Paylaş
Hawken Miller, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan, gelecek vadeden genç bir gazeteci. Hawken Miller ile ortak bir özelliğimiz var. İkimiz de kas hastasıyız.
Miller yalnızca erkek çocuklarda görülen Duchenne Musküler Distrofi (DMD) ile mücadele ediyor. En sık rastlanan kas hastalığı olan DMD kas fonksiyonu için gerekli olan temel bir proteinin eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu proteinin yokluğunda kaslar giderek zayıflıyor, kas dokusunun yerini yağ dokusu alıyor.
Hawken Miller’ın yazılarını dikkatle takip ediyorum ve hemen her yazıda kendimden bir parça buluyorum. Miller 5 Ağustos 2019 tarihli yazısını “Duchenne fiziksel yeteneklerimi elimden aldı, ama gözlem yeteneğimi alamadı” başlığı ile yayımladı.
Genç gazeteci fiziksel sınırlarının gözlem becerilerini arttırdığına ve daha iyi bir gazeteci olmasını sağladığına inanıyor. “Yaşamım boyunca, fiziksel becerileri tam olan arkadaşlarımın fark edemediği ince detayları görebildiğimin ve unutmadığımın farkına vardım,” diyor.
Hawken Miller çoğu kişinin sıradan bulduğu anlarda fotoğraf çekmeye değer ayrıntılar görebiliyor. Bu anlamda gazeteciliğin, merakının ve gözlem gücünün sınırlarını sınayabildiği mükemmel bir mecra olduğunu düşünüyor. Büyüme çağındaki pek çok çocuk gibi Miller da anne ve babasına içinde yaşadığımız dünya hakkında sorular sorarmış. Büyüdükçe sürekli soru sorma ve sorgulama özelliği sabit kalmış, ancak fiziksel becerilerini kaybeder olmuş.
Fiziki vücudu kendisini yarı yolda bırakırken, görme yeteneği, zihni ve dünyaya yönelik algısı gittikçe güçlenmiş. Ve bu nitelikler onun başarılı bir gazeteci olmasını sağlamış.
Hawken Miller insanların davranış ve tavırlarından, dünya görüşünde veya sesinde güç algılanabilir olan küçük değişiklikleri fark edebiliyor. Genç gazeteci benzersiz tanrı vergisi yeteneklerinin ve engellerinin beklenmedik bir şekilde işbirliği yaptığını düşünüyor. Bana gelince, en önemli özelliklerimi sahip olduğum kas hastalığına borçlu olduğumu yıllar önce fark etmiş bulunuyorum. Üstelik bu hastalık hemen her konudaki farkındalığımı da arttırmış durumda. Örneğin; çoğu kişinin sıradan kabul ettiği yetiler bana sınırsız bir mutluluk verebiliyor. Bir konsere gittiğim zaman duyabildiğim, bir film izlediğimde görebildiğim, biricik kedim Oğluş’u okşadığımda hissedebildiğim için şükrediyorum. İnanın, tüm bu güzelliklerin yanında yürüme yeteneğini kaybetmiş olmak pek de önemli gelmiyor insana. Önemli olan yanımızda bizi seven ve yaşadığımız zorlukları paylaşmak isteyen dostlarımızın olması. Daha da önemlisi bu dostların değerini bilebilmemiz.
İnsan herhangi bir yetisini kaybettiği zaman sahip olduklarının değerini daha iyi anlıyor ve onlara daha sıkı sarılıyor. Bu yüzden hayatımdaki güzellikleri ıskalamamış olmamın en önemli nedeni saydığım kas hastalığımla yıllar önce barıştım ben. O zamandan beri
hastalığımın bana kaybettirdiklerini düşünerek üzülmek yerine, kazandırdıklarını görerek seviniyorum.
Tüm bu nedenler Hawken Miller ile aramızda yadsınamayacak bir benzerlik olduğunu düşündürdü bana. Geleceğinin çok parlak olacağını düşündüğüm genç meslektaşımın yolunun açık olmasını diliyorum. Ömrüm oldukça onun yazılarını takip etmeyi sürdüreceğim.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş