Ben de unutmak isterim ama

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

DEPREMLE ilgili her şeyi unutmayı kim istemez?

Ben de isterim. Ama bir yıl önce binlerce insan birkaç dakika içinde ölmemiş gibi, İstanbul kaçak katlar, imar aflı binalarla dolu değilmiş gibi, bir önceki depremin mesela hastanelerde yarattığı hasar hiç olmamış ya da kusursuz tamir edilmiş gibi, bütün hasarlar ve acılar bir yılda sihirli bir darbeyle yok olmuş gibi yapamam.

Açıkçası ‘‘öyleymiş gibi'' yapmak için ben de çok uğraştım, ama yapamadım!

Yine de unutmak istiyorum.

Depremden korkmama gerek kalmadığı günler geldiğinde, şehirlerimiz planlı, binalarımız güvenilir, afetle mücadele sistemimiz eksiksiz hale geldiğinde, ben de unutacağım.

O günlerin hiç gelmeyeceğini, en iyisi bunu hafızadan çıkartmak (çıkartıp nereye atacaklar bilmem, çöp tenekesine mi?) gerektiğini düşünenler olabilir.

Herkes korkuyla başka türlü mücadele eder. Bunlardan biri ‘‘yokmuş gibi'' davranmaktır.

Ama işin garibi ben gerçekten korkmayacağımız günlerin geleceğine inanıyorum.

Çünkü bunu başaran toplumlar var, biz niye yapamayalım?

Mihrimah

Sultan'daki duyuru

Mihrimah Sultan Camii'nin önüne bir duyuru asılmış:

‘‘Depremde hasar gören camimize yardımlarınızı bekliyoruz. Allah (cc) yardımlarınızı kabul etsin. Amin!''

Belki Mihrimah Sultan Camii, sıradan bir bina olsaydı, mantıklı bir maliyet hesabı yapılarak hakkında yıkım kararı verilirdi.

Ama tarihi eserler, hele bir Mimar Sinan camii ise, ağır hasarlı da olsa yıktırılamaz, neye mal olursa olsun sağlamlaştırılır.

Mihrimah Sultan, cemaatten yardım bekleyen tek tarihi cami değil.

Belli ki Vakıflar Genel Müdürlüğü bunları kurtaracak ödeneği bulamıyor.

O zaman iş cemaate kalıyor. Sadece o caminin cemaatine değil!

Gerçek dindarlar, şu sıralarda yeni camiler kuracakları yerde eskilerini kurtarmak için kolları sıvayabilir herhalde, değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları