Paylaş
HER yıl birkaç kişi kuduzdan ölüyor ve aynı konu tartışılıyor:
Sokak köpeklerini ne yapmalı?
Hiç kimse, açıkça ‘‘öldürün bunları’’ diyemiyor. Ama içinden böyle diyen çok insan var. Bu kesim, kuduz hastalığını bir tür hayvan-insan savaşı olarak görüyor.
Kuduz bir hayvan-insan savaşı mıdır?
Yoksa hayvanları konak (bir tıp terimi: konaklamaktan geliyor) olarak tutmuş bir virüsle hayvanlar ve insanların ortak savaşı mıdır?
Virüsün konakladığı yaratığı öldürerek, o virüsü yenebilir miyiz?
Yoksa o virüs kendine başka konaklar bulup saldırıya devam edebilir mi?
Bunlar, hayvanları sevip sevmemenin ötesinde, sorulması gereken sorular.
Hayvan sevgisine gelince, aklıma geçen yıl İstanbul Dergisi'nde yayınlanan Aslı Kayabal'ın mükemmel yazısı geliyor.
Bu yazıda yarı şaka yarı ciddi bir tez vardı. Türklerin köpekleri hep sevdiği, sevginin 1910'da Jüntürklerin hayvan katliamıyla yok olduğu belirtiliyordu:
‘‘Bazı seyyahların iddia ettiği gibi İstanbul köpekleri fetihçi Türklerle birlikte Türkmenistan'dan mı geldi acaba? Bunu tam bilemiyoruz, ama geçtiğimiz yüzyıllarda, (1910'da İstanbul köpeklerini Sivriada'ya sürgün eden zihniyet ortaya çıkana kadar) İstanbul'u ziyaret eden Fransız seyyah Jean de Thevenot (1655) İstanbullular'ın köpekleri nasıl koruduğunu yazmış. Hatta bazı zenginlerin vasiyetnamelerinde bu köpeklerin beslenmesi için nasıl özel kaynak tahsis ettiklerini bile not etmiş...’’
Pierre Loti ise Jöntürklerin 1910'daki hayvan katliamını şöyle anlatıyor:
‘‘Bu ülkeye II. Mehmed'in ordularının ardından gelen köpekler İttihat ve Terakki'yi ve hükümet işlerine Levantenlerin girişini unutmuşlardı. 4-5 asırlık sadakatten sonra kimseyi ısırmamış olmalarına karşın katliamların en iğrencine mahkum edildiler. Hiçbir Türk Hilal'e uğursuzluk getireceği söylenen bu onur kırıcı görevi üstlenmek istemedi. Bu yüzden serseriler ve haydutlar görevlendirildi...’’
Jöntürkler, sokak köpeklerini toplayarak Hayırsızada'ya (Sivriada) bırakmışlar. İniltileri İstanbul'dan duyulmuş!
İşte böyle... Hayvanların bile bir tarihi vardır, hem de siyasi bir tarih!
Paylaş