyor.
İzmir Aliağa'da kaldırımda yatan bir köpek, vahşi insanların saldırısına uğradı. Eğlence için köpeği tekmeleyen saldırgan gülerek yoluna devam ederken, o anlar kameraya yansıdı. İki şehir zorbasına hiç bir şey olmadı.
Â
Â
2 Aralık 2017
Â
Vatani görevini yapmak için Erzincan’da bulunan er Taner H.’nin hafta sonu nedeniyle çıktığı çarşı izni dönüşü akşam saatlerinde askeri lojmanlarının nizamiyesinde yavru bir kediye yaptığı işkence güvenlik kamerasına takıldı. Kapı önünde bekleyen nöbetçilerin gözleri önünde kediyi önce yumruklayan Taner H.’nin ardından nizamiye kapısının üzeri koyarak defalarca vurduğu ve sonrasında fırlattığı ve teklemediği görüntüler tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı.
Â
5 Aralık 2017
Mersin'de, bindiği minibüsten aralarında akrabalarının da olduğu kişiler tarafından kaçırılan üniversite öğrencisi Zelal Topçul, polis tarafından bulundu. Zelal Topçul, "5 yıldır beni seviyormuş. Yani böyle bir şeyi istemeden yaptığını düşünüyorum. Pişman olmuştur. Büyük bir hata yaptı. Keşke yapmasaydı. Hiçbir zarar vermediler, gittiğim gibi geri geldim. Çok iyiyim" diye konuştu.
Bunlar sadece son 3 ay içinde bu ülkede gerçekleşen olaylar. Kim gelse, aklnı kaçırır.
Ne oldu bize diye her gün düşünmekten, kendi halinde sakin, kendi yağıyla kavrulup giden bir ülke nasıl bu hale gelir diye hayıflanmaktan günümüz geçmez oldu.
Â
Akılda hep aynı soru...
Â
Bize ne oldu?
Â
Bize ne oldu?
PaylaÅŸ