Paylaş
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün tanımına göre, Kanser; genel anlamda, ‘vücudumuzun çeşitli bölgelerindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan 100’den fazla hastalık grubu’na verilen ad. Çok çeşitli kanser tipleri olmasına karşın, hepsi anormal hücrelerin kontrol dışı çoğalmasıyla başlıyor. Tedavi edilmez ise ciddi rahatsızlıklara, hattâ ölüme neden olabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü verileri; 2012 yılında tüm dünyada tahminen 14,1 milyon yeni kanser vakası geliştiğini, kanser artış hızının bu şekilde devam etmesi durumunda ise dünya nüfusundaki artışa ve yaşlanmaya bağlı olarak 2025 yılında toplam 19,3 milyon yeni kanser vakası gelişeceğini gösteriyor.
Kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan akciğer kanseri, tüm dünyada toplam kanser sayısı içerisinde en sık görülen kanser türü. 20. Yüzyılın başında nadir bir hastalık olan akciğer kanseri, 1950’lerden itibaren özellikle sigara kullanımının artmasıyla birlikte tüm dünyada toplum sağlığını tehdit eden önemli bir hastalık haline gelmiş bulunuyor.
17 Kasım, akciğer kanserinin farkındalığını arttırmak, akciğer kanserli hastalar ile yakınlarını desteklemek ve akciğer kanseriyle mücadele etmek için alınması gereken önlemler hakkında toplumu bilgilendirmek amacıyla her yıl “Dünya Akciğer Kanseri Farkındalık Günü” olarak anılıyor. Geçtiğimiz günlerde, bu özel gün kapsamında açıklamalarda bulunan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Dragos Hastanesi Göğüs Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Sedat Ziyade, akciğer kanserinin hem kadın hem de erkeklerde kansere bağlı ölümlerde birinci sırada yer aldığını ve hastalığın görülme sıklığının yaşla birlikte arttığını söylüyor. Dr. Ziyade’ye göre, bu hastalığın ispatlanmış en önemli ve tek risk faktörü sigara. Akciğer kanseri hastalarının yaklaşık %90’ı sigara kullanıyor. Yine Prof. Ziyade’ye göre, akciğer kanseri görülme riski sigara kullananlarda 24-36 kat daha fazla.
Akciğer kanseri, benim yaşayarak öğrendiğim bir hastalık. Daha önceki yazılarımın bazılarında da ifade etmiş olduğum gibi, sevgili eşimi akciğer kanseri nedeniyle kaybettim ben. 2010 yılının son aylarında hızla kilo veren eşim, Aralık ayının ilerleyen günlerinde vücudundaki ağrılardan şikâyet etmeye başladı. Günlük yaşamımda bazı işler için kendisinin desteğinden yararlandığım için, bu ağrıların ağır kaldırmaktan kaynaklanan sorunlar olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden önce, her gün gündüzleri bizimle olan yardımcımız Aysel Hanım’ dan geceleri de bizimle kalmasını rica ettik. Aysel Hanım bu ricamızı ikiletmeden kabul etti ve daha o gün bizimle birlikte yaşamaya başladı. Ancak, sonraki günlerde de eşimin ağrılarında hiçbir azalma olmadı. Ayrıca bir süredir hiç geçmeyen bir öksürüğü vardı. Ama ne yazık ki doktora gitmekten hiç hoşlanmadığı için, her iki konuda da herhangi bir uzman görüşüne başvurmadı.
İçimden bir ses, bu ağrıların benimle hiçbir ilgisi olmadığını söylüyordu. Bu yüzden eşimle inatlaştım ve onu zoraki bir şekilde kendi fizik tedavi doktoruma göndermeyi başardım. İlk muayeneden sonra istenen tomografi sonuçları hiç de iç açıcı değildi; kemikteki ağrıların metastaz kaynaklı olduğu tespit edilmişti. Eşim teşhis için hastaneye yatırıldı. Önce bağırsaklarına bakıldı, zira ilk şüphelendikleri durum bağırsak kanseriydi. Bağırsaklarda hiç bir hastalığa rastlanmayınca rahat bir nefes aldık, ancak bu uzun sürmedi. Ertesi gün yapılan tetkiklerde, eşimin rahatsızlığının kaynağının akciğer kanseri olduğu belirlendi; yani akciğer kanseri kemiklere metastaz yapmıştı.
Eşim hemen yılbaşında kemoterapi tedavisine başladı, ancak ne yazık ki hastalığı ilerlemeye devam etti ve 4, 5 ay gibi kısa bir süre sonra 14 Mayıs 2011’de biricik hayat arkadaşımı kaybettim. Eşim hayatı boyunca sigara içti. Bir kez, 11 ay süreyle sigarayı bırakmış olsa da, eş dostun ikramı ile ‘bir tane içmekten bir şey olmaz’ diyerek yeniden sigara tiryakisi oldu. Ömrüm boyunca ona hep sigarayı bırakması için yalvardım, ancak ne yazık ki sözümü geçiremedim. Çünkü sigara içmekten, benim hiçbir zaman anlamadığım ve anlayamayacağım bir zevk alıyordu.
Akciğer kanseri, görülme sıklığı ve yol açtığı fiziksel, ruhsal, sosyal ve ekonomik sorunlardan ötürü tüm dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olmayı sürdürüyor. Akciğer kanseri ile mücadelenin en önemli aşaması, akciğer kanserinin önlenebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi ve hastalıktan korunmak amacı ile gereken önlemlerin alınması. Önemleri ise; sigara başta olmak üzere tüm tütün ürünlerinden uzak durulması, pasif içici olunmaması, radon gazı ve kansere neden olan kimyasallara maruz kalmaktan kaçınılması, sağlıklı beslenilmesi şeklinde özetleyebiliriz.
Akciğer kanserinin en sık görülen belirtileri uzun süre devam eden öksürük, nefes darlığı, kanlı balgam, ses kısıklığı, hırıltılı solunum, yutma güçlüğü, kilo kaybı, iştahsızlık veya halsizlik, tekrarlayan bronşit ve akciğer enfeksiyonları, göğüs, omuz, kol ve sırt ağrısı, yüzde ve boyunda şişlik. Prof. Dr. Sedat Ziyade akciğer kanseri tanısı alan her 5 hastadan ancak birinin ameliyat şansının olduğunu söylüyor. Zira bu hastalık genellikle ileri evrede teşhis edilebiliyor. Bu yüzden check-up programları hastalığın erken teşhisi ve ameliyat şansının kaçırılmaması açısından büyük önem taşıyor.
Akciğer kanserinden korunmak için sigara ve diğer tütün ürünlerine hiç başlanmaması, başlandıysa da bırakılması gerekiyor. Yaşa veya ne kadar süre kullanıldığına bakılmaksızın sigara başta olmak üzere tüm tütün ürünlerini kullanmayı bırakmak, bu ürünlerin neden olduğu birçok hastalıkta olduğu gibi akciğer kanseri riskini de düşürüyor ve sağlıklı bir şekilde daha uzun yaşamaya yardımcı oluyor. Lütfen bunu unutmayalım!
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Not: Bu yazının hazırlanmasında Lokman Hekim Ankara Hastanesi, Dijital Akademi Türkiye Klinikleri, T.C. Sağlık Bakanlığı Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü web sitelerinden yararlanılmıştır.
Paylaş