Bir kelebek ömrüdür yaşamak

Ömür dediğimiz nedir ki? Çay bardakta, soğuyana dek geçen zaman... Çayınız bardakta soğumadan, tadıyla için hayatı. Soğutmadan sevgileri, soğutmadan sevdaları, soğutmadan dostlukları, yaşayın doyasıya... (Can Yücel)

Haberin Devamı

Başlığı bir daha okuyun isterseniz... Sizi tabii ki sınamıyorum. “Bir kelebek ömrüdür yaşamak...” cümlesini “hayat kısa” diye yorumlayacak aklımız var elbette diye sitem edeceksiniz biliyorum... Genel anlamda kendim de dahil olmak üzere “Mevzuu idrak, kavrama, doğru anlama ile hayatın akışına sokma” konusunda zafiyetlerimiz var. Güya her şeyi biliyor ve anlıyoruz ya? Bunu da anladık yani... “Hayat kısa, işte, niye yüzümüze vuruyorsun” şeklinde durumdan memnun olmadığını ifade eden ve azarlayan bir gergin tayfa çıkacaktır mutlaka... “Hayat kısa, elden ne gelir ki” diyecek kaderci tayfa da var. Olaya bilimsel yaklaşan, “Tıp ilerledi, insan ömrü eskiye nazaran uzadı artık...” deyip müsterih olmamız için sebep veren iyimser tayfa ile “Hayat kısa ama bizim paramız var, uzun yaşıyoruz” diyerek ayrıcalıklı olduğunu düşünenleri de azımsamayın. Tüm bu yaklaşımlara tek bir cevabım olur. "Ruhumuz nasır bağlamış." Ruhumuzun ana dili “sanat” ve biz toplum olarak sanat ve estetikten çok uzağız. “Hayat kısa, kuşlar uçuyor...”

Haberin Devamı

 Bir kelebek ömrüdür yaşamak

MİTLER, DÜŞLER, MASALLAR, ANLATI VE ANILAR...

Öncelikle endüstriyel üretimi, sonraları gastronomisiyle gönüllere yerleşen Gaziantep’in yeni nesil gençleri şehre yeni vizyon katmak ve belki de en büyük eksiği giderme düşüncesi ile sanata yönlenmesi bana kentin kültürel geleceği açısından umut verdi.

Bir kelebek ömrüdür yaşamak

12 Ekim’de Gaziantep Genç İş İnsanları Derneği’nin (GAGİAD) düzenlediği “GAGİAD Kültür Sanat Festivali” için Antep’teydim. 26 Ekim’e kadar sürecek festivale farklı disiplinlerden 62 sanatçı, 170 eserle katılıyor. Gaziantep’in tarihi mekânı “Pürsefa Han”ın atmosferi ile sergilenen eserler, görünenle birlikte gizemli duygularla harmanlanıyor. Hanın içindeki sergide gezinirken zaman yolculuğunun kokusunu soluyan sanatsever mistik bir deneyim yaşıyor. Tarihi hanın avlusunun, duvarlarının ve hatta her köşesinin, belki de işlenen her taşının şahit olduğu “Mitler, Düşler, Masallar, Anlatı ve Anıların” kokusu çok değerli sanatçıların eserleriyle adeta canlanıyor.

Haberin Devamı

DİLEK KARAAZİZ ŞENER VE PLATFORM ARMONİ

Bir kelebek ömrüdür yaşamak

Gaziantep’te şahane kurgulanmış serginin küratörü ile proje uygulayıcısı bana göre hem sanatı en iyi bilen hem de sanatçıyı en çok kollayan şehir Ankara’dan. Serginin ve festivalin küratörü Ankara’ya sanatı sevdiren kadın olarak bilinen Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi “Dr. Dilek Karaaziz Şener”, proje koordinatörlüğünü yine Ankara’nın seçkin sanat galerisi “Platform Armoni” yapınca bir Ankaralı olarak gururla yanlarında olmam gerektiğini düşündüm. Sanatı sevdirmenin bir misyon olduğunu düşünüyorum. Gazianteplilere sanatı sevdirmek için bir misyoner yüreğiyle çalışan sevgili Dilek’in yanı sıra; Platform Armoni’nin Direktörü Elif Pehlivanlı ile Galeri yöneticisi Melis Aydoğmuş’un performansları en az sergiye katılan sanatçılarınki kadar etkileyiciydi.

Haberin Devamı

‘KUŞLAR DA ÖLÜR’

Bir kelebek ömrüdür yaşamak

Evet, her canlı gibi kuşlar da ölüyor tabii. Nasıl öldüklerini biliyor musunuz peki? Umurunuzda mı? Sizin çok fazla umurunuzda olmayabilir ancak fazlasıyla umursayanlar var. Yine sanatçı duyarlılığı haliyle... Sanatçı Kadınlar Derneği (SKD) kuş ölümlerine dikkat çekmek amacıyla metal malzemeler kullanarak hazırladıkları ses destekli enstalasyon çok vurucu ve dikkat çekici olmuş. 17-20 Ekim tarihlerinde ATO Congresium’da düzenlenen Artnouva Sanat Fuarı’nda sanatseverlerle buluşan projenin kadın sanatçıları ile hayranlık uyandıran eserleri fuarın gözdesiydi. Serginin manifestosunda yazılanların bir kısmını aynen aktarıyorum... “Sanat toplumların içsel dönüşüm süreçlerini yansıtan ve etkileyen en güçlü araçlardan biridir.” “Kuşlar da Ölür” projesi, bu dönüşümün doğa ve yaşam üzerindeki etkilerini sorgulayan, aynı zamanda teknoloji ve endüstrinin dünyamıza verdiği zararı estetik bir perspektifle ele alan bir çağrıdır. Bu çağrıyı kulak ardı etmeyin.

Yazarın Tüm Yazıları