Paylaş
Sonradan peydahlanan ve aslında var olmayan kişiliklerimiz ile beğenmediğimiz özgün halimiz anlaşamıyor, farklı yönlere gidiyoruz...! İçimizde kaç ayrı kişilik barındırdığımız belli değil... Duygular öylesine karmaşık ki, kendi kendimize, kendimizle her an kavgalıyız. Bedenimiz bir tarafa gittiğinde ruhumuz gelmek istemiyor. Özellikle de son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte hem tatminsizlik hem de aç gözlülük tavan yapmış durumda. Sosyal medyada kullandığımız “avatar”lara dönüştük zahir. Doğadan ve doğallıktan uzaklaştıkça insanlık ve merhametten de hızla uzaklaştığımızın farkına varamadık. Sanattan, zanaattan ve en önemlisi bilimden ayrıldık... Hazzı ve duyguyu internet üzerinden kredi kartıyla satın alabildiğini düşünen “insanoğlu” artık her şeye muktedir olduğuna inanırken, adım adım insanlıktan çıktığından haberi yok. Her birimizin gerçek kimliği kaybolmuş, her sosyal medya uygulamasının kriterleri ve kitlesine göre oluşturduğumuz kişiliklerle yaşıyoruz. Bir sosyal medya uygulamasında bilgili, üretken ve duyarlı avatarımız dolaşırken, bir başka uygulamada zengin, havalı ve popüler avatar sahneye çıkıyor... Kiminde olmayan paramızı saçarken bir diğerinde yine olmayan zekâmızı saçıyoruz... Lütfen kendinize gelin artık!
‘İLLÜSTRATİF’ 2 SERGİSİ
Fransızca kökenli “illüstrasyon” kelimesinin karşılığı dilimize “resimleme, bezeme” olarak çevrilebilir. Yazılı bir metni canlandırma, resim veya çizim yoluyla anlatma, aydınlatma yoluna da illüstrasyon diyebilirsiniz. “İllüstratör” de denilen sanatçının hayal gücünü abartılı şekilde kullanarak resimlediği hikâyenin metnine girdiğinizde; kendi hayal gücünüzün de zenginleştiğinin farkına varmanız olası, bir günümüz tasarım sanatı da denebilir. Çizgilerinizi hayal gücünüzle uyuma soktuğunuzda elde ettiğiniz tatminin dışa vurumu da olabilir. Küratörlüğünü sanatçı akademisyen “Özlem Tekdemir”in yaptığı sergide “Ali Çağan Uzman, Ayşe İnan, Cem Yünür, Ekin Kılıç Ezer, Kayahan Kaya, Ozan Bilginer, Özlem Tekdemir, Selin Saygılı, Uğur Erbaş ve Zeynep Karabacak”, illüstrasyonun yaratıcı potansiyelini, farklı teknikler ve yaklaşımlar aracılığıyla keşfetmiş. Sergi ikinci edisyonuyla 2-16 Kasım tarihlerinde Farabi Sokak’taki Tosca&Art Desing’da izlenebilir.
POLATLI USULÜ ‘KÖFTEKARE’
Adını, Polatlı’ya has geleneksel köftenin kare oluşundan alan yepyeni bir ağız tadı mekânı ve butik köfteci “Köftekare.” Yaklaşık dört ay önce açılan, Atakule’nin çapraz karşısındaki Atatürk heykelli “Atameydan”ın hemen arkasında bulunan ince uzun aralıktan gidilen tarihi “Kınaç Pasajı”nın içindeki köfteci, tam da bir zula mekân. 40 yıllık arkadaşım diyebileceğim kadar yakın dostum Tayfun Sırt ve yeğenleri Bora, Tayfun, Tufan ve Furkan’ın birlikte çalıştığı, tam sevdiğim cinsten butik aile işletmesi. Köfteciye gittiğimde deneyimli gastronom İlker Özkan’la birlikte köfte dışında servise yeni çıkaracakları Viyana usulü “Şinitzel”in tadım ve sunum aşamasına da şahit oldum. Sade yağla 4-5 dakika pişirilen şinitzel, altın sarısı, eşsiz kadife görünümü ve yanındaki patates salatası ile muhteşem duruyordu. Tek kelimeyle ba-yıl-dım. Köfte de şinitzel de Ankara’da yiyebileceğiniz en iyilerin arasına rahatlıkla girer. Mutlaka gidin. Çok seveceksiniz.
TEREYAĞLI ARNAVUT CİĞERİ
Ciğer, sağlıklı bir yaşam için eşsiz bir besin kaynağı. Günümüzde sıkça şikâyet ettiğimiz hafıza zayıflığının en önemli etkenlerinin başındaki B12 eksikliğini gideren, A vitamini ve demir takviyesi veren ciğer, düzenli olarak tüketildiğinde kansızlığa ve vücudun genel sağlığına da yardımcı oluyor. Fırsat buldukça ciğer tüketmeye çalıştığımdan, ciğeri olması gerektiği gibi temizleyerek hazırlayan ve taze pişiren butik restoranları biliyorum. Bunların başında, kayınvalidesi meşhur ev yemekleri uzmanı Keriman Hanım’ın adıyla, sevgili Turgay ve annesinin beraber çalıştığı Sancak Mahallesi, Tiflis Caddesi’ndeki “Keroş” geliyor. Sivas’ın Suşehri ilçesinden getirilen doğal tereyağı ile pişirilen sıcak Arnavut ciğerini önceden yazmıştım ancak yeniden hatırlatma gereği duydum zira lezzetinin ilk bayıldığım haliyle sürüyor olması takdire şayan. Annenin pişirdiği “tavuk çorbası” hem leziz hem de ilaç niyetine mutlaka tüketilmeli. İkram edilen “atom”un tadına doyamayacaksınız. Vitamininizi almaya gidin.
Paylaş