Paylaş
“Başarının kıstası nedir?” diye sorsam, herkes kendine göre farklı şeyler söyleyecektir. Okul ve eğitim hayatında başarı, iş hayatında yükselme, sporla uğraşıyorsa derece almak veya şampiyonluk, sanatla ilgiliyse eserlerinin rağbet görmesi gibi örnekler çoğaltılabilir. Başarma ve çuvallama riskini göze alan bu düşünce biçimi azınlıkta olsa da bana göre çok naif, olağan ve anlaşılabilir kıstaslar. Özgürlüğümüzü bir nebze kısıtlasa da esiri olmadan başarmış olmanın, emeğin karşılığına kavuşmanın mutluluğuyla geleceğe, geçmişten bir başarı hikâyesi yüklemiş oluyoruz... Bir de öbür türlüsü var tabii... J.J.Rousseau’nun kast ettiği hasta tipler yani... Son zamanlarda başarının çoğunlukla parayla kıstas alındığı ve sevgili Tanju Okan’ın meşhur şarkısında sevgilisine seslendiği “Ah bir zengin olsam, sana neler neler alırdım” havalarının yaygın olduğu düşünce biçiminin kahramanları... Başarıyı, başarmayı seven, hem de çok seven. Başarısızlığa tahammülü olmayan, hazmedemeyen ve asla kabul etmeyen kahramanlar... Başarmak için her yolu deneyen, meşru olmazsa da kılıfına uyduruyor tabii ki... Eskiden çok ayıptı ama şimdilerde başarı için her türlü gayrimeşru yola başvurmaktan çekinmeyen, üstünde sakil dursa da uydurduğu kılıfı alnının ortasına etiketleyip bir de utanmadan dolaşabilen kahramanlarımız... Şarkının sonunu da iyi bilmeliler: “Belki de böyle bir zenginlik içinde olsaydık sevgilim... Bunca rahat yine de bedbaht, mutlu olmazdım ben...”
FLORANSA’DAN ‘LAMPREDOTTO’
İtalyanların bizle benzeştiği en önemli tarafı, sokak lezzetlerine olan aşırı düşkünlüğü olmalı. Biz Türkleri farklı kılansa, sokak tablalarının başında bekleyip yapılışını izlediğimiz, ekmek arası herhangi bir şeyden alınacak ilk ısırığın yerini tespit etmek. “Nerden ısırmalı” diye hayalini kurarken yaptığımız mühendisliği normal yaşamımıza yansıtsaydık eminim çok farklı olurduk. Her neyse, sadede gelirsek, “Lampredotto” diyeceğim. Sevgili Melih Baytürk aslında ünlü bir kameraman... Eski Çevre Sokak’ta “Tatlı-Tuzlu Fırın”ın bir köşesine kurduğu tezgâhta, İtalyan sokak lezzetleri de pişiriyor. Sadece cuma ve cumartesileri saat 20.00 ila 01.00 arası açtığı tezgâhı yakalamak için önceden plan yapmalısınız. Sevgili Melih’in özenerek pişirdiği “Lampredotto”yu çoğunuzun ilk defa duyduğunu biliyorum. Anlatayım: Bildiğimiz “şırdan”ın bizimkinden farklı pişirme yönteminin, İtalya’nın Floransa bölgesinde yaygınlaşmış nefis mi nefis bir atıştırmalığı. İyice temizlenen şırdanlar, kereviz sapı, soğan, maydanoz, sarımsak, havuç ve domatesle birlikte suda kaynatılıyor. Suyu süzüldükten sonra doğranıp ekmek arasına konuyor, üzerine taze soğan, maydanoz, sarımsak ve zeytinyağı ile püre kıvamına getirilmiş “Salsa Verde” dökülüyor. Sonrası size kalmış… ısıracağınız yeri tasarladıysanız, gömülün.
ÇİKOLATALI MUS VE ‘ADUJA’
Çikolata krizim tuttuğunda hep uğruyorum... “Aduja Çikolata”yı duymuşsunuzdur. Genç ve heyecanlı şefi “Derin Erbengi”nin sürekli gülümseyen yüzünü gördüyseniz unutmanız mümkün değil zaten. Olumlu enerjisini önce ellerine oradan da elleriyle yaptığı çikolata ve makaronlara lezzet olarak yansıttığını ben biliyorum, çikolatalarını yediyseniz siz de fark etmişsinizdir. Eskiden Ayrancı Tirebolu Sokak’talardı, şimdi Kavaklıdere’nin Tunalı’dan Esat Caddesi’ne kadar uzanan sokağı Abay Kunanbay Sokak’taki yeni yerlerine taşındılar. Son gittiğimde klasik tatlılardan “Chocolatte Mousse” yani “çikolatalı mus” tattırdı. Tadını anlatamam, ben bayıldım.. Gidip siz de bayılın derim.
VOLKİE’S BURGER
Bİldiğiniz üzere çok fazla burger ve türevlerini yazmayı sevmiyorum. Neredeyse her sokağa bir burgerci açılması ve hepsinin en iyisini yapıyoruz havalarında olmasından gına geliyor, hepsi aynı çünkü. Uzun zamandır yazmamıştım pek de düşünmüyordum ancak sevgili Volkan’ın “Volkie’s”i görünce fikir değiştirdim. Abay Kunanbay Sokak’ta küçücük bir dükkân ve tek başına bir Volkan. Aslında metalurji mühendisi olan Volkan, mesleğini yapmıyor ancak küçük burgerci dükkânında her şeyi kendi yapıyor. Brioche ekmeğinden köftesine, soslarından patatesine kadar her şey Volkan’ın elinden çıkıyor. Günde sadece 32 adet burger yapıyor, bitince de kapayıp gidiyor. Evet yanlış duymadınız, yazıyla “otuz iki”. Nedenini tahmin edersiniz mutlaka “Lezzetin doruk noktası” ilk otuz iki burgerde saklı kalıyor, ötesi yavan... Öyle dedi Volkan. Öğlen ve akşam saatlerinde yoğunlaşıyor, o saatlerde anne ve babası Volkan’a yardıma geliyor. Gitmeden önce ayırtmanız gerek... Ona göre pişiyor.
Paylaş