Paylaş
Hepinizin bildiği gibi, engellilik ve engellilerle ilgili konularda yazıyorum ben. Ama içinde bulunduğumuz şu günlerde yalnızca bedenlerimizden ya da uzuvlarımızdan kaynaklanan engeller üzerinde yoğunlaşabilmeyi başaramıyorum. Çocuklarımızın haklarını koruma yolunda verdikleri mücadele hem çok şaşırtıyor, hem de çok sevindiriyor beni.
Benim babam Kütahyalı’ydı. Bense İstanbul’da doğdum ve hep İstanbul’da yaşadım. Ama çocukluğumda tatillerimin çoğunu Kütahya’da geçirdim. Yugoslav göçmeni olan dedem gerçek anlamda bir din hocasıydı. Bir yaz tatilinde, Kur-an kursuna gönderdiler beni. Herhalde 9-10 yaşlarındaydım. Kursa başladığım gün karşılaştığım manzara kafamın içine hiç silinmemecesine kazındı. Ne yaptıysam kurtulamadım o resimden. Kur-an hocası şişman, aksi yüzlü bir hanımdı. Önünde iple yapılmış bir salıncakta uyuyan bir bebek vardı. Hem hoca, hem de çocuklar yerde oturuyorlardı. Hoca Hanım bir elinde salıncağın ipini, diğer elinde ise çok uzun bir sopa tutuyordu. Bu sopa, sorduğu sorulara doğru cevap veremeyen çocuklar içindi. O gün büyük bir korku içinde ve ağlayarak döndüm geriye. Dedem bir daha hiç göndermedi beni o kursa. Dedemi hep sevdim ve saydım ve dinimi hiçbir zaman o kursla özdeşleştirmedim.
Benden önceki kuşaklar, hatta benim kuşağımdakilerin çoğu dayakla terbiye edildi. Doğrusunu isterseniz, ben de çok dayak yedim çocukluğumda. Ama biz çocuklarımızı hiç dövmedik. Onları bizlere ve kendilerine güvenen, ne istediğini bilen ve bu istekler konusunda taviz vermeyen bireyler olarak yetiştirmeye çalıştık. Bizleri bizden korktukları için değil, bizi sevdikleri için saymalarını istedik. Şimdi bunu başarmış olduğumuzu görmek mutlu ediyor beni. Pek çok farklı kesimin bir araya gelerek sergilediği dayanışma da yarınlar için umutlandırıyor. Pek tabii ki engelliler de paylarını alıyorlar bu dayanışmadan. İşte ispatı:
Bana göre, içselleştirilmeyen hiçbir duygu ve düşünce gerçeklik boyutuna ulaşamaz. Korku hiçbir zaman sevgi doğurmaz. Umarım, şimdiye kadar bunun farkına varmamış olanlarımız da anlamışlardır bunu. Ve yine umarım, bu masum tepkiye çok fazla çirkinlik bulaşmadan tatlıya bağlamayı başarabiliriz olayları.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş