Paylaş
Türkiye Kas Hastalıkları Derneği 1978 yılında Prof. Dr. Coşkun Özdemir’in öncülüğünde kuruldu ve hâlâ onun yönetiminde hizmet vermeye devam ediyor. Yani, Coşkun Hoca yıllardan beri kas hastalarının hayatlarına dokunuyor ve dokunduğu hayatları güzelleştirmek için çalışıyor.
Bir başka yazıda Prof. Özdemir’in özgeçmişinden detaylı olarak söz edeceğim sizlere. Bugün için ise, sevgili hocamdan kendisinin “Yaşlılık ve Hastalıkları” başlıklı makalesini sizlerle paylaşmak üzere izin aldım. Buyurun birlikte okuyalım:
“Yaşlılık ve Hastalıkları
Gelişmiş ülkelerde yaşlıların sayısı ve genel nüfusa oranı artıyor. Yaşam beklentisinin artışı kuşkusuz ülkemizde de yaşanmakta. Bu nedenle yaşlılık ve hastalıkları sağlık açısından, sosyal yardım açısından önem kazanıyor…
1970 başlarında, Amerika’nın koridorlarında bile bilim konuşulan çok ünlü bir hastanesinde hastalıkların patolojisi ile ilgili bilgilerle karşılaşmıştım. Bu bizim zayıf tarafımızdı. Kaybettiğimiz hastalarda kolay kolay nekropsi (otopsi) çalışmaları yapamıyorduk. Bu hastanede haftanın bir günü brain cuting (beyin kesme) toplantıları yapılıyordu. Orada çok şey öğrendim.
Biz yurdumuzda yaşlı insanlarda ilerleyici bellek, dikkat, davranış kusurları gördüğümüzde serebroskleroz (beyinde damar sertliği) gibi bir tanı düşünürdük. Presenil demanslar (bunama) vardı bir de senil (yaşlılığa bağlı) demans. Bu yanılgılar uzun sürmedi. Serebroskleroz diye bir şey olmadığını öğrendik. Senil demans dediklerimiz aslında Alzheimer’di. Bizim gençliğimizin Gilda filminin ünlü yıldızı Rita Haywort’un 60’lı yaşlarda Alzheimer olduğunu öğrenmiş, üzülmüştük.
Boston’da bulunduğum yıllarda araştırmacılar; Kore’de 20’li yaşlarda ölen genç askerlerde, daha o yaşlarda damarlarda bozukluğun saptandığını bildiriyorlardı. Bu ateroskleroz (damar sertliği) yıllar içinde bazı insanlarda daha çabuk, bazılarında daha yavaş ilerliyor; ileri yaşlarda kalpte enfarktüse, beyinde ise tıkanmalara ve felçlere sebep oluyordu. Bunlar çoğunlukla akut vakalardı ama yılların birikimi ile oluşuyordu. Tansiyon yüksekliği, diyabet, sigara ve kolesterol başlıca risk faktörleri idi. Tabii bunlara kilo fazlalığı ile hareket ve egzersiz yetersizliğini de eklemek lazım. Tansiyonun önemini sık sık tekrarlıyorum, çünkü bunu umursamayan, ancak öte yandan da iyi okuryazar çok insana rastlıyorum.
Kırmızı şarabın koruyucu olduğu, Fransa’da diğer Avrupa ülkelerinden daha az damar hastalığı görülmesi ile kanıtlanıyor. Beslenme için Akdeniz tarzı diye tanımladığımız bol sebze, yeşillik, domates, meyve ve balıklı bir yeme içmeyi ve antioksidanları tercih etmek çok yerinde olur. Damar sertliği ancak sık tekrarlayan multi infarktlar ve bir de beyin beyaz cevherinin hastalığında demansa yol açabiliyor. Bunama vakalarının büyük çoğunluğu Alzheimer. 65-70 yaşlarında % 5 olasılık var. Bu 80 üzeri yaşlarda %25′ e 90 üstünde %50′ ye çıkıyor. Damar sertliği için saydığım risk faktörleri bu üzücü hastalık için de geçerli. Zihinsel ve bedensel aktivitenin önleyici olduğu son araştırmalarla destekleniyor. Düşük basınçlı hidrosefali, hipotiroidi, B12 yetersizliği gibi demansa yol açan nedenler var. Bu ayırt edici tanılar ancak deneyimli uzman hekimlerin yardımı ile yapılabilir. Yazık ki tedavi konusunda söylenecek fazla söz yok. Kök hücre henüz bir umut. İyi bir bakımı gerektiren ve yıllar süren ilerleyici bir hastalık. Kadınlarda erkeklerden biraz daha fazla oranda görülüyor.
Yaşlılığın iki önemli hastalığından bahsettim. Bunun dışında elbette kadınlarda rahim, meme, over tümörleri; erkekte prostat; özellikle sigara tiryakilerinde, her iki cinste akciğer tümörleri ve kolon kanseri ve tabii ki romatizmal hastalıklar ve çeşitli immünolojik hastalıklar ile kan hastalıkları var. Bu yazıyı William E. Gladstone’ un şu yaşlılık tanımları ile bitireceğim: “İnsan kendine güveni derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır. Ümitlerini ve güzelliği görme yeteneğini korudukça gençtir. Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesidir.”
Değerli Hocam’ a, tüm okurlarımın huzurunda, derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş