Paylaş
Bugün Hürriyet'le birlikte bir ek elinize ulaşacak: Yerel Seçim'99 İstanbul.
18 Nisan seçimi için bir bilgi kaynağı olarak düşündüğümüz bu rehberin nasıl hazırlandığını ve neleri içerdiğini, ekin 3'üncü sayfasında anlattık.
Fakat bu hazırlık süreci Hürriyet İstanbul ekibi için aynı zamanda bir ders oldu. Gazetecilik, esas olarak bilgi verme işidir. Bu bilgilerin başında da tartışmasız, soğuk bilgi gelir. Örneğin: Oy nasıl kullanılır? Bağcılar Belediye Başkanlığı için hangi parti kimi aday göstermiştir? Kavaklı beldesinde ne kadar seçmen vardır? vesaire...
Seçimler, bu bilgilerin en hızlı, en açık biçimde halka aktarılması gereken platformlardır. Bu konuda hiç bir bilgiye ‘‘devlet sırrı’’ muamelesi yapılamaz.
Türkiye'de hepimiz biliyoruz, yasa ve yönetmelikler, halka birçok konuda bilgi aktarılmasını engeller ya da kısıtlar.
Bilgi yasağı psikolojisi devlet kurumlarının ruhuna öyle bir sinmiştir ki, yasak konulmayan, hatta halka mutlaka bildirilmesi gereken bilgiler bile gizlenir.
‘‘Yerel Seçim'99 İstanbul’’ ekini elinize aldığınızda oradaki rakam ve listelerin öyle hazır bir yerde bulunduğunu, bizim de onları oradan bilgisayar ortamında alıp sayfalara döküverdiğimizi filan zannetmeyin!
Çünkü ‘‘bilgisayar ortamı’’ da bir palavradır, ‘‘bilgi çağı’’ da!
Ekteki her bilgi arkadaşlarımızın yalvararak, kapılarda bekleyerek, binlerce telefon ederek, gerçek alın teriyle bulundu, kontrol edildi.
İlçesindeki belediye başkanı adaylarının kesin listesini istediğimiz bir Seçim Kurulu görevlisinin, ‘‘Ben senin gazeteci olduğunu nereden bileyim? Çaycı da olabilirsin!’’ diye saçmaladığına bile tanık olduk. Çaycıların oy kullanma hakkı olmadığını zanneden bir Seçim Kurulu görevlisi!
Neyse ki seçim kurulları dahil her devlet kurumunda mutlaka bir-iki tane aklı başında insan bulunuyor. Neyse ki Devlet İstatistik Enstitüsü her şeye rağmen iyi çalışıyor. Neyse ki Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, seçilmiş kişiler tarafından yönetildiği için kamuoyuna temel bilgilerin aktarılmasında bir sakınca görmüyor.
Yoksa, zaten yarısı fısıltı olan gazeteler tümüyle fısıltı olurlardı!
Paylaş