Paylaş
Nüfus sayımı için bir gün sokağa çıkma yasağı konulması üzerine o kadar laf söylendi, öyle alay edildi, eleştirildi ki, artık bıkkınlık verdi.
Üstelik, yapılan tartışmalar sırasında, nüfus sayımı yapılabilmesi için sokağa çıkma yasağından başka çare olmadığı da ortaya çıktı. Çünkü, sayım formunu kendi kendimize doldurup DİE'ye ulaştıracak özelliklere sahip olmadığımızı hepimiz biliyoruz. Form doldurmayı gereksiz hale getirecek kayıt sistemi de Türkiye’de mevcut değil.
Geriye sadece bu yöntem kalıyor.
Yalnız, keşke politikacılar yıllar önce ‘‘bu sayım, evlere kapanıp sayılacağımız son sayım olacak'' gibi laflar etmeselerdi! İçi boş vaadler çok tehlikeli.
1927 sayımında özürlü tartışması
Sayım formunda özürle ilgili soru dikkatimi çekti. Bu soruyla Türkiye'deki özürlülerin sayısını mı öğrenmeye çalışıyorlar? İstenilen sonucun alınabileceğini sanmam.
Mesela benim bir gözüm pazar sabahı mikrobik ve geçici nedenlerle şişip kıpkırmızı olmuştu. Gazetede görevli sayım memuru gözüme bakarak ‘‘Zihinsel ya da bedensel bir özrünüz var mı?'' diye sordu. ‘‘Hayır'' dedim. Memur gözüme çekinerek baktı, ama bir şey sormaya cesaret edemedi, ne dediysem onu işaretledi.
Kimse bu özürlü sorusuna DİE'nin istediği ‘‘standartlarda'' bir cevap veremez. Sakatlık, görece bir kavram. Kime göre, neye göre özürlü? Tartışılır. Ayrıca insanlar böyle bir soruya cevap vermek istemezler.
Toplumsal Tarih Dergisi Ekim sayısında Müsemma Sabancıoğlu Cumhuriyet'in ilk sayımı olan 1927 sayımıyla ilgili bir yazı yazmış. O dönemde halkı sayım hakkında ‘‘bilinçlendirmek'' için birçok yazar ve gazeteci makaleler yazmışlar. Bunlardan Ali Suad'ın yazdığı makalede çok ilginç bir bölüm var:
‘‘Nüfus tahririnde bazı garib fikirler de olurmuş. Mesela bir ailede kendileri tarafından muhafaza edilen bir deli yahud sağır-dilsiz bir malul yahud bir meczup varsa, vaktiyle bunu güya ayıp yahud kendilerinin bir kusuru gibi saklarlar, yazdırmazlarmış. Böyle şeyler pek yanlış ve manasız fikirlerdir. Her ferdini bütün evsafıyla gayet doğru olarak yazdırmak milli ve vatani bir vazifedir...''
1927'den kalma bu ‘‘bilinçlendirme'' yazısı size insan davranışı konusunda bir şeyler anlatmıyor mu? DİE'nin özürlülerle ilgili sorusundan düzgün bir sonuç çıkacağını sanmıyorum.
FAKS: (212) 677 04 21 E-MAIL: agur@hurriyet.com.tr
Paylaş