Paylaş
Merhabalar sevgili okurlar.
Ülkemizde engelli bireylerin eğitimi ile ilgili faaliyetler yürüten Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı okul ve kurumlarda çeşitli engel türlerine sahip öğrenciler okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim alıyorlar. Bu eğitimler özel eğitim anaokulları, özel eğitim ilkokulları, özel eğitim ortaokulları, özel eğitim meslek liseleri ve uygulama merkezlerinde sürdürülüyor. Ayrıca bir kısım engelli öğrenci de -mental engelliliği olmadığı için- ilk, orta ve lise eğitimine “kaynaştırma öğrencisi” (ya da bütünleştirme öğrencisi) olarak, herhangi bir engeli olmayan akranları ile birlikte, genel eğitim içinde devam ediyor.
Ülkemizde özel eğitimin tüm kademe ve türlerinde 259.105 özel eğitim öğrencisi, 13.047 öğretmen, 6.090 sınıf ve 1.418 okul/kurum bulunuyor. Hepimizin bildiği gibi, eğitim bireyselleşme ve toplumsallaşmanın ilk ve en önemli adımını oluşturuyor. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, bu ilk adımın en doğru şartlarda atılması gereğine inanıyor. Bu yüzden, özel eğitim öğrencilerinin daha nitelikli bir eğitim almaları adına, okulların fizikî imkân ve donanımlarından ders programlarına, ders araç-gereçlerinden yardımcı öğretim materyallerine, öğretmen eğitiminden veli eğitimine kadar pek çok konuda her türlü tedbiri almak için yoğun bir çaba gösteriyor.
Engelli bireylerin ihtiyaçlarını gözeten, ait oldukları sosyal çevre ile kuracakları ilişkileri geliştirici ve güçlendirici katkı ve çalışmalar günümüzde büyük önem taşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, bu doğrultuda, işitme ve görme engelli bireyler için son derece yararlı iki önemli çalışmaya imza atmış bulunuyor.
Bunların ilki, ilk defa hazırlanan “Türk İşaret Dili Sözlüğü”.
İşaret dilleri, işitme engellilerin bir arada etkileşim içinde bulunduğu her durumda kendiliğinden, doğal olarak gelişiyor ve kültürel aktarım yoluyla nesilden nesile geçiyor. Türk İşaret Diline kaynaklık etmesi, işitme engelli bireyler arasında ortak bir dil oluşturulmasına katkı sağlaması amacıyla hazırlanan Türk İşaret Dili Sözlüğü 2607 kelimenin işaretini kapsıyor. Bunlar, işitme engelli bireylerin günlük konuşmalarında en sık kullandıkları kelimeler. Sözlükte; 2607 kelimeden her birinin işaretini anlatan bir ya da birkaç görsel, elin ayrıntıları ve işaretin sözel anlatımı bulunuyor. Ayrıca, görseller ve çizimler yoluyla her bir işaretin şekli, konumu (hareket alanı) ve simetrisine ayrı ayrı yer veriliyor. Sözlükten sadece işitme engelli öğrenciler değil, günlük hayatta işitme engelli bireyin ait olduğu sosyal çevrede etkileşim halinde olduğu bireyler ile sosyal sorumluluk çalışmaları çerçevesinde işitme engelli bireylerle işbirliği içinde olan kimseler de faydalanabilecek. Türkçenin de ilk ve tek işaret dili sözlüğü olma hüviyeti taşıyan bu çalışma, sürekli güncellenerek gelişmeye, genişleme ve zenginleşmeye açık tutulacak.
İkinci önemli çalışma ise görme engelli bireyler, aile bireyleri, öğretmenleri ve onlarla iletişim ve etkileşimde bulunanların kullanımına sunulan “Görme Engellilere Okuma Yazma Öğretim Kılavuzu”. Braille Yazı Sistemi, sistemin özellikleri ve öğrenme yöntemlerini içeren bu kılavuz kitap; görme engelli öğrencilerin edebiyatın, genel bir ifade ile dilin ve yazının sihirli ve sınırsız dünyasına adım atmalarına yönelik anlamlı bir çalışma.
Görme engelli bireylere Braille alfabesi ile okuma yazmayı öğretmeyi hedefleyen bir kaynak olarak tasarlanan “Görme Engellilere Okuma Yazma Öğretim Kılavuzu”, “Braille alfabesi, görme engelli öğrencilere daha kolay ve doğru bir şekilde nasıl öğretilir?” sorusundan hareket edilerek hazırlanmış. Alanında bir ilk olma özelliğine sahip olan Kılavuz, içeriğindeki görsel unsurların kullanımıyla da son derece nitelikli ve okuma yazmayı kolaylaştırıcı özellikte. Kılavuzda, görme engelli bireylerin temel düzeyden başlayarak ileri düzeye kadar okuma yazma öğretimleri sistematik ve planlı bir şekilde düzenlenmiş. Kılavuzun, Gazi Üniversitesi başta olmak üzere, çeşitli üniversitelerin özel eğitim lisans programlarında ders kitabı olarak okutulması planlanıyor.
“Görmenin ve duymanın bin bir çeşidinin olduğunu bilenlere, hissedenlere aracılığınızla bir müjde ve bir armağan verelim istedik.” diyerek bu iki önemli çalışmadan birer nüsha da tarafıma gönderen Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Celil Güngör’e teşekkür ederim. Bu çalışmalar, içinde bulunduğumuz şu zor günlerde bir umut ışığı oldu benim için.
“Terör kurbanı olmayı kabul etmeyen dansçı” başlıklı bir önceki yazım için Hakan Yelbeyi adlı okurum bir yorumda bulunmuş. “Bayağı emek isteyen ve özveri ile hazırlanmış bir makale veya haber olmuş. Yine de içimdeki kötü ses diyor ki, sor bakayım hangi medyadan indira gandi” diyor. Okurumun yazdıkları beni üzdü. Söz konusu yazıda, muhtelif kaynakları - konu ile ilgili gazete ve dergi haberleri, bahsettiğim dansçı ile yapılan röportajlar, kendisinin dans videoları, kendi web sitesinde yaptığı açıklamalar, vs - taradıktan sonra, gördüklerimi ve hissettiklerimi paylaştım okurlarımla. Okurum nasıl bir çevrede sürdürüyorsa hayatını, demek ki o çevrede işler kopyacılıkla yürüyor. Bu yüzden kendisi de herkesi böyle sandığı için güvenemiyor. Yazık…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş