Paylaş
Cumartesi birçok insan gibi ben de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel'in basın toplantısını televizyonda izledim.
Onun İstanbul Belediye Başkan adayı olduğu günler aklıma geldi.
O günlerde bu adaylık Temizel'in üzerinde nasıl iğreti duruyorsa, Bankacılık Üst Kurulu Başkanlığı da bugünlerde üzerinde öyle iyi duruyor.
Zekeriya Temizel, üst düzey bürokratken de böyleydi. Asık suratlı, bilgi vermekten kaçan, gölgesinden korkan, hata yapmamak için hiçbir iş yapmayan, klasik devlet memuru tipiyle uzaktan yakından ilişkisi yoktu. Öte yandan, dürüstlüğü ve yasalara saygısından da kimse kuşku duymazdı. Ama yasalara saygısı, onu sistemle ilgili eleştirilerini açıkça ifade etmekten, bilgiyi açıklamaktan alakoymazdı. Yetkilerinin sınırı içinde yeni uygulamaları denemekten de kaçınmazdı.
Örneğin İstanbul Defterdarı'yken, Hazine'ye ait bakımsız eski ve tarihi binaları sivil toplum örgütlerine restorasyonları yapılmak şartıyla kiralama fikri ona aitti.
İki tür politikacı var: Birincisi karizmatik lider özelliklerine sahip birinci sınıf. Diğeri ise paçalarından politika akan ikinci sınıf. Temizel bu iki tipe de uymuyordu.
İstanbul Belediye Başkanı, herşeyin ötesinde, usta bir politikacı olmak zorundadır. Onda bu özellik yoktu. Kendisi de biliyordu. Ama disiplin alışkanlığı onu bu görevi de üstlenmeye itmişti. Dersine iyi çalıştı, ama başarılı olamadı.
Çünkü o, aslında tam da bugün üstlendiği göreve uyuyordu: Bağımsız, özerk, güvenilir bir denetim kurulunun başkanlığı. Yasalara saygılı, dürüst, aynı zamanda da cesur, kendine güvenen bir büyük bürokrat.
İyi ki belediye başkanı seçilememiş.
FAKS: (212) 677 04 21 E-MAIL: agur@hurriyet.com.tr
Paylaş