Paylaş
Okuyanlarınız 10 Şubat 2013 tarihli köşemde yayınlanan “Bir Cerebral Palsy Hikâyesi” başlıklı yazımı hatırlayacaklardır. O yazıda sizlere azmi sayesinde yaşamını bir başarı hikâyesine dönüştürmeyi başaran Cerebral Palsy’li bir gençten, Bora’dan söz etmiştim. Amacım, bu kararlı ve dirençli gencin hikâyesinin tüm engelliler için olumlu bir örnek oluşturmasıydı. Bugün de sizlere, yüzde 94 oranındaki engeline karşın hayattan kopmamış bir başka Cerebral Palsy’li gençten bahsetmek istiyorum.
Bolulu İbrahim-Fatma O çiftinin ilk ve tek çocuğu olan Ahmet, Mudurnu’da dünyaya gelmiş ve henüz iki bir bebekken havale geçirmiş. Annesi Fatma Ortaarmutçu, Ahmet 5 aylıkken hareket gelişiminin diğer bebeklerden geride ve kısıtlı olduğunu fark etmiş. Doktorlar, geçirdiği havalenin Ahmet’in beyninde hasar bırakmış olduğunu söyleyerek, Cerebral Palsy teşhisi koymuşlar.
Cerebral Palsy (CP), Wikipedi’de; “doğum öncesinde, sırasında veya sonrasında merkezi sinir sisteminin hareket işlev alanlarının hasar görmesinden dolayı oluşan tablo” olarak tanımlanıyor.
11 Şubat 2011 tarihli yazımda da ifade etmiş olduğum gibi, CP kalıcı bir rahatsızlık. Bu rahatsızlıkla ilgili sorunlar (kas zayıflığı veya gerginliği, istemsiz hareketler) yaşam boyu devam ediyor. Ancak çocuk, yaş ilerledikçe, uygun tedavi yaklaşımlarının katkı ve desteği ile bu sorunlara uyum sağlamayı ve onlarla başa çıkmayı öğrenebiliyor. Tedavi hastalığı tamamen yok edemese de, anlamlı iyileşmeler sağlanabiliyor.
Ahmet’e dönecek olursak, çocukluğunun oldukça zor şartlar altında geçmiş olduğunu söyleyebiliriz. CP nedeniyle kaslarını kontrol edemeyen Ahmet ne yürüyebiliyor ne de konuşabiliyormuş. Ortaarmutçu ailesi oğullarını önce Ankara'da tedavi ettirmeye çalışmış. Ardından, tavsiyeler üzerine Antalya'ya taşınmışlar. Ahmet, ailesinin çabası ve gördüğü rehabilitasyon tedavisi sonucunda önce dizinin üstüne sonra da ayağa kalkmayı başarmış.
7 yaşına girdiğinde ailesi Ahmet’i okula yazdırmak istemiş. Ancak ‘engelsiz çocukların kendisiyle dalga geçeceği’ söylenerek okula kaydı yapılmamış. Yılmak bilmeyen aile okul arayışını sürdürmüş ve Ahmet başka bir ilkokulda eğitim hayatına başlamış.
Ahmet ilkokul hayatı boyunca okula annesinin kucağında gitmiş. Ortaokulun ardından eğitimine Borsa Ticaret Lisesi Muhasebe Bölümü’nde devam etmiş. Ancak gönlünde bilgisayarla ilgili bir meslek yatıyormuş. Ayakları ile Mouse, burnu ile Klavye kullanan Ahmet Photoshop, PowerPoint gibi programları kullanmayı öğrenmiş. Liseye babasının kendisi için özel olarak yaptırdığı üç tekerlekli bisikletle gidip geliyormuş. Sağlıklı olsaymış eğer, bateri çalmayı öğrenmek ve başarılı bir müzisyen olabilmek için var gücüyle çalışmak istermiş.
Ticaret lisesini bitirdikten sonra Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu İşletme Bölümü’nü kazanan Ahmet buradan da başarı ile mezun olmuş ve iş aramaya başlamış. Ancak, bir buçuk yıl boyunca hiçbir sonuç elde edememiş. Hayatının hiçbir anını boş geçirmek istemeyen Ortaarmutçu, bisikletiyle gittiği festivallerde kitap ve hediyelik eşya satıyormuş. İçindeki okuma azmi tükenmeyen bu kararlı genç, bu arada, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne kayıt yaptırmış.
Ahmet seyrettiği filmlerdeki engelli karakterleri engelsiz oyuncuların canlandırdıklarını gördükçe “Neden dizilerde ve filmlerde gerçek engelliler oynamıyor?” diye soruyormuş kendine. Bu düşünce onu kendi hayatından esinlendiği bir kısa film senaryosu yazmaya yöneltmiş. Ardından, sponsor desteği ile, senaryosunu yazdığı filmin çekimi, gerçekleşmiş. Aynı zamanda filmin oyunculuğunu da yapan Ahmet, filmin çekimi tamamlandığında şunları söylemiş: “Filmde engellilerin yaşadığı sorunları izleyecek; üniversiteden mezun olmuş ancak bir buçuk yıl iş bulamamış, buna rağmen kendini eve kapatmamış, kendi kendine bahaneler yaratıp hayatın içinde olmaya çalışan, cilt cilt kitaplar okusanız anlayamayacağınız bir şeyi iki kelimeyle size anlatan bir genç göreceksiniz.”
Antalya Muratpaşa Belediyesi sınırları içinde yer alan Değirmenönü Kültür ve Sanat Merkezi’nde gösterilen “Öyle Bir İste ki” isimli belgesel film büyük beğeni toplamış. Ahmet Ortaarmutçu ve filmin yönetmeni Emre Aytekin ayakta alkışlanmışlar. Arzu ederseniz Film’i, özet olarak, https://www.youtube.com/watch?v=wojh6APechE adresli linkten izleyebilirsiniz.
Ahmet Ortaarmutçu’nun konuşmacı olarak katıldığı bir söyleşide kendisinden etkilenen iş adamı Sami Altıntaş Ahmet’e iş teklifinde bulunmuş. Ahmet böylece Kumluca ilçesindeki fide serasında işe başlamış. Patronu Ahmet’in kimseye bağımlı kalmadan çalışabilmesi için iş yerinde yeni düzenlemeler yapmış. Ailesi ikinci üniversitesini okuyan, çalışıp para kazanan oğulları ile gurur duyuyor.
Yaşadığı zorluklara rağmen gülümsemeyi ve umudu kaybetmeyen Ahmet şunları söylüyor: “Çok zorluk çektim. Ancak vazgeçmedim. Benim gibi engelli insanlara umut olmak istiyorum.”
Biraz yakından bakarsak eğer, etrafımızda başka Ahmetler de olduğunu ve olanak verildiğinde neler başarabileceklerini görebiliriz…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş