Paylaş
Bugün 11. sayfada arkadaşımız Tarık Sipahi'nin Maçka Demokrasi Parkı'nı ele alan ilginç bir yazısı var.
İstanbul'da şehir merkezindeki en büyük parklardan biri olan bu park, Sözen döneminde özenle yapıldı. Yapılan süslemelerin tümünün çok ince bir zevki yansıttığını söylemek mümkün değil, ama büyük bir projeydi.
İşin ilginç tarafı, burası için önceden yapılan hiçbir hesabın tutmaması.
Parkta dükkanlar, lokantalar, kahveler açılacağı hesaplanmıştı. Ama dükkanlara ayrılan yerler evsizlerin sığınağı oldu. Parkta bu kadar çok dükkanın açılıp da iş yapacağına nasıl inanmışlardı, bilmiyorum. Bu belediyenin yanlış hesabıydı.
Ama, diğer tutmayan hesaplar için belediyeyi suçlamak pek mümkün değil. Yer satrancı için yapılmış büyük boy tahta taşların yakılması, yerine konulan plastik taşların çalınması; lambaların kırılması; fıskiyelerin tekmelenerek bozulması; çöp kutularının yakılması, yerine konulan beton çöp kutularının içinde ateş yakmak için kullanılması...
Bu şiddeti açıklamak için ‘‘günümüz koşullarını’’ öne süremeyiz. Çünkü Demokrasi Parkı'nın yerinde eskiden bir başka park vardı; 1966'da kurulmuştu; o da çok özenle yapılmıştı ve o da şiddet kurbanı olmuştu.
İnsanlarda parklara karşı bir husumet var, ama sebebi ne?
Paylaş