Paylaş
Sizce de gün ışığı her zamankinden daha parlak değil mi? Değdiği her şeyi yeniden canlandırıyor adeta… Çiçekler açtı. Kuşlar cıvıldıyor. Ağaçlar şarkı söylüyor, bulutlar dans ediyor… Uzun zamandır pek rastlamadığım farklı bir şey var esen rüzgârda… Baharın getirdiği sevinç olmalı diye düşündüm ama her bahar bu sevinç kısa süreliğine de olsa uğruyor zaten, pek de etkilediğini söyleyemem… Çok garip ve epeydir görmediğim belki de unuttuğum bir şey var bu havada. Beni için için gıdıklayan güzel bir duyguyu gördüm yeniden… İnanamadım… İnandırmak da zor aslında. En son pandemiden bir önceki baharda rastlamıştım sanırım. Gözlerimi ovuşturarak baktım. Ve hatta kendimi çimdikleyip rüyada olup olmadığımı test ettim. Öylesine sert sıktım ki etimi, canım acıdı, rüyada değilmişim meğer… İnsanlar gülümsüyorlar! Evet… Evet gerçekten de gülümseyen insanlar görüyorum… Şaka değil insanlar her türlü olumsuzluğa rağmen gülüyorlar. Bazen de kahkahayla. Güneşin ışınlarıyla yaydığı mutluluğu bedenimizde değil de ruhumuzda hissediyor olmalıyız; aynı parlaklık bize de yansımış gibi… Sokakta yürürken, parkta otururken, alışveriş yaparken… Otobüste eve giderken, arkadaşla sohbet ederken yüzlerdeki tebessüm çevreyi aydınlatır kıvamda parlak… Hakikatten çok net görüyorum gülümseyen suratları… Her tarafta onlar var. Nereye baksam aydınlık yüzleri, el ele dolaşan sevgilileri, parkta umarsızca öpüşen çiftlere gıptayla bakan kuğuları görüyorum… Kollarımı açıp herkese ayrı ayrı sarılmak istedim… Çocukluğuma dönmek ve omzuma konan kumrularla birlikte şarkı söyleyerek hoplaya zıplaya koşmak istedim… Tırlattık mı yoksa ne? Neler oluyor bize?
‘DEĞERSİZ BİR HAYAT’
Hayatların gittikçe anlamını yitirerek değersizleştiği bir tarih aralığında sayılabiliriz. Karmaşık duygularla daldan dala atlayan ruh halimizin iyice sersemleştiği dönemlerin belirsizlik girdabında savrulurken aklın yolunu bulamaması ihtimali de var. İstedikleri ile istemedikleri arasındaki zıtlığı bilmesine rağmen paradoksal ruh haliyle yaşamaktan zevk alma noktasına gelmeye ramak kalmış da olabilir. Farkındalığı gelişmiş insanların sevmediği ancak her şeye rağmen değiştiremediği gerçeklerden kaçış sürecine girdiğini de varsayabiliriz… Günümüzün hastalığı gerçeklerden kaçışı ‘Sürrealizm’ (Gerçeküstücü) yani düzensiz hayal ve rüyalara kapılarak bir tavırla alt etmeye çalışıyor da olabiliriz. İnsanın yaşadığı bu kaosu sanata taşıyan Sürrealist ressam ‘Cemal Akyüz’ün Farabi Sokak’ta bulunan ‘Tosca Sanat Galerisi’nde açtığı sergiyi gezmenizi öneririm… İsveç Büyükelçiliği’nin kültür bölümünde 18 yıl çalıştıktan sonra şimdi de Finlandiya Elçiliği’nin Kültür Bölümü’ne geçip sanat çalışmalarını sürdüren sanatçı Cemal Akyüz’ün sergisini gezdiğinizde yukarıda altını çizdiğim soruların cevabını bulma ihtimaliniz var. Sergi bayrama kadar açık…
GELENEKSEL ÇİBÖREK VE ZEYTİNYAĞLILAR ‘KONAKBAY’
Son zamanlarda anlamları karıştırılan meze ile zeytinyağlı yemekler arasındaki karmaşıklığı toparlamakta fayda var. Mezeler çoğunlukla şip şak hazırlanabilen kolay yiyeceklerdir. Oysaki zeytinyağlılar öyle mi dersiniz… Değil tabii ki… Bunlar için öncelikle gerçek bir zeytinyağına ihtiyacınız var… Doğal koşullarda yetiştirilmiş mevsim sebzeleri ile tüm bunları armoniyle, olması gerektiği gibi sevgiyle pişirecek bir anneye… Yoksa lezzetli ellere sahip bir eş veya sevgiliye ihtiyaç var. Olur ya insanlık hali. Şayet bunların hiçbirine sahip değilseniz üzülmeyin… Konakbay ile leziz zeytinyağlılar pişirme anlamında annesinden el almış ‘Sibel Taylan’ var. Konakbay’ı midesine düşkün olanlar mutlaka duymuştur… Ankara’nın en lezzetli ‘Çibörek’ pişiren aile lokantası olarak biliniyor… Bu arada mantısı da nefis… Özellikle ‘İmam Bayıldı’nın lezzetine bayılacaksınız. Ben de bayılmıştım çünkü… Ve hatta ayılmak istememiştim… Bamyayı sevmeyenlere öneririm, zeytinyağlı bamya sizi yepyeni bir boyuta taşıyacak belki de aşık olacaksınız…
Balgat Süleyman Hacı Abdullahoğlu Caddesi’ndeki Konakbay’ı birkaç yıl önce yazmıştım… Şimdilerde Konya Yolu üzerindeki ‘Taurus AVM’ de zeytinyağlıların, çibörek ve mantıyla birlikte servis edildiği butik bir dükkân daha açmışlar. ‘İmam Bayıldı’yı pişiren Sibel Hanım ekibiyle orada… Yeni nesil gençlere zeytinyağlı kültürünün doğru aktarılması için çocuklarınızı da alarak gidin…
Paylaş