Paylaş
İED; Protez ödeme sorunlarından ÖTV muafiyetine, işaret dili hakkından Türkçe altyazıya kadar sağlıktan, iletişime, kültüre, eğitime vs. her alanda işitme engellilerin yaşadıkları çeşitli sorunların çözümü için çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde bu derneğin düzenlemiş olduğu bir basın bülteni ulaştı elime.
“Konuşmak bir insanın en doğal hakkıysa işaret dili de işitme engellinin en doğal hakkıdır. Dernek olarak çeşitli kurumlara tercümanların yetiştirilmesi ve çoğaltılması hakkındataleplerimizi ilettik. Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından, Türkiye'de ilk defa tercümanlık sınavının açılacağını öğrenince çok sevindik ancak hevesimiz kursağımızda kaldı...” diyerek başlayan bültende; “Türkiyede farklı kurum veya Sivil Toplum Kuruluşlarıncaaçılmış olan kurslara katılarak alınan eğitim neticesinde daha önce İşaret Dili Tercümanı sertifikası edinmiş bulunan pek çok adayın sınava girme hakkının elinden alınmış olduğu ifade ediliyordu. Tercümanın önemi konusunda fikir vermesi için, "yetersiz deneyimsiz tercüman" kurbanı olup hapishaneye düşen bir işitme engellinin dramatik mektubu da bültene eklenmişti. Bu mektubun bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Ağır işitme engelliyim. Eşim, kızlarım ve oğlum, kayınpederim, kayınvalidem ve damadım yani kısaca bütün ailem işitme engelli.
19 Haziran 2012’de tutuklandığımda polislere neden tutuklandığımı bilmek istediğimi söyledim; maalesef engelli olduğumdan Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün nezarethanesinde ifademi alabilmeleri için 3 gün yattım. Nöbetçi mahkemeye çıkmadan 1 gün önce Emniyet Müdürlüğünde ifademi almak için Antalya Kepez İşitme Engelliler Okulu Müdür Yardımcısı tercüman olarak çağrılmış. Tercümana her şeyi anlattım polise benim söylediklerimi yanlış yalan çevirmiş. İfademi tercümana okutmak istedim fakat polis ve tercüman bana acil işimiz var, acele imzala diye bağırdı. Okumadan imzaladım. İfade yönetmeliğinin 22 maddesinde soruların cevaplarımla uyuşmadığı için nöbetçi mahkemeye çıktığımda tutuklandım. L Tipi Antalya Kapalı Cezaevine konuldum. …………..Cezaevinde 6 ay süresince cezaevi müdürleri, gardiyanları, doktorları, avukatları ve koğuş arkadaşlarımızla iletişim kuramadım. Bir şeyi anlatmak istedim ama kimse işaret dili bilmediğinden hiçbir şey anlatamadım. İletişimsizlik bana engel oldu………………….. Avukatımla bile iletişim kuramadım………..
İstanbul’dan Antalya cezaevinde 45 dakika olan görüş zamanında yakınlarımla özellikle annemle görüşmem için kapalı camlı bölme olmasından ötürü ve iletişimin telefonla yapıldığı bu ortamda iletişim kuramıyordum. Müdürlerle gardiyanlarla konuşamıyordum. Çünkü cezaevinde işaret dili bilen bir kişi bile yoktu.
Her Çarşamba cezaevinde görüş günü olması sebebiyle telefon görüşmesi ile yapıldığından ailemle, tercümansız kaldığım için çok zor iletişim kurabiliyordum.
İşitme engelliyim ve işitme engelliler kendisi tam düzgün dilekçeyi yazamıyorlar, yazamıyoruz. Koğuş arkadaşlarıma anlatmak istedim. İşaret dili bilen olmadığından çok zorlanarak dilekçeyi yazdılar. ………………Sabah ve akşam sayımında sayım geldi diye bağırarak herkes sayıma giderdi. Bana kimse sayım var diye haber vermezdi. Gardiyanlar bana kızdılar. Bundan sonra uyarı olsun dediler. O yüzden sayımdan yarım saat ve bir saat öncesi sayımı bekledim. ………….6 ay cezaevinde yattığım zaman içerisinde çok acı yaşadım. Engelliyim ve yine de çok engel yaşadım. Cezaevinde işaret dili bilen kimse olmadığı için hiçbir iletişim kuramadım…………………… Televizyon seyredemiyorum, telefonla konuşamıyorum, gazeteyi okuyamıyorum. Müdürleri, gardiyanları ve avukatımla konuşamıyorum. Koğuş arkadaşlarımla iletişimi kuramıyorum. Kapalı cezaevinin duvarlarıyla konuşuyorum. Kulaklarım ve ağızım kapalı psikolojim kesinlikle bozuldu. İşitme engelli demek duymamak ve konuşmamak demektir. Türkiye demokrasisinden talebimiz var. İşitme engellinin yanında işaret dili bilen tercümanı olunca işitme engelliler kendilerini normal bir birey gibi hissediyorlar………. Türk vatandaşı olarak normal bir insanın haklarına sahip değil miyim? ……………………
Türkiye toplumundaki işitme engellileri yani bizi pek önemsemiyorlar. 2009 yılında Birleşmiş Milletler Engelli İnsan Haklarının Sözleşmesi vardı. Birleşmiş Milletler Engelli İnsan Haklarının içinde çok değerli sayılabilecek işaret dili anlatımı vardı ve işitme engellileri koruyor hem de savunuyorlar. Türkiye’ye bu haklarımız ne zaman gelecek? Merakla bekliyoruz.
Dinlediğiniz için büyük teşekkürler. Saygılarımla.
Orkun Utsukarcı”
Ben bu mektubu ağlayarak okudum. Engellenmek her açıdan kolay kabul edilebilir bir durum değil. Ancak insanın kendi kendini ifade etmesinin engellenmesi, sanırım, çok daha zor kabul edilebilir bir durum. Son zamanlarda ilgili kurum ve kuruluşların bu konu üzerinde titizlikle ve özenle çalışmakta olduklarını biliyorum. Ayrıca, İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği’nin yaptığı başvurular olumlu sonuçlanmış ve Şubat ayında yapılacak sınava kabul edilmeyen 470 tercüman için Mart ayında ikinci bir sınav yapılmasına karar verilmiş bulunuyor.
Çok yakın bir gelecekte işitme engellilerimizin sorunlarını büyük ölçüde çözmüş olmayı ümit ediyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş