Paylaş
“Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım” demiş, Bedri Rahmi Eyüpoğlu. Bir ezgiye ruh vermek için yaşanmışlığın hakiki, duyguların samimi ve yüreğin safi olması gerekiyor. Şehrin gübrelenmiş duygularıyla yapılan şarkıların, yazılan şiirlerin sizi, müzik ve edebiyattan soğuttuğu da düşünülürse Bedri Rahmi’nin alçak gönüllülüğüne hak veriyorsunuz. Yukarıda sözlerinden alıntı yaptığım türkünün kahramanı “Yâr fidan boylu”, mert, efe “Kamalı Zeybek”in Birgi’de bir başka yiğit efe, “Çakıcı’nın” adamları tarafından öldürülmesine, gerçek duygularla Birgililerin yaktığı ağıtın samimiyetini hissetmemek mümkün mü?
Şehrin gizemi ismiyle başlıyor aslında. Hâkimiyetleri sırasında, Persler “Yeşil yer”, Romalılar “Zeus’un kenti”, Bizanslılar da burç, kale anlamına gelen “Phirgion” demiş. Bizim Evliya Çelebi de “Bir-İki”den Birgi’ye ulaşmış. Tancalı Berberi seyyah İbni Batuta’nın bahsettiği ihtişamlı Aydınoğlu Sarayı halen gizemini koruyarak gizlendiği yerden çıkmamakta ısrarcı. Güneşin, selviyle birlikte dansının evlerin duvarlarına yansıyan motiflerinden çözeceğiniz mistik kokunun, bülbüllerin nesillerdir şahit olarak şakıdığı gizli aşk hikâyelernin gizemini çözmek için gittiğinizde, dikkat edin, siz de aşka düşebilirsiniz.
PEKSİMET OVUKMASI, ÇAMUR PEYNİRİ, ÇEKİŞTE ZEYTİNİ...
NARDANESİ
Küçük Menderes havzası ile bitki çeşitliliği tüm İngiltere’den bile fazla olan Bozdağ’ın bereketli topraklarında yetişen sebze ve meyvenin lezzetinde rastlayacağınız gizemin farkına vardıysanız, “Nardanesi’ndesiniz”. Türkiye’nin 100 mimari şaheser listesindeki “Çakırağa Konağı” bitişiğindeki Nardanesi’nin işletmecisi sevgili Yaşar Günaydın, Birgi’yle yaşadığı aşkını ifade etmenin bir yolu olarak mutfağına endüstriyel ürünlere yer vermiyor. Ünlü tadımcıların da kahvaltısı için mutlaka uğradığı “Nardanesi’nde” peksimet ovukması, çamur peyniri, çekişte zeytini, sini pidesi, sarmaşık kavurması gibi daha önce rastlamadığınız yerel kahvaltı seçenekleri ile karşılaşacaksınız. Ülkenin en iyi kestanesi, en iyi inciri, cevizi, kirazı ve bunlardan yapılan reçellerin de mekânı “Nardanesi”. Yaşar Günaydın, Birgi’yle ilgili öylesine mistik şeyler anlattı ki heyecandan bazen nefes almayı unutuyordum. Size hepsini köşeden yazmam mümkün değil, en iyisi siz de gidin. Kahvaltıdan sonra Yaşar Bey’in anlatacağı Mistik Birgi hikâyeleriyle doyacak olan ruhunuzu, muhtemelen Birgi’de unutacaksınız.
TÖNGÜL PİDESİ
Yok böyle güzeli, lezzetlisine de rastlamadım. Yedikten sonra aynı duyguları taşıyacağınıza eminim. Her şeyiyle Birgi’yi anlatan doğal pidenin içindekiler çok basit. Maydanoz, yumurta ve tereyağı, piştikten sonra üzerine serpiştirilen yerel İzmir tulum peyniri ile pişirenin sevgisinden ibaret. Köyün çarşısında “Birgi Sofrası” nefis yapıyor. Ödemiş kebabı, Hasanpaşa köftesi ve bildiğimiz yoğurtlu kızartmaya da bayıldık. Finalde yediğimiz Antep fıstıklı muhallebiyle adeta uçtuk, mutlaka uğrayın.
TOMBAÇ KEBABI
Kebabın karafırında piştiği testinin adına “tombaç” deniyor. Birgi’nin en eski lokantası “Baba Kebap” 120 yıldır bu kebabı yapıyor. Eskiden oğlak etiyle yapılan kebap, ağır olma ihtimali düşünülerek şimdilerde süt danasından pişiriliyor. Lezzetini yazmayacağım, Birgi’de ki gizemleri çözerken tombaçı da merak edin ve gidip içindeki gizemi çözmek size kalsın.
KAR HELVASI
Efsanevi “Bozdağ’ın” zirvesinden taşınıyor. Her daim taze toplanan kar, zirvedeki çukurlardan çıkarılıp, iplik çuvalların içinde battaniyelere sarılarak Birgi’ye getiriliyor. Doğal karadut suyu veya vişne suyu katılarak yeniyor. Çocukların bayıla bayıla yediği, sıcaktan bayılan büyüklerin de yerken ayıldığı kar helvası çok lezzetli, acele etmeyin yoksa keyiften beyniniz uyuşuyor.
Paylaş