Paylaş
Hayata hükmetmenin dayanılmaz cazibesine kapıldık... Hayatta kalabilme kuvvetinin, insandaki beden ve ruh sağlığı ile alakalı olduğu gerçeğini görmezden geldik. Gücün aslında biyolojik bir sonuç olduğunu unuttuk... Güç kelimesini dev aynalarla kaplayarak bambaşka bir anlama kaydırdık... Para gibi... Silah gibi mesela... Makam ve şatafat gibi maddesel kaynaklarla güçlenen, şişerek kabaran ve bu kaynaklar tükendiğinde tıslayarak sönen, sonra da kaybolan geçici bir balon olduğunu kabul etmedik. Doğal olmayan kaynaklarla güçlenen şeyin, insanın kendi kendine ürettiği kibirli egosuydu ancak biz bunu biyolojik ve içgüdüsel algıladık... Kendimizi evrenin sahibi gibi görsek de aslında evrende toz zerreciği kadar yer kaplayan bir dünyada yaşıyorduk. Yaşadığımız dünyanın efendisi gibi davranıyor olsak bile, gerçekte doğanın içinde doğanın diğer bileşenleri gibi sadece bir parçasıydık... Doğada nefes alan her canlı gibi yani... Solucan veya balık gibi, kuş gibi, kedi gibi... Ve hatta elma gibi, kaktüs, asma ya da ısırgan otu gibi... O kadar... Evet evet! Ötesi yok. Biz buyuz ve bu kadarız. Güneş aydınlatıp ısıttığı sürece varız, su yoksa biz de olmayacağız... Yeşil nefes aldıkça biz de nefesleneceğiz...Arılar vızıldamıyorsa bizim şarkı söyleyebileceğimizi sanmayınız... Farkında değilsiniz ama suyumuz gittikçe ısınıyor... Çok sıcak... Belki son nefesimizde reddettiğimiz benliğimizin aslında tüm diğer canlılarla aynı olduğunu kabul edeceğiz... Ancak nafile artık... Çook sıcak...
ANKARA’NIN AFİLİ MEYHANESİ ‘AFİTAP’
Ankara’da keyfine ve damak zevkine düşkün olan herkes ‘Afitap Meyhane’yi bilir mutlaka. Altı yıl önce Kavaklıdere Tunus Caddesi’nde açılan “Afitap” Farsça’da “Özel ve güzel yüz” anlamında ve hatta Türkçe’de de özel bir kadın ismi... Güneş gibi parlak anlamı ile birlikte aydınlık yüzlü kadınlara da deniyor. İlk açıldığında şahane mezeleriyle ünlenen ‘Afitap’ın Tunus Caddesi’ndeki dükkânı neredeyse kapalı gişe hizmet verirken, herkesin kafasında, mezeleri hazırlayanın, anaç, dişil ve ateşli “Afitap” figürü, kadınla şekillenmiş. Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama meğerse tüm bu nefis mezeleri meyhaneyi Murat’la birlikte kuran alaylı aşçı “Zeynel Aksar” kendi elleriyle hazırlıyormuş. Sonradan Erdal ve Veysel’in katılımıyla büyüyen “Afitap”, Söğütözü Mahallesi’ne büyük bir şube açarak Tunus’ta oturacak sandalyeyi bulmakta zorlanan müdavimlerinin yüreğine su serpmiş.
AFİTAP ‘MÜHÜR’
Geçtiğimiz günlerde Ankaralı ünlü oyuncu sevgili “Mert Karabulut” Afitap’ın yine Söğütözü’nde, meyhaneden ayrı olarak farklı tarzda ve lezzetin ateşle “Mühür”lendiği bir et restoranı açtığını söyledi... Meraklandım. Araştırma ve geliştirmeyi önemseyen yönetim kadrosuna sahip Afitap’ın iyi şeyler yapacağı fikri heyecanlandırdı ve hemen tadımı planladık tabii ki... “Mühür” restoran genel olarak meyhanede hazırlanan deniz ürünleri mezelerini, etli versiyonlara dönüştürerek farklı bir ağız tadı yakalamaya çalışmış. Izgara et ve ürünlerinden şahane yemekler tasarlamış. Koordinatör şef “Adıgüzel Yıldız” hepsini tek tek anlattı. Meze olarak sunulan “Et Turşusu”nu duymadığınıza eminim. Fümelenerek salamura edilen “Pikanya”, istiridye soslu “Domates salatası”, Hatay’a has şahane meze “Havan Ezmesi” ile tütsülenmiş etle hazırlanan “İrlanda Mezesi”ni mutlaka deneyin. Gittiğinizde Ankara’da hiçbir et lokantasında rastlayamayacağınız “Zırhlanmış kıyma, pastırma, kuzu bonfile, kuyruk yağı dana nuar ve biberle” hazırlanan “Madalyon” favoriniz olacak, demedi demeyin.
EMEK LOKANTASI
Söğütözü’ndeki “Afitap Mühür” restorana gittiğimizde hava kararmak üzereydi. Mühür’ün hemen bitişiğindeki dükkân kapalıydı, camdan bakınca ben-mari tezgâh gördüm yine heyecan bastı... ‘Acaba mı’ dedim kendime. Tahminim doğruymuş bitişik dükkân yine bir Afitap girişimi “Esnaf Lokantası” olduğu bilgisi ile hakikatten çok sevindim. Ankara’da tencere yemekleri pişiren esnaf lokantalarının gittikçe azaldığının farkındayım ve bu durum beni fazlasıyla endişelendiriyor. Yeni nesil gençlerin burger ve İtalyan yemeklerini geleneksel yemek olarak algılama ihtimalleri çoğaldıkça, afakanlar basıyor. Mert Karabulut’la bu sefer “Emek Lokantası”nda buluştuk. Sevgili Zeynel ve zarif eşi ağırladılar. Sonradan diğer ortaklar Veysel ve Murat’la da sohbet ettik. “Emek lokantası” fikrinin ne kadar isabetli olduğunu “Boğaziçi Lokantası”ndan yetişme alaylı usta başı “Kemal Zeybek”in 39 yıllık tecrübe ve el lezzetiyle birlikte pişirdiği yemekleri tadınca anlamış olduk. Sadece öğlen servisinde açılan “Emek Lokantası”na her gittiğinizde farklı bir geleneksel yemeği deneyin. Et yemekleri de, sebze yemekleri de efsane... Popüler kültür yemekler boş bahane... Emeğine sağlık “Afitap”, eline, yüreğine sağlık Kemal Usta...
Paylaş