Paylaş
Sevgili eşim Özer’le en büyük ortak zevkimiz müzikti. Başta klasik batı müziği, ardından caz müziği olmak üzere iyi yapılan her tür müzik bizim için vazgeçilmezdi. Gazeteciliğe spor ve müzik muhabirliği ile adım atmış olan Özer, ömrünün son yıllarında da NTV Radyo’da müzik programı yapıyordu. “Müzik Klasikleri”, “Çalgıların Öyküsü”, “Beyazperdenin Notaları” onun programlarına verdiği isimlerdi. “Müzik Klasikleri” Programı 2003 yılında Radyo dalında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödülü’nü kazandırmıştı ona.
Bunları anlatma sebebime gelince; geçtiğimiz günlerde Beyoğlu Belediyesi ve Andante Dergisi işbirliği ile bu yıl altıncısı düzenlenen Donizetti Klasik Müzik Ödülleri Töreni’ne davet edildim. Aslında yazı konularım dışında kalan bu tür etkinliklere katılmak için fazla zaman bulamıyorum. Ancak, davet alır almaz, söz konusu ödül törenine gitmeye karar verdim. Zira 14 Mayıs Cumartesi günü eşimin beşinci ölüm yıl dönümü. Andante Dergisi onun çok değer verdiği bir yayın, Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali de aynı ölçüde değer verdiği bir arkadaşıydı. Hatta derginin çıktığı ilk yıllarda yazı bile yazmıştı onlar için. İşte bu iki neden, Altıncı Donizetti Klasik Müzik Ödülleri törenini izlemeye ve eşimi anmak adına müzik temalı bir yazı kaleme almaya yöneltti beni.
“Türkiye’nin Klasik Müzik Dergisi” sloganıyla 2002 yılının son aylarında yayın hayatına giren Andante, ülkemizin ilk ve tek klasik müzik dergisi. Önceleri iki ayda bir yayınlanan Andante, 2009 yılının Aralık ayında çıkan 42. sayısından itibaren aylık olarak yayınlanıyor. Andante’nin 2010 yılında “Andante Klasik Müzik Ödülleri” adı altında başlattığı etkinlik 2011 yılından beri, Beyoğlu Belediyesi işbirliği ile, “Donizetti Klasik Müzik Ödülleri” adıyla sürdürülüyor. Söz konusu etkinliğin ana amaçları şöyle sıralanıyor:
— Klasik müziği, düzenlenecek ödül töreni ile ülke kamuoyunun gündeminde bulunduğu yerden daha üst sıralara taşımak.
— Klasik müzik sektörümüzün içinde yer alan kişi ve kurumlar arasında olumlu bir rekabet ortamı oluşmasına katkıda bulunmak.
— Bu tarzdaki biraraya getirici geceler vasıtasıyla Klasik Müzik Camiamız’ın yıllardır özlemini duyduğu “ortak amaçlar uğruna ortak tavır sergileme” kültürünün yerleşmesine ön ayak olmak.
2016 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri 10 Mayıs 2016 akşamı Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Andante Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali’nin konuşması ile başlayan gecede 15 kategoride ödül verildi. Andante yönetici ve yazarlarından oluşan bir kurul tarafından 2015 yılında gerçekleştirilen klasik müzik etkinliklerinin değerlendirilmesi sonucunda:
— Mustafa Koç anısına verilen Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne Ayşegül Sarıca
— Özel Başarı Ödülü’ne İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası
— Yılın Bestecisi Ödülü’ne Hasan Niyazi Tura
— Yılın Piyanisti Ödülü’ne AyşeDeniz Gökçin
— Yılın Yaylı Çalgılar Yorumcusu Ödülü’ne Orhan Ahıskal
— Yılın Üflemeli Çalgılar Yorumcusu Ödülü’ne Sezai Kocabıyık
— Yılın Orkestrası Ödülü’ne Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası
— Yılın Orkestra Şefi Ödülü’ne Orhun Orhon
— Yılın Oda Müziği Topluluğu Ödülü’ne Semplice Quartet
— Yılın Klasik Müzik Etkinliği Ödülü’ne Klasik Keyifler
— Yılın Kadın Opera Şarkıcısı Ödülü’ne Nurdan Küçükekmekçi
— Yılın Erkek Opera Sanatçısı Ödülü’ne Tuncay Kurtoğlu
— Yılın Koro/Vokal Topluluğu Ödülü’ne Saygun Filarmoni Korosu
— Mikrop Gramofon Kayıt Ödülü’ne Dilbağ Tokay ve Emine Serdaroğlu
— Yılın Genç Müzisyeni Ödülü’ne Poyraz Baltacıgil lâyık görüldü.
Ödül Töreni’nin organizasyonu çok başarılıydı. Ödüle lâyık görülenler ödüllerini aldıktan sonra izleyicilere birer kısa performans sundular. Bu performanslar, ne yazık ki bugüne kadar tanımamış olduğum genç yetenekleri tanıma fırsatı verdi bana. Bu gençlerin hepsi de birbirinden değerli. Gönül isterdi ki hepsinden tek tek söz edebileyim sizlere. Ancak bu mümkün olmadığından, bu yazımda, ödül alan iki piyanistten kısaca bahsetmek istiyorum.
2016 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan Ayşegül Sarıca, Türkiye’nin en tanınmış piyanistlerinden biri. Sarıca, 1951’de Paris Devlet Konservatuarı sınavını kazanarak 1953 yılında piyano bölümünden, 1954 yılında ise oda müziği bölümünden birincilikle mezun oldu. Türkiye ve yurt dışında sayısız konserler veren piyanist, 1968’den itibaren Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın solistliğini üstlendi. 1971 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanını kazanan Ayşegül Sarıca, Bach ile başlayıp 20. yüzyıl başına uzanan romantik ağırlıklı bir dağarcığa sahip. Sayın Feyzi Erçin, “Müzisyen ve insan olarak saygının, kibarlığın ve samimiyetin en önde gelen erdemler, besteciye sadakat ve müzikalitenin en etkileyici müzik dili olduğu bir zamanın temsilcisi Ayşegül Sarıca. Bu ödülü daha fazla hak eden birisi olamazdı bu sene.” sözleriyle tanımlıyor değerli sanatçımızı. Sağlıklı günlerimde izleyebilmiş olduğum konserlerinden aldığım zevki ve bende yarattığı hayranlık duygusunu hiç aklımdan çıkaramadığım sanatçımız, ödül töreninde sunduğu kısacık performansla yine hepimizi büyülemeyi başardı. Umarım genç sanatçılarımız onun başarılarını ve mütevazı kişiliğini örnek alabilirler.
2016 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri Yılın Piyanisti Ödülü’nü alan AyşeDeniz Gökçin, küçük yaştan itibaren konservatuar çevresinde yetişmiş bir piyanist değil. Müziğe lise öğrenimi sırasında Elif-Bedii Aran’dan aldığı derslerle başladı. Sonrasında, burslu olarak dünyanın önemli müzik okulları arasında bulunan Rochester Üniversitesi Eastman Müzik Okulu’nu lisans diploması ve Kraliyet Müzik Akademisi’ni lisansüstü diploması alarak tamamladı. Doktora burs önerilerini reddeden Gökçin kendi yolunu bulmaya karar vermesinin ardından aldığı kararı uygulamaya koyuldu. İşe Londra’da kalıp “serbest bir müzisyen” olarak “yeni”yi aramakla başladı ve bu yolda en iyiye ulaşmak için çalıştı. Eski ile yeniyi ustalıkla birleştiren Pink Floyd Lisztified albümü onu tüm dünyaya tanıttı. Yaptığı düzenlemelerle Pink Floyd parçalarını Liszt’in müziği ile bağdaştırması ona sosyal medyadaki milyonlarca Pink Floyd izleyicisinin takdirini kazandırdı. Ardından Nirvana Grubu’nun kurucusu, vokalisti, ritim ve solo gitaristi Kurt Donald Cobain’in hayatının son beş yılını anlattığı Nirvana Projesi ile müzik dünyasındaki konumunu pekiştirdi. AyşeDeniz Gökçin çizdiği yolda, “kendi kariyerim için bir yere bağlanıp onlardan izin almak çok saçma geliyor” diyerek ilerliyor. Doğrusunu isterseniz hem pozitif enerjisine, hem de sunduğu performansa hayran kaldım bu genç yeteneğin. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda dünya çapındaki müzik severler arasında onun adını duymayan kalmayacak.
2016 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri Töreni’ne katılmış olduğum için çok mutluyum. Ödül Töreni’nin düzenleyicisi olan Andante Dergisi, Haziran sayısından itibaren 2002 yılından beri sürdürdüğü “klasik müzik dergisi” formatından çıkarak bir “müzik kültürü dergisi” formatına bürünecek. Yani, Andante çok daha kapsamlı bir dergi olarak gelecek karşımıza. Ve Andante’yi Andante yapan Klasik Batı Müziği, yerini “müzik kültürü dergisi”nin baş köşesini taçlandırarak sürdürecek.
Bu yazıyı kaleme alırken; sevgili eşim Özer ile gençliğimizin ilk yıllarında yeni bir plak alabilmek için heyecanla beklediğimiz aybaşlarını, maaşlarımızı alır almaz plak almak için koşa koşa gittiğimiz Faruk Erengül’ü, aldığımız plakları dinleyebilmek için büyük bir heyecanla eve dönüşümüzü ve o plakları dinlerken duyduğumuz ortak heyecanı bir kez daha yeniden hatırladım. Yaşadığımız o güzel günlerin değerinin hiçbir şeyle kıyaslanamayacağını bir kez daha fark ettim. O yüzden, bu yazıyı rahmetli eşim sevgili Özer Yelçe’ye ithaf ediyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş