Paylaş
Geçtiğimiz Çarşamba günü Engelsiz Alışveriş Merkezi Armoni Park’ı gezmek üzere Küçükçekmece’ye gittim. Oraya kadar gitmişken, yakınlardaki Büyükşehir Belediyesi Engelliler Merkezi’ni de ziyaret etmek istedim. Mesafe kısa olduğu için araca binmeyip tekerlekli sandalyemle gitmeyi tercih ettim. Ve bakın Belediye’nin “Engelsiz İlçe” yapmak için uğraştığı Küçükçekmece’nin ana caddesinde nasıl bir manzara ile karşılaştım.
Karşılaştığım bu manzara birkaç gün önce gelmiş bulunan bir e-postayı anımsattı bana. Eve gelir gelmez e-posta içeriğindeki linki açtım ve böylece “İstanbul Hepimizin” projesinden haberdar oldum. Armoni Park’ı anlatmayı bir sonraki yazıma bırakıp, projeyi sizlere tanıtmaya karar verdim.
Bu projenin sahibi kendilerini “beyazyakalılar” olarak adlandıran bir grup. Kendilerini şöyle tarif ediyorlar: “Biz beyazyakalılarız. Herkes bizi ‘plaza insanı’ olarak nitelese de, küçük-büyük demeden her boy ofiste 8-5 / 9-6 / 9-9, artık iş ne zaman biterse ve nasıl denk gelirse çalışıyoruz. Yapacak ‘bişi’leri oduğuna inanan 15 beyazyakalı olarak bir araya geldik önce. Şimdi ise 150'yi de aştık ve her geçen gün sahip olduğu bilgi birikimini ve deneyimini faydaya çevirmek isteyen yeni beyazyakalılar aramıza katılmaya devam ediyor. Herkes eşine dostuna haber verince daha da büyüyoruz. Her şirketten, her meslekten arkadaşlarımız var aramızda. Bağımsız hareket eden, katkı sağlamak isteyen herkese de kapısı açık bir grup iyi niyetli çalışanız. Bir araya geldiğimizde yapabileceklerimizi konuşurken, hem eğleniyoruz hem de ‘bişi’ yapmaktan mutlu oluyoruz.”
“İstanbul Hepimizin” projesini yine onların, yani ‘beyazyakalılar’ın ağzından tanıtmak istiyorum sizlere: “‘İstanbul Hepimizin’ dedik projemizin adına. İstanbul’un her yanına herkes kolaylıkla ulaşsın, keyfini çıkarsın bu güzel şehrin diye. Hayalimiz bir kitap, sonrasında bir uygulama. Engelli arkadaşlarımızla birlikte, onların verdiği yönle sokaklara çıkıp, karış karış İstanbul’u gezip yapacağız rehberimizi.
Kitap çıkana kadar bizi heyecanlandıran, hepimizin kolaylıkla yapabileceği ‘bişi’ yapalım dedik ve bu 5 kartı tasarladık. Kaldırımlar dolu olursa, arabalar, eşyalar olursa yürüdüğümüz yerlerde, engelli arkadaşlarımız, pusetli anneler, bisikletçiler gidemez dedik ve kartlar çıktı ortaya. Amacımız kimseyi üzmek, ders vermek değil; farkındalık yaratmak.”
“Aklımızda kartları dağıtmak için birçok yer var.” diyorlar ‘beyazyakalılar’ ve devam ediyorlar: “Ama işin içine sen girersen;
Aklına bunları topluca koyabilecek bir mağaza, derginin içinde insert olarak verebilecek dergici bir tanıdığın gibi gibi kolayca yayılmasını sağlayacak her türlü öneriyi hayata geçirebilirsin,
Kişisel olarak evde renkli A4 olarak basıp, çantanda,cebinde taşıyıp kullanabilirsin,
Bu duyuruyu arkadaşlarınla paylaşarak onları da işin içine katabilirsin,
Kullanırsan da fotoğrafını çekip arabanın plakası belli olmayacak şekilde=) burada post edebilirsin.
Yani kısaca sen işin içine gir ve küçük ‘bişi’ yap çok isteriz.”
Keşke e-postamın içindeki linki daha önce açmış olsaydım. Keşke kartları evdeki yazıcımda basıp yanıma almış olsaydım. Kaldırıma park ederek geçişime engel olan cipin camına iliştirebilirdim. O zaman bu cipin sahibi belki de tekrarlamazdı bu dikkatsizliğini.
Bu yararlı girişimleri için yürekten kutluyorum ‘beyazyakalılar’ı. Artık ben de onların grubundayım. Siz neden olmayasınız?...
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş