Paylaş
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olarak İstanbul’da uluslararası sanat festivalleri düzenlemek amacıyla 1973 yılında Dr. Nejat F. Eczacıbaşı önderliğindeki 17 işadamı ve sanatsever tarafından kuruldu ve aynı yıl ilk müzik festivali gerçekleştirildi. Ben o tarihte henüz yirmi bir yaşında bir üniversite öğrencisiydim. Aynı zamanda, tıpkı İKSV gibi çiçeği burnunda bir kuruluş olan Cam Elyaf Sanayi A.Ş.’nde çalışıyordum. Benim kadar olmasa da, çalışan herkes çok gençti. O zamanlar Şirketimiz’in Genel Müdürü olan Sayın Tarhan Erdem izlemek istediğimiz konserlere toplu bilet aldırtarak bu ilk festivale katılmamızı sağlamıştı. O yıl, Boğaz Köprüsü henüz tamamlanmamıştı. Konserlerden sonra, eve dönebilmek için arabalı vapur kuyruğuna girer ve saatlerce beklerdik. Vapura bindiğimizde saatin sabahın beşini gösterdiği günleri hatırlıyorum. Yine de hiç şikâyet etmez, bir sonraki konseri sabırsızlıkla beklerdik.
1973’ü izleyen otuz beş yıl boyunca, hep, sadık bir izleyicisi oldum İstanbul Müzik Festivali’nin. Ancak, Festival’e duyduğum ilgi her yıl daha da artarken kaslarımın gücü her yıl daha da azaldı. Sonunda, sadık izleyiciliğim sona ermek zorunda kaldı.
Bugün sizlerle İstanbul Müzik Festivali ve kurucusu Sayın Dr. Nejat F. Eczacıbaşı ile ilgili çok özel bir anıyı paylaşmak istiyorum.
80’li yılların başıydı. Festival kapsamında, Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen bir konsere katılmıştık bir arkadaşımla. Çoğunuz hatırlayacaktır, AKM’de konserlerin yapıldığı büyük salona ulaşmak için oldukça fazla sayıda merdiven çıkılması gerekiyordu. O yıllarda, biraz yardımla, yavaş yavaş çıkabiliyordum merdivenleri. Bu yüzden, her konsere erken gidiyor ve kalabalık başlamadan girmiş oluyordum salona. O gün de öyle yapmış, erkenden yerimizi almıştık konser salonunda. Sayın Dr. Nejat Eczacıbaşı ve Eşi de, her zamanki gibi, oradaydılar.
Harika bir konser izledik o gün. Ben çok ağır yürüyebildiğim için, çıkmak için salonun boşalmasını bekledik. Bizden önce Sayın Nejat Eczacıbaşı ve Eşi çıktılar salondan, ardından da biz kalktık yerimizden. Tam merdivenlere ulaştığımız da, salon görevlisi arkadaşımla bana seslendi: “Hadi, hadi çabuk olun!” Bunu duyan Sayın Eczacıbaşı ve eşi, hiçbir şey söylemeden ve hiçbir imada bulunmadan, geri döndüler ve tekrar yerlerine oturdular ve karşılıklı sohbete başladılar. Biz, önce salon içindeki merdivenleri çıktık, sonra üst fuaye merdivenlerinden aşağıya indik. Çıkış kapısına ulaşmak üzere iken, Sayın Eczacıbaşı ve Eşi’nin arkamızda olduklarını fark ettik. Kendileri ile selamlaştık ve Atatürk Kültür Merkezi’nden ayrıldık.
Sayın Dr. Nejat Eczacıbaşı, altmış yıllık yaşamım boyunca şahit olduğum en büyük inceliklerden birini yaşatmıştı o gece bana. Onu ve duyarlılığını hiç unutmadım. İstanbul Festivali 40. yılını kutlarken, derin bir saygı ve sevgiyle anıyorum kendisini.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş