Paylaş
İSTANBUL'da birçok evde depremlerden sonra hasar görülmemesi, buna karşılık zemini en sağlam ilçelerde bile birçok okulun neredeyse yıkılma kararı alınacak kadar etkilenmesi insanı düşündürüyor.
Okullar, bir toplumun korumakla yükümlü olduğu, geleceğini simgeleyen çocuklarının bir arada yaşadığı binalar. Bu yüzden, normal şartlar altında bu binalara özel bir önem verilmesi gerekir, diye düşünüyor insan.
Ama öyle olmadığını biliyoruz ve depremlerden sonra bunu açıkça gördük.
Okullar hem inşaat aşamasında kötü yapılıyor, hem de bakımsızlıktan çürüyor.
İşte, Türkiye'nin tarihi açısından en önemli okul binalarından birinin halini bugün 2. sayfamızdaki haberde görebilirsiniz.
Burası, Osmanlı döneminde reform hamlesinin en kritik dönemlerinden birinde, Abdülmecid'in sırf eğitimde yapılan reformlara ne kadar önem verdiğini göstermek için kızıyla oğlunu bir jest olarak ellerinden tutup götürdüğü okul. Yıllar sonra ‘‘Anadolu Lisesi’’ denilen Türkiye'ye özgü okul türü icad edildiğinde, bu okul da o sınıfa dahil oldu.
Bakın bugün ne halde? Sebep sadece deprem değil, aynı zamanda bakımsızlık.
Mesele binalarda mı sadece? Hayır, eğitimin tamamını içine alıyor. Geçen yüzyıldan beri eğitime olağanüstü bir önem veren bu devlet, son 20 yıldır bu işin peşini neredeyse tamamen bıraktı.
Kısacası bugün harab olan, sadece okul binaları değil...
Anadolu yakasının iki takımı
İLK duyduğumda şöyle dedim:
‘‘Ne var yani? Anadolu yakasının iki takımı karşılaşıyor...’’
Ama futbol fanatikleri şakadan ne anlar?!
Fenerbahçeliler kötü kötü baktı...
Bugün Pendikspor, Fenerbahçe ile kendi sahasında karşılaşıyor.
Bütün ülkede, hatta dünyada büyük futbol takımlarının kaynağı semtler, ilçeler değil mi? Futbol, yerelden evrensele açılan bir spor.
Fenerbahçe semtinin takımı nasıl mahallesinin adını bütün Türkiye'ye ezberletecek kadar önde gelen bir kulüp haline dönüşmüşse, Pendikspor da önümüzdeki yıllarda benzer bir başarıya ulaşabilir...
Paylaş