Paylaş
Doğuştan gelen bir yeteneği var. Tabii bu yeteneği, eğitimlerle birleştirmiş. Hele hele, ‘imaj’, ‘iletişim’ ve ‘zarafet’ konularında gerek yazdıklarına, gerekse söylediklerine kulak kesilmek gerekin biri.
Bu hafta, böylesine özel bir ismi yakalamışken, siz okurlarımız için şu 5 soruyu sevgili Gökhan Dumanlı’ya sordum.
1-Zarafet Akademisi’nden ve verilen eğitimlerden biraz bahseder misiniz?
Öncelikle, Zarafet Akademi 6’ncı yılında. Bu 6 yıl içinde 7’den 70’e binlerce akla ve kalbe dokunmanın mutluluğunu yaşıyorum. Eğitimler bireylere, kurumlara, okullara( öğrenci ve öğretmen) olmak üzere üç başlıkta gerçekleşiyor. Bireysel eğitimler, 10 kişilik sınıflarda (genel katılıma açık) veriliyor. Kurumsal eğitimler e-posta adabı, toplantı yönetimi, telefonda iletişim, iş yemekleri, davetler ve benzeri konu başlıklarından oluşuyor. Bu eğitimler arasında protokol kuralları, imaj yönetimi, işte adabı muaşeret gibi başlıklar da var. Okullarda ise çocuklarımıza ve öğretmenlerimize özel hazırladığım iletişim, imaj ve zarafet başlıklı seminerlerim de yoğun ilgi görüyor.
2- Zarafet kurallarından en önemli 3 tanesi nelerdir?
İlk ve önemli kural, kişinin kendini çok iyi tanıması ve zarafeti başkaları için değil öncelikle kendine duyduğu saygının ve sevginin (öz saygı-öz değer) bir göstergesi olarak kendi yaşamında uyguluyor olması. Çünkü siz kendinize nasıl davranırsanız, başkalarına da öyle davranırsınız ve başkalarına olan davranışınız da onların size olan tavrını belirler. Bu bir zincirdir.
İkinci olarak da ne söylediğinizden daha çok onu nasıl söylediğiniz önemlidir. Yani ağzınızdan çıkan her sözü, tavır ve davranışlarınızla da hissettiriyor olmanız gerekir. Bunun içinde beden dilini bilinçli ve doğru kullanmak, içinde bulunduğunuz anın farkında olarak hareket etmek, ses tonunuzu iyi ayarlayıp kullandığınız kelimelerin de duruşunuzu yansıtan bir üslupta olmasına özen göstermeniz gerekiyor.
Son olarak da ‘insan görüntüsüyle karşılanır, bilgi ve kültürü ile uğurlanır’ sözünden yola çıkarak; kişinin hayattaki duruşunu, iş yaşamındaki profesyonelliğini ve yukarıda saydığımız özellikleri ilk intibaında da hissettirecek bir imaja, giyim-kuşam bilgisine sahip olması gerekir.
3-Sizin, 8 Şubat İstanbul’da gerçekleşecek ‘İş’te ve İlişkide Tutku Yaratmak’ konu başlıklı atölyeniz var. Hayatımızda tutkuyu nasıl yaratırız?
Evet, ‘İş’te ve İlişkide Tutku Yaratmak’ atölyesi çok sevildi. Hem iş, hem de özel hayatta aldığımız kararların arkasında durmamızı sağlayan motivasyon düzeyi, hedeflerimizin gücüne ve çekiciliğine bağlıdır. Eğer yeterince istek ve arzu duyuyorsak vazgeçmez, çaba gösteririz. Bunu belirleyen şey de bu istek ve arzuların tutku düzeyine erişmiş olmasıdır. Eğer bir tutku yaratmışsak o zaman azim ve istekle gereken her şeyi yerine getirebilir ve her türlü sonucu büyük bir güçle göğüsleyebiliriz. Engel ya da başarısızlık olarak gördüğümüz şeylerin de birer yorumdan ibaret olduğunu anlar ve hiç durmadan yürümeye devam ederiz.
O tutkuyu hissettiğinizde gelecek size daha çekici gelir. Sabahları zinde ve motive olmuş şekilde uyanır, günün her dakikasını dolu dolu yaşarsınız. İçinizdeki çokluk ve coşku ortaya çıkar. Size hizmet etmeyen söz, düşünce ve duygulardan arınırsınız.
Hayatın getirdiği olasılıklara kendinizi açar; omuzlarınızdaki gereksiz yükleri atarak kendinizi ön plana alırsınız. İşinizde, sosyal hayatınızda ve insanlarla olan iletişiminizde sizinle beraber hareket eden bir başka güç bir başka enerji açığa çıkar. İnsanları etkilemek için fazladan hiçbir şey yapmanıza gerek kalmaz. Gözlerinizin içi parlar ve insanlar, siz de gördüğü bu ışığın ve enerjinin bir parçası olmak için çaba gösterirler.
Tutku size gücünüzün sınırlarını gösterir ve izleyecek sadece tek bir yolun olmadığını anlarsınız.
4-Zarafet kurallarını bilmek kişiyi ne kadar ‘fark edilir’ yapar?
Dünyada bilgiye sahip olmaktan daha önemli bir şey var ki, o da sahip olduğumuz bilgiyi sunma şeklimiz. Zarafet kurallarını bilen insan öz güvenlidir. Çünkü nerede, ne zaman, nasıl ve ne şekilde davranacağını bilir. Kiminle konuştuğuna dikkat eder ve ona göre bir üslup kullanır. Böylelikle insanları etkilemek için fazladan bir şey yapmasına gerek kalmaz. Karşılaştığı herkesle hızla bir bağ kurar. Ve onlara da kendilerini iyi, mutlu ve değerli hissettirir. Zarafet kurallarını bilmek, kişiler arası bağlarının kopmasına neden olan bir takım iletişim hatalarını söylememenizi ve yapmamanızı engeller. Bu da hem iş hayatında hem de sosyal yaşamınızda sizi bir adım öne çıkarır.
5- Son sorum modadan. Stili nasıl yorumlarsınız?
Ben, stilimde tıpkı dinlemekten çok keyif aldığım caz müzikte olduğu gibi doğaçlamayı, özgünlüğü ve armoniyi bir araya getirmeye çalışıyorum.
Stilim, yaşamdaki duruşumu yansıtmalı, insanların kafalarında imajımla ilgili iz bırakmalı. Ayrıca, çok hareketli bir yaşam sürdüğüm için de rahatlık sağlamalı.
İş giysilerimde kol düğmelerim ve cep mendillerim vazgeçilmezlerimdir ve insanların giyimimle ilgili ilk akıllarına gelen taşıdığım bu parçalardır. Günlük yaşamda ise kaliteli koyu renk jean, şık beyaz bir gömlek, blazer ceket ve Oxford tipi bir ayakkabı ile günün her saatindeki etkinliğe, toplantıya ve akşamındaki bir kokteyle rahatlıkla katılabilirim.
Eğitimlerimin imaj bölümünde de altını sürekli çizdiğim bir şey var ki, iyi giyinmek için hem kendinizi içsel olarak tanımak (Ben kimim? Kendimi nasıl görüyorum? Başkaları tarafından nasıl algılanıyorum?) hem de fiziki olarak artılarınızı ve eksilerinizi görüp iyi taraflarınız ile eksi yanlarınızı kapatmayı öğrenmeniz gerekiyor. İyi bir giyimde kıyafet değil, siz göze çarparsınız. Bunun içinde kişinin ten rengine uygun renklerde ve vücut tipine uygun kalıplarda kıyafet seçimi çok önemli.
Paylaş