2. el duygular…

“Hayatımızın her anında duyguların içinde yer alırız; içimize bakmaya, yalnızlığın açık ve kapalı alanları üzerine düşünmeye meyletmezsek, bu duyguları tanıyamayabiliriz. Tanıyamadığımız için içselliğimize değmezler ve hiçbir iz bırakmazlar.” (Eugenio Borgna (Psikiyatr))

Haberin Devamı

Başlığı gördüğünüzde aklınıza gelen şeyleri tahmin edebiliyorum... Günümüz bakış açısına sahip kişilerde 2. el araba, 2. el telefon ve benzeri şeylerin çağrışımını yapmıştır. Biraz duygusal ve geçmişle bağlantısını kesemeyenler için eskici, sahaf, hurdacı gibi benzeşmeler daha belirgindir. Oysa ki benim kastım farklı ve bu maalesef parayla satın alınamıyor...
Bir metin okurken, bilindik kelimelerin büyüsüne kapılıyorsunuz bazen… Peşine takılıp gitmek geliyor içinizden. İçerdikleri anlam ne olursa fark etmiyor yine de yükleniyor ve birlikte yürümek istiyorsunuz. Kelimeler tanıdık çünkü... Özlediğiniz eski dostların kavuşması misali hasret giderme faslı sizi mutlu ediyor. Her adım sizi daha da hafifletiyor, iyice keyifleniyorsunuz. Gittikçe okuduğunuz metnin dışına çıkıyorsunuz, hatta çok çok uzaklara... O an aklınız neredeyse oraya... Bir anda dünya değişiyor. Kelimeleri ilk duyup öğrendiğiniz zamanlardaki duygulara varıyorsunuz, dostlarla ilk karşılaşma anı yani. Okulda öğretmeninizin ağzından duymuş olabiliyorsunuz... Evde babanızdan veya annenizden öğrenmiş olmanız da muhtemel. Nenenizin kucağına yattığınızda anlattığı bir masaldan, belki de dedenizin size öğüt verirken “Ölümlü dünya” diye başladığı bir özlü sözden, zihninizin bir kenarına işlemiş olabiliyor. Yol boyu özlemle hasbihal ettiğiniz kelimelerin ağırlığını hissetmeye başlıyorsunuz, bambaşka anlamlara bürünüyorlar. Aslında gerçek anlamları ile yüzleşiyorsunuz… “Saygı, sevgi, hoşgörü, şeref, haysiyet, onur, adalet, ahlak, ar...” Unutmuşsunuz... İyice belirginleşiyorlar. Tekrarlamak isteseniz de her biri boğazınızda düğümleniyor... Sonra... Yutkunamıyorsunuz...

Haberin Devamı

2. el duygular…
2. el duygular…

“GONÇALO MANUEL TAVARES”

Portekiz denilince genelde futbol ve buna bağlı yıldızlar yani Ronaldo ve Luis Figo gibi futbolcularla bu sene Fenerbahçe’yi çalıştıran “Baba” lakaplı “Jorge Jesus” geliyor aklımıza. Midesine düşkünler “Belem Turtası” veya “Pastel de Nata” isimli tatlıdan dolayı bilir. Ha bir de meşhur balık köftesi “Bacalhau” var, müptela olanlar köftenin yüzlerce çeşidinin yapıldığını da biliyorlar. (Ağzınız sulandı biliyorum. Bunu ayrıca işleyeceğim.) Edebiyat sevenler José Saramago’yu ve 1998 yılında Nobel Edebiyat ödülünü aldığı “Körlük” isimli kitabıyla özdeşleştirir Portekiz’i. Edebiyatı içselleştirmiş okurlar “Gonçalo M. Tavares” ismini “Kudüs” isimli kitabıyla hatta Saramago’nun ölmeden önce Tavares için söylediği “Otuz yıl içinde Nobel Edebiyat Ödülü’nü alacaktır” cümlesiyle birlikte hatırlarlar. Birçok önemli ödülü genç yaşına rağmen almış Tavares’in kitapları 30 dile çevrildiği gibi, “Kudüs” veya orijinal adıyla “Jerusalem” isimli kitabı, tüm zamanların en önemli kitapları rehberinin “Ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap” listesine girmeyi de başarıyor. Kırmızıkedi yayınlarından dilimize çevrilmiş “Beyefendiler”, “Kudüs”, “Babasını arayan yüzyılında kayıp bir kız” en bilinen kitapları. Sevdiğim tarzda bir yazarın “Başkent Kültür Yolu Festivali” kapsamında “Satırbaşı Ankara” söyleşilerine dahil edilmesi şahane olmuş. CSO Ada’da yüz yüze gelip sohbet imkânı bulmak ve kitap imzalatmak kolay rastlanacak şey değil... Emeği geçen herkese ve iyi ki Başkent Kültür Yolu Festivali varmış diyor, teşekkür ediyorum...

Haberin Devamı

2. el duygular…


PRAG TATLISI “TRDELNİK”

Bize yabancı ancak burnumuzun dibi sayılabilecek Doğu Avrupa’da özellikle de Slovakya, Çekya, Macaristan ve Romanya’da oldukça yaygın bir sokak tatlısı. Her ülkede farklı adlandırılsa da gerek yapılışı gerekse içerdiği malzeme tamamen aynı. Çoğunlukla Çekya’nın başkenti Prag’la özdeş olarak bilinen tatlıya biz “Makara” diyormuşuz. Orta kalınlıkta uzunca bir sicim (ip) gibi hazırlanan kek hamurunun yuvarlak tahta çubuklara sarılarak harlı ateşte pişirilmesiyle elde ediliyor. En eski “Orijinal” halinde tarçın ve esmer şeker var. Kızılay’daki meşhur şemsiyeli sokak yani Konur-1 sokak 13 numaradaki “Twister Cake” isimli dükkânda rastlayana kadar bu tatlının tadını bilmiyordum. Ali Bey “Prag”da tattığı tatlının tadı damağında kalınca yeniden gidip Prag’da yemek yerine yaşadığı yer Ankara’da bu tatlıyı yapmak fikri daha mantıklı gelmiş. Eşi Esin Hanım, oğlu Kaan ve benim tadına baktığım tarçınlı esmer şekerli Trdelnik’i sarmalayan Ayfer Hanım birlikte çalışıyorlar. Çikolatalı, kremalı, dondurmalı, oreolu çeşitleri çok havalı gözüküyor. Büyük-küçük fark etmez giderken çocukları da götürün, bayılsınlar

Yazarın Tüm Yazıları