Paylaş
Robotik cerrahinin öncesi var. 1980’lerde kapalı yöntemlerle ameliyatlar gündeme gelmeye başladı. Bu kapalı yöntemlerle ilk önceleri apandisit ve safra kesesi ameliyatları yapıldı. 1980’ lerde özellikle -tıpta kolesistektomi olarak adlandırılan- safra kesesi ameliyatlarının laparoskopik yöntemle yapılıyor oluşu, dünyada büyük yankı uyandırdı. Bu devrimin kendi içinde biraz ilerlemesi oldu. 90’lara gelindiğinde, kalın bağırsak ameliyatları, mide ameliyatları, jinekolojik ameliyatlar gibi karın içinde zor erişilebilen bölgelerdeki -hep açık olarak yapılması gereken ameliyatlar- kapalı yöntemle yapılmaya başlandı. Özellikle de kanser alanında çok büyük bir gelişme oldu. Bu gelişme insanoğlunun uzaya açılmasıyla beraber uzayda bir yaşamın nasıl olacağının bilinmezliği ve oradaki astrologların ve bilim insanlarının nasıl yaşayacakları, orada bir sorun olursa nasıl tedavi edileceklerine dair bir soru gündeme geldiğinde, NASA bununla ilgili çalışmalar yapmaya başladı. Bu çalışmaların başında ilk önce su altında bir hayat nasıl olacak? Uzaktan ameliyat yapabilme olasılığı var mı? gibi sorulara cevap bulabilmek amacıyla, bazı konsorsiyumlar oluşturuldu. NASA’nın önderliğinde uzaktan ameliyatların yapılabilmesi için bir robot geliştirilmesi ve uzaktan kumandalı ameliyatların yapılması planlandı.
Bununla ilgili olarak da 1990’ ların sonuna doğru ilk amatör robotlar çıkmaya başladı. 1997 yılında da Vinci robotik sistem prototipi hayata geçirildi. Kamera tutucular, yardımcı elemanlar derken 2000’ li yıllarda Amerika’ dan ilk robot platformu piyasaya verildi. Bununla ilk önce safra kesesi ameliyatı yapıldı, basitten komplekse doğru. Sonrasında da sindirim sistemi cerrahisinde uygulanmaya başlandı. Da Vinci’den esinlenerek geliştirilen Da Vinci robot modeli sürekli yenilenerek; Da Vinci F, FI, XI derken, günümüzde SP denilen tek delikten ameliyat yapabilecek robotlara kadar ulaşmış durumda.
Robotik cerrahi; ameliyathanedeki hastanın yanında bulunan cerrahi konsol başındaki cerrahın komutlarının kusursuz bir şekilde yerine getirilerek operasyonun gerçekleştirilmesi disiplinine dayanıyor. Robotik cerrahi sistemi; cerrah konsolu, robotik kollar ve kolları taşıyan ünite ile birlikte 3 d görüntüleme ve 540 derece dönüş potansiyeline sahip cerrahi enstrümanlardan oluşuyor. V tabii ki hekimlerin robotik cerrahi için ayrıca eğitim almaları da gerekiyor.
Ülkemizde 2000’li yılların başından beri robotik cerrahi yapılıyor. Robotik cerrahi; genel cerrahlar, jinekologlar, ürologlar ve kalp damar cerrahlarının da dahil olduğu geniş bir alanda kullanabiliyor. Genel cerrahide karın içinde özellikle karaciğer cerrahisi, pankreas cerrahisi, dalak cerrahisi, böbrek üstü bezi cerrahisi; sindirim sisteminde yemek borusu, mide, kalın bağırsak cerrahisi gibi alanlarda bilhassa onkoloji (kanser) cerrahisinde uygulanılabiliyor.
Robotun avantajlarına gelecek olursak: Robot bir platform, yani tek başına bir şey değil. Bir cerraha, bir asistana ve hemşireye de hâlâ ihtiyaç var. Ama yakın bir gelecekte robotun kendi hemşiresi olacak, yani aleti takıp çıkaran bir kol da var olacak. Bu da insan gücünü biraz daha azaltacak.
Profesör Emre Balık, sindirim sistemi cerrahisi yapan bir doktor olarak; mide kanseri cerrahilerinin tamamını, yemek borusu kanserlerinin tamamını, kalın bağırsak ve rektum kanserlerinin tamamı robotik yöntemlerle yapabiliyor. Robotik cerrahi, elin ulaşamadığı yerlere aletlerle açılı olarak girme olanağı veriyor. 540 derece açı yaparak ilerleyebiliyor ve ardından 8 milimetrelik dört kol, birisi kamera, üçü alet olarak kesme, dikme işlemleri yapılabiliyor. Bu yöntem, rektum kanseri cerrahisinde daha da ön plana çıkıyor. Özellikle erkeklerde ve şişmanlarda, aşağıda pelvisle leğen kemiğinin içinde çalışmak zor. Çünkü oradan bir sürü sinir ve damar geçiyor. Rektum kanserinde rektumun makata giden 15 santimlik bölümünün tamamını bir blok halinde, parçalamadan çıkarmak gerekiyor. Ama bunu çıkarırken önde erkekte prostata ve ter bezlerine; kadında ise vajene zarar vermemek gerekiyor. Ayrıca oradan bir sürü üriner ve seksüel sinir geçiyor ki, onlara da zarar verilmemesi şart. Çünkü hastayı kanserden iyileştirilebilir, ama bu sinirlere zarar verilirse işeme ve cinsel fonksiyonlarda harabiyet oluşur. Bunlar da tabii ki yaşam kalitesini düşürür. Robotik cerrahi bunların hepsinin önüne geçmeyi sağlayan, kapalı yöntemlerin tüm avantajlarını tek bir kalemde toplayan bir yöntem.
Sayın Profesör’ den kendisine enteresan gelen bir vakayı anlatmasını rica ettim. Beni kırmadı ve anlattı:
“Geçen hafta ABD’ye video bildirisi olarak da gönderdiğim bir vakayı anlatayım: Leğen kemiğinin içinde siyatik sinir kılıfından kaynaklanan, damarların arasına girmiş bir tümörü, o bölgeden robot yardımıyla zarar vermeden çıkardık. Bu operasyon Amerika’da enteresan bir vaka olarak kabul edildi ve videosu gösterime sunuldu. Yani dar bir alanda leğen kemiğinin yan tarafında bacağa giden damarlar, rahime giden damarlar, mesaneye giden damarlar, sinir kökleri, sinir kılıflarının arasından yaklaşık on üç santimlik bir kitleyi hiçbir yere zarar vermeden çıkarttık.
Şimdi daha da ilerleyecek robotik cerrahi. Dört kol ayrı pencerelerden çalışıyor, aynı robotun tek bir delikten girip içeride ahtapot kolları gibi hareket edebilen modeli yapıldı. Henüz ülkemizde yok ama yakın zamanda gelecek diye düşünüyorum. Tabii ki çok maliyetli bir sistem, yani robotun kuruluş maliyeti yaklaşık 3 ile 4 milyon dolar arasında. Ve tabii ki rekabet ortamı oluştu. Artık başka firmaların da benzer robotları üretilmeye başlandı. Bu sayede robotik cerrahi önümüzdeki 15-20 yıl içinde standart cerrahi yöntemlerinin yerini alır diye düşünüyorum. Japonya, Almanya, İngiltere, Amerika’da ikinci bir robot firması çıktı. Yani dört beş firmanın ciddi anlamda gelişime açık, tıbbi teknolojileri bir üst seviyeye taşıyan robotları yapılmış durumda. Ancak şunu unutmamak lâzım, bunların hepsinde insan ana faktör. Yani insanı yok sayan bir sistem mümkün değil şu an için. Ancak robotlarda da yapay zekâ modelleri üzerinde çalışılıyor.”
Profesör Emre Balık’ a, vermiş olduğu aydınlatıcı bilgiler için bir kez daha teşekkür ediyorum. Ülkemizde böylesi kıymetli doktorlarımız olduğunu ve ileri cerrahi tekniklerinin uygulandığını bilmek çok güzel…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileğiyle…
Paylaş