Paylaş
Meyhane İstanbul kültürünün bir parçasıdır.
Bu her zaman böyle oldu ve böyle olacak.
III. Murad'ın oğlu Şehzade Mehmed'in nakkaşlar sayesinde ölümsüzleşen o meşhur sünnet düğününde, Padişah'ın önünden geçen loncaların sonuncusu meyhaneciler loncasıdır.
Meyhaneye ve alkole karşı tavır, Müslüman Türkler'in ruhunda bir tür bölünmeye yol açmıştır. Lanetlerler, ama vazgeçemezler.
Evliya Çelebi bunlardan biri...
Seyahatnamesinde Galata Mahallesi'ndeki meyhaneleri uzun uzun ve ayrıntılarıyla anlatır:
‘‘Galata'da iki yüz adet meyhaneler var ki, her birinde beşer-altışar yüz yoldan çıkmış ayş ü işret edip hanende ve sazendeler ile bir hay-huydur ki anlatılmaz. Meyhanecilerde misket şarabı ve Ankona ve Siraküza ve Mudanya ve Edremit ve Bozcaada şarapları olur.''
Böyle devam eder ve alkolle ilgili bir sürü şiir aktarır.
Sonra birden kendine gelir! O Ayasofya'nın eski müezzinidir ne de olsa!
İçki meselelerini bu kadar iyi bilmesinin iki sebebi vardır. Birincisi, öyle insan canlısıdır ki, her tür esnafla hemen can ciğer olabilmektedir. İkincisi, babası içen ve bundan zevk alan bir adamdır.
Bunları uzun uzun anlatır ve kendisinin bir damla bile alkol almadığını öyle bir hassasiyetle vurgular ki, insan ister istemez şüpheye düşer:
‘‘Bu hakire bir katresi kısmet olmamıştır. Ama kaynaşma marifetim sayesinde bütün esnaf ile görüşüp hallerinin sırrına vakıf olmuşuz. Pederimiz merhum dahi bu keyfe düşkün idi. Ancak hakir abdal-meşrep bir canız ve bütün dostlara ve canlara canımız feda edip burada bahs olunan keyif verici meşrubatlardan ve yiyeceklerden onların hatırına bahs etmişizdir. Yoksa ikiyüzlülük olmaya, valla-ül-azim birinden haberdar değilim ancak kutu bozası ve pirinç sübyesi ile ramazanlarda bedeni kuvvetlendirmek için içen hatiplerle şeyhlere bağlılığımızdan içmişizdir. Asla kafa yapmayan bir bulamaçlardır ves'selam...''
İşte Evliya Çelebi'nin ruhundaki bu ikilik bugün de devam ediyor.
Ama Galata bir meyhaneler bölgesiydi, bölgesidir ve böyle kalacak.
Paylaş