Paylaş
Bugünkü yazıma bir arkadaşımın Facebook sayfasından bir alıntıyla başlamak istiyorum: “Dün bir film seyrediyordum… Bir anne dedi ki ‘Eşini kaybedenlere dul derler, ana babasını kaybedenlere öksüz derler, ama evlât kaybedene söyleyecek hiçbir şey yoktur.’ Çaresizliğin ötesinde bir şey…”
Aynı arkadaşım Anneler Günü’nü şu sözlerle kutluyor yine Facebook sayfasında:
“Tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun… Bana ‘kızım’ diyen ve bana ‘anneciğim’ diyen hayatımın en kıymetli iki insanı da beraberce kutluyorlar…”
Bu satırların sahibi yıllar önce kaybetti annesini. On iki yıl önce de biricik oğlunu toprağa verdi… Yakışıklı, iyi kalpli, çalışkan ve annesine düşkün bir evlattı o. Henüz hayatının baharındaydı. Yaşayacağı ve yaşatacağı çok şey vardı…
İşte bu yüzden sevmiyorum “Anneler” ve “Babalar” günlerini. Ticari amaçlara hizmet ettiğini düşündüğüm bu gibi günler, anne ve babalarını erken kaybetmiş çocukların ve özellikle de evlâtlarını yitirmiş anne ve babaların hiç bitmeyen acılarının tekrar tekrar yinelenmesine neden oluyor.
Annemi 1976 yılında kaybettim ben. Yani tam kırk bir yıldır annesizim Anneler Günü’nde. Onu özlüyorum. Ve bu özlem her geçen yıl biraz daha büyüyor. Onsuz geçirdiğim yılları düşünüyor, Zeynep’in büyüdüğünü ve anneannesi kadar iyi bir öğretmen olduğunu göremediği için üzülüyorum. Biricik yeğenim Aslı Anneler Günü’mü kutlarken, annem onu hiç tanıyamadığı için kahroluyorum. Yine de bu acılar evlâdını özleyen annelerin acıları karşısında çok hafif kalıyor.
Dün Anneler Günü’ydü. Ve Sevgili Eşim ’in altıncı ölüm yıldönümüydü. Annemin gidişi çocukluğumu, eşimin gidişi ise hayatımı bitirmişti. Annemi kaybettiğim zaman yanımda bana destek olan harika bir adam ve bana ihtiyacı olan küçücük bir çocuk vardı. Onlar sayesinde başardım annemin acısı ile yaşamayı. Yıllar içinde küçük kızım büyüdü. Artık yanımda yalnızca canım kadar sevdiğim evlâdım değil, gerektiğinde bana bir anne şefkati ile yaklaşan olgun bir kadın vardı. Desteğim ikiye katlanmıştı, taa ki eşimi kaybedinceye kadar… Tanrı’ya şükür yalnız kalmadım hayatımın en büyük kaybını yaşarken. Anne kız farklı farklı yaşadığımız bu acıyla birbirimizin yaralarını sararak baş etmeye çalıştık. Kızım yanımda olmasaydı, asla o günden bu güne gelemezdim.
Kızım için ayakta kalmaya çalışırken başka bir güç kaynağım daha vardı: Okurlarım… Onların desteği beni yüreklendirdi. Bana ulaşan okurlarımın dertlerine çare bulmaya, bir şekilde onların hayatlarına dokunmaya çalışırken yeniden bağlandım hayata. Bu yüzden, teşekkür borçluyum Sevgili Okurlarım’a. Onlar var oldukça, benim de var olmak için bir sebebim olacak…
Okurlarımdan Ayşe Sarı, harika bir genç kızın annesi. Cam kemik hastası olan bu genç kız engelini ardında bırakıp kendi ayakları üstünde durmayı başarmış bir birey. Annesi onunla gurur duyuyor. Bu güzel annenin Anneler Günü mesajını sizlerle de paylaşmak istiyorum:
“27 yaşında dünyalar güzeli bir kızım var. Doğduğu anda dahi kırılmış bir halde doğan ve hayata her bebekten daha fazla ağlayarak başlayan bir kız… Onunla hayata tutunmak; bana çok şey öğretti. Öncelikle sabretmeyi ve ardından yılmadan yoluma devam etmeyi… O daha bebek iken yalnız bırakıldım. Ona hem anne hem baba oldum. İlk yıllarda onu yaşatabilmekti tek amacım. Bugün ise onun hayata tutunabilmesi… Kızım bedenindeki engeline rağmen eğitimine devam eden, önüne çıkan her güçlükle mücadele etmesini bilen bir çocuk oldu. Verdiğim hayat mücadelesini, ona örnek olacağımı bilmeden sürdürdüm. Şimdi altı aydır benden uzakta, Eskişehir’de memur olarak çalışıyor. Üstelik tek başına ve kimseden yardım almadan… ‘Tek başıma yaşayabileceğimi sana, kendime ve hayata karşı ispat etmek istiyorum’ dedi giderken. O artık kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın. Önce onun başardıkları ile sonra da kendimle gurur duyuyorum. Dilerim tüm ailelere örnek olabiliriz. Değerli anneler, çocuklarınız için sınırı ve sayısı olmayan hayaller kurun. Elbet o hayallerden biri gerçekleşecektir.”
Ben de tıpkı okurumun söylediği gibi pek çok hayal kurdum kızımla ilgili. Aslına bakarsanız, halâ da devam ediyorum hayal kurmaya. Ve yine tıpkı okurumun söylediği gibi, çoğu gerçeğe dönüştü bu hayallerin. Bunun için önce Tanrı’ya, sonra da her daim beni gururlandıran kızıma teşekkür ediyorum.
Dün yalnızca Anneler Günü ve eşimin ölüm yıldönümü değildi. Aynı zamanda, artık kızım saydığım yardımcım Gevher’in de doğum günüydü. Sabah kızım Anneler Günü’mü tebrike geldi. Öğleden sonra kabristana gidip eşimin ve annemin kabirlerini ziyaret ettim. Akşam da hem eşimi andık, hem de Gevher’in doğum gününü kutladık. Yani, tam tamına hayatı tanımlayan bir gün yaşadık. Yaşamın acı ve tatlı yanlarını tek bir güne sığdırdık…
Nurlar içinde yat Sevgili Özer… Mekânın cennet olsun Canım Annem… Ve hep mutlu ol Güzel Kızım Gevher…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş