Paylaş
Üç sene önce bugünlerde Adrianne Haslet-Davis adlı bir profesyonel dansçıdan söz etmiştim sizlere. Adrianne, 15 Nisan 2013’de ABD’de yapılan Boston Maratonu sırasında bitiş çizgisi yakınlarında meydana gelen patlamalarda yaralanan 200’den fazla kişiden biriydi. Saldırıda sol bacağını kaybeden dansçının teknolojinin de yardımıyla, büyük bir azimle yeniden sahneye dönüşünün hikâyesini aktarmıştım
Aynı saldırıda bacaklarını kaybeden diğer bir kişi de Jeff Bauman. Bazılarınız onu ülkemizde Aralık 2017’de vizyona giren “Pes Etme” adlı filmden hatırlıyor olabilirsiniz. David Gordon Green’in yönettiği, başrolünü Jake Gyllenhaal’ın üstlendiği film Jeff Bauman’ın saldırıdan kurtulmasını, saldırganı teşhis etmedeki rolünü, tedavi ve rehabilitasyon sürecini, bu süreçte verdiği fiziksel ve duygusal mücadeleyi anlatıyor.
Jeff artık çeşitli yerlerde konuşmalar yaparak benzer durumdaki kişilere yol göstermek için çalışıyor.
Film, Jeff Bauman’ın yazar Brett Witter ile birlikte kaleme aldığı, Grand Central Yayınevi tarafından 2014 yılının Nisan ayında yayınlanan Stronger adlı otobiyografisinden uyarlanmış. Kitabın haftalarca New York Times Çok Satanlar Listesi’nde kaldığını da hatırlatalım. Witter, Jeff’in fiziksel ve psikolojik olarak verdiği mücadelede yaşadığı ikilemi şöyle dile getiriyor kendi web sitesinde:
“Ünlü olmak istemiyordu, ama insanlar ona gözlerini dikip aralarında fısıldaşıyorlardı. Tanımadığı insanların kendisiyle ilgilenmelerini istemiyordu, ama onlardan gelen mektuplardan ilham alıyordu. İnsanlar onun korktuğunu ve acı çektiğini bilsinler istemiyordu, ama saklanmak da istemiyordu. Kahraman addedilmekten nefret ediyordu, çünkü hiç de kahraman gibi hissetmiyordu.”
Jeff Bauman o gün maratona kız arkadaşı Erin’i desteklemek için gitmişti. Bitiş çizgisinin yakınında Erin’in koşuyu bitireceği anı bekliyordu. Arkasında tuhaf bir adamın durduğunu fark etmişti. Tedirgin ve çekingen duran bu adam Jeff’in dikkatini çekmişti. Jeff tekrar arkasına döndüğünde adamı göremedi, ama ayağının dibindeki sırt çantasını fark etti. Havalimanlarında hep yapılan anonslar aklına geldi; sahipsiz çantalar tehlikeliydi. Ne yazık ki Jeff görevlilere haber verecek fırsatı bulamadan çanta patlamıştı.
Jeff gözünü açtığında bir kan gölünün üzerinde yatıyordu. Bacaklarının bir kısmı yoktu. O sırada biri gelip bacaklarından akan kanı gömleklerden yaptığı turnikelerle durdurdu. Şans eseri orada olan bir doktordu bu kişi. Ardından bir başkası onu yerden aldığı gibi yorulan koşucular için yol kenarında bulundurulan tekerlekli sandalyelerden birine oturttu ve ambulansa götürdü. Hastaneye vardıklarında Jeff’in bilinci hâlâ açıktı ve saldırganı gördüğünü anlatmaya çalışıyordu. Doktorlar şaşkınlık içindeydi. Jeff iki ayrı ameliyatla hayata döndürüldü, ancak iki bacağı da diz üstünden kesilmek zorunda kalmıştı. Polise gördüklerini anlattı; polisle çalışan ressama adamı tarif etti ve saldırganın eşkâli belirlendi. Kısa süre içinde de teşhis edilerek yakalandı. Jeff artık ulusal bir kahramandı.
Oysa Jeff hiç de kahraman gibi hissetmiyordu kendini. Önünde uzun ve sancılı bir yol vardı. Önceleri üzüntüsünü ve çektiği acıyı maskelemek için umursamıyormuş gibi yaptı. Gezip eğleniyor, yiyip içiyordu. Ve günden güne alkole olan bağımlılığı artıyordu. Bu arada çeşitli sivil toplum kuruluşlarının desteği ile Jeff’e özel protezler yapılmıştı. Kız arkadaşı Erin ise artık eşi olmuş, çiftin bir de Nora adını verdikleri bir kızları dünyaya gelmişti.
Jeff bir süre sonra tekrar işe başladı. Ancak birkaç aylık bir çalışma döneminin ardından kitabının üzerine yoğunlaşmak için yeniden işinden ayrıldı. Bir yandan da yarıda bıraktığı üniversite eğitimine devam etmeye karar verdi. 2017’de Erin ile yollarını ayırmaya karar verdiklerinde Jeff yaşadıklarını gözden geçirdi. Alkolle olan ilişkisine son verdi ve kızı Nora ile geçireceği güzel anlara odaklandı.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş