Paylaş
Yavuz, 21 yıl bedensel engelli bir ağabey ile yaşamış. Bizim sorunlarımızı herkesten daha iyi anlıyor ve paylaşıyor. Bense, iş hayatımın bir bölümünü onun babası Sayın Cahit Kocaömer ile çalışarak geçirebildiğim için çok şanslı buluyorum kendimi. Engelli bir kişiyi, engelli bir evlâda sahip bir babadan daha iyi anlayan olabilir mi hiç? İşte ben de bu yüzden, Koç Lisesi idarecilerinden olan bir arkadaşım, çalışanlarından birinin oğlunun bedensel engeli nedeni ile gidecek okul bulamadığını söyleyince, bu çocuğu tanımak ve sorunlarını paylaşmak istedim.
Hakan Bozca, “Becker müsküler distrofi” hastası, yani bir yerde benimle aynı kaderi paylaşıyor. Musküler distrofi (MD) hareketlerimizi kontrol eden iskelet kaslarının ilerleyici zayıflığı ve yıkımı ile karakterize bir grup genetik hastalık. MD lerde kas proteinlerini programlayan gende bir bozukluk oluyor. Bu bozukluk kas proteinlerinin hatalı ya da az miktarda yapılmasına yol açıyor. “Becker” yaklaşık otuz çeşit musküler distrofiden biri. Bu hastalığın belirtileri genellikle çocukluk döneminde çok hafif başlıyor. Zamanla kaslarda güçsüzlük; ayağa kalkma, hızlı yürüme ve merdiven çıkmada zorluk; sık sık düşme; kas ağrıları ve kramplar gözleniyor. Hastalar bir süre sonra yalnızca parmak uçlarında yürüyebilmeye başlıyor. Hakan da tüm bu süreçlerden geçmiş; çok kısa mesafeleri yalnızca parmak uçlarında yürüyebiliyor, oturduğu yerden yardımsız kalkamıyor.
Bu yıl sekizinci sınıfı bitirmiş Hakan. Okumak istiyor… Ama ne yazık ki onun devam edebileceği bir okul yok yakınlarında. İlkokula giderken Koç Lisesi’nin desteği ile bir servis aracı sağlanmış kendisine. Ama araç okul kapısına yanaşamadığı için çoğu gün servis şoförünün sırtında girebilmiş okuluna. Tüm bu süre zarfında, kendi hastalığından çok, şoför ağabeyine verdiği zorluk için acı çekmiş, üzülmüş Hakan. Öyle iyi bir çocuk ki, beni gördüğü zaman kendi hastalığını unutup beni iyileştirebilecek yollar aramaya başladı kendince.
Evet, Hakan okumak istiyor; babası onu okutmak istiyor. Ama nasıl?
T.C. Anayasası’nın 42. maddesi “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” hükmünü getirerek toplumdaki tüm bireylerin eşit ve çağdaş ortamlarda eğitim görme hakkını güvence altına almıştır. Ancak kanunlar işletilmedikleri sürece, verilen güvence yalnızca kâğıt üzerinde kalmış oluyor. Ama öğrendiğime göre Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği, ülkemizdeki sayısı iki milyona yaklaşan engelli çocuğumuzun yalnızca %4 kadarının eğitim olanağı bulduğunu dikkate alarak, “Engelsiz Eğitim Projesi” adlı bir proje başlatmış. Hakan, Pendik-Kurtköy’de oturuyor. Evlerine giderken, yol üzerindeki Harmandere semtinde, inşaatı tamamlanmış ancak henüz faaliyete geçmemiş bir Endüstri Meslek Lisesi olduğunu gördüm. Civarda, mutlaka, başka okullar da vardır. Belki Omurilik Felçlileri Derneği bu bölgedeki bir okulu “pilot” seçebilir. Hakan okuyabilir…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş