Onlar müneccim değil

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Eskiden padişahlar doğal afet anında münneccimlere başvururlardı.

Şimdi müneccimler yok, bilim adamları var.

Depremle ilgili birikimleri olan bilim adamlarının bu kadar üstüne düşülmesi, ağızlarından çıkan her sözün böyle dinlenmesi, bence çok normal. Onların sorulara cevap vermesi de çok normal. Hepsinin farklı modellerinin, varsayımlarının ve öngörülerinin olması da çok normal!

Onları ‘‘aranızda toplanın, anlaşın, bize net bir şey söyleyin’’ diye sıkıştırmak ise, aklın alabileceği bir şey değil! Bu tavır, eskiden müneccimbaşıya gösterilen tavrın aynısı.

Aslında, bilim adamlarından böyle bir tekseslilik istenmesi, basit bir nedene dayanıyor: Onlardan bize ‘‘merak etmeyin kuzucuklarım, deprem meprem olmayacak!’’ demelerini istiyoruz için için...

Hepsi anlaşıp bunu derlerse, çocuk gibi rahatlayacağız.

Ama hem anlaşmıyorlar, hem de bunu demiyorlar. O zaman da kızıyoruz: Bunlar böyle her yere çıkıp konuşmamalı, diyoruz. Hepsi farklı bir şey söylüyor, birbiriyle çelişiyor, bu ne saçmalık, diyoruz.

Halbuki herkes kendi alanından pay biçebilir. Kendi mesleğimden örnek vereyim: Bütün gazetelerin aralarında anlaşarak aynı manşetleri, aynı haberleri, aynı mesajları vermelerini istemek mantıklı mı?

Yerbilim, durağan, mutlak doğruları vaazeden bir din değil, tıp gibi gelişen, çatışmalarla, farklı varsayımlarla ilerleyen bir bilim dalıdır.

Üstelik bizim zaten soracak somut sorularımız var.

Bunlardan en önemlisini bugün sürmanşette soruyoruz:

Bir felaket anında mutlaka ayakta kalması gereken kamu binaları sağlam mı? Onları afete dayanıklı hale getirmek için önlem alınıyor mu?

İşte bu sorular mantıklı, cevapları da somut olarak verilebilecek sorular!

Yazarın Tüm Yazıları