Paylaş
2.500 yatak kapasiteli bir sağlık sisteminin 12.500 yaralıyı tedavi etmeye uğraştığını düşünün. Bunu; elektrik olmayan, suyu, gıdası ve tıbbi malzemesi tükenmek üzere bulunan, yıkıntılar içinde, bombardıman ve abluka altındaki bir şehirde gerçekleştirmeye uğraşan sağlık çalışanlarının yerine koymayı deneyin kendinizi. Ben o çaresizliği hayal bile edemiyorum…
Hastanede bir ameliyatın ortasında olduğunuzu düşünün. Birden güçlü bir patlama oluyor ve ameliyathanenin tavanı çöküyor. Şartlara rağmen Gazze’de çalışmayı sürdüren Dr. Ghassan Abu-Sittah, bu anı yaşadığı gibi; anestezisiz yapılan ameliyatları, yerlerde tedavi edilmeye çalışılan yaralıları, ceset torbası kalmadığı için bezle örtülen bedenleri de deneyimlemek zorunda kalan doktorlardan.
54 yaşındaki Abu-Sittah, aslen Londra’da yaşayan bir plastik cerrah. 9 Ekim’de Sınır Tanımayan Doktorlar ile gönüllü olarak Gazze’ ye gelmiş. Bir grup Fransız doktor ve gazeteci tarafından, 1971 yılında Nijerya İç Savaşı sonrasında kurulmuş bulunan Sınır Tanımayan Doktorlar (Médecins Sans Frontières- MSF); savaş ve doğal âfetlerden ötürü zarar görmüş bölgelerde çalışan, gelişmekte olan ülkelerdeki endemik hastalıklara karşı projeler üreten, tarafsızlık prensibini benimsemiş, insani yardım amaçlı ve Nobel Barış Ödülü almış bir sivil toplum örgütü. 1999’ dan bu yana Türkiye’de de faaliyette bulunan örgüt, 169 milliyetten 68.000 gönüllü ile 70 ülkede hizmet veriyor.
Dr. Ghassan Abu-Sittah, aslında Al-Shifa Hastanesi’ nin yanık ünitesinde hizmet veriyordu. O gün, Al-Ahli Hastanesi’ ndeki meslektaşlarının ricası üzerine yardıma gitmişti. Patlamayla birlikte ameliyathaneden dışarı çıktığında gördüklerini şöyle anlatmıştı Time’ a: “Ne olduğunu anlamak için ameliyathaneden çıktığımda, hastanenin avlusunun alevler içinde olduğunu gördüm. Ambulanslar alevler içindeydi. Palmiye ağaçları bile alevler içindeydi. Alevlere bürünmüş olan avlu ceset ve ceset parçaları ile doluydu.”
Dr. Ghassan Abu-Sittah, kendi yaşadığı travmayı düşünmeye fırsat bile bulamadan, acil servise koşarak yaralılara bakmaya girişmiş. Londra’ya geri dönmeyi, sanırım, aklının ucuna bile getirmemiş. Sınır Tanımayan Doktorlar’ ın, abluka ve yoğun bombardıman altında çalışmak imkânsız hale geldiği için, faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldığını açıklamış olmasına karşın; Abu-Sittah kişisel çabaları ile devam etmeye çalışan gönüllü doktorlardan biri. Bölge dışındaki doktorlar ise koridor açıldığında acilen gönderilmek üzere medikal ve insani yardım toplama çalışmalarında görev alıyorlar. Gazze’ de çok daha fazlasını yapmak istediklerini belirten kuruluş yetkilileri, hizmet verebilmek için asgari de olsa güvenli koşullar yaratılmasını talep ediyorlar.
Türkiye merkezli benzer bir oluşum olan Yeryüzü Doktorları da, 7 Ekim’ den bu yana, Gazze’ de yaşayanlara sağlık ve yardım desteği veriyor. Yeryüzü Doktorları, Bosna, Kosova savaşları ve 17 Ağustos depreminde harekete geçen bir grup gönüllü sağlıkçı tarafından; her ne sebeple olursa olsun sağlık hizmetine erişemeyen ihtiyaç sahiplerine ulaşarak, hayata tutunmalarını sağlamak amacıyla, 2000 yılında kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu. Dernek; 2014 yılında Gazze’ de yaşanan krizin şiddetini artırması sonrası, bölgede mevcut iki fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezine finans ve ekipman desteği vermiş bulunuyor. Bu zor günlerde de, sağlık hizmetlerinin yanı sıra; doğrudan Gazze içinden temin edilen gıda kolisi, ekmek, su ve hijyen paketi dağıtımıyla Gazze halkına destek olmaya çalışıyor.
Uluslararası ekiplerini güvenlik gerekçesiyle bölge dışına çıkarmak zorunda kalan Kızılay ve Kızılhaç, 14 Ekim’de ortak çağrı yayınlayarak; “Gazze’yi boşaltma çağrısı bizi derinden endişelendiriyor. Gönüllülerimiz, kendilerine en çok ihtiyaç duyanları terk ederek ayrılmayı kabul etmiyorlar. Onlar korunmalı ki başkalarını da koruyabilsinler.” diye sesleniyor.
Ancak sağlık çalışanlarının, uluslararası hukuka rağmen, korunduklarını söylemek ne yazık ki mümkün değil. Dünya Sağlık Örgütü’nün 23 Ekim tarihli Acil Durum Raporu’na göre, 7-22 Ekim arasında Gazze Şeridi’nde sağlık sistemine yönelik 72 saldırı gerçekleşmiş bulunuyor. Bu saldırılarda aralarında görev başındaki 16 sağlık çalışanının da bulunduğu 491 kişi hayatını kaybetmiş. 370 yaralının 30’u görev başındaki sağlık çalışanı. Bu saldırılar neticesinde hasar alan 19 hastane de dahil olmak üzere, 34 sağlık kurumu ve 24 ambülans etkilenmiş durumda. Örgüt, Gazze’deki hastanelerin üçte birinin hizmet dışı kaldığından da endişe duymakta.
Birleşmiş Milletler’ in Filistinli mültecilerden sorumlu kuruluşu UNRWA (United Nations Relief and Works Agency- Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) bölgede koordinasyonu sağlamaya, barınak ve ilk yardım üniteleri ile destek vermeye çalışıyor. Ancak BM’ e bağlı bu insani yardım örgütü bile Gazze’de 35 çalışanını kaybetmiş, 18 çalışanı ise yaralı. Bombardımanlarda en az 40 istasyonları hasar görmüş. Kuruluşun ilaç stoku ise, ancak 5 ila 15 gün idare edecek duruma gelmiş.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından, UNRWA aracılığı ile, Gazze’ nin güneyindeki dört ana hastaneye ve ambülanslar için Filistin Kızılayı’ na ulaştırılan 34.000 litre yakıt ise tükenmek üzere. Bugüne kadar bombardımanlarda aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale gelen hastanelere; son iki günde, jeneratörleri çalıştıracak yakıt kalmadığı için hizmetlerini büyük oranda durdurmak zorunda kalan Endonezya Hastanesi ve Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi eklendi. Gazze Şeridi’ ndeki tek onkoloji hastanesi olan Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi kapanmak zorunda kalırsa, hizmet verdiği 2.000 kanser hastasının tedavisi de durmuş olacak.
25 Ekim tarihi itibarıyla, Gazze’ de;
İsrail'in 19 gündür saldırdığı Gazze Şeridi'nde can kaybı artmaya devam ediyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada; İsrail'in saldırıları sonucu son 24 saatte 755 kişinin daha hayatını kaybettiği, toplam can kaybı sayısının 2 bin 704’ü çocuk olmak üzere 6 bin 546’ya yükseldiği bildiriliyor. Yaralı sayısının ise 17 bin 439'a ulaştığı söyleniyor. Ayrıca 900' ü çocuk olmak üzere bin 600 kişinin ise hâlâ enkaz altında olduğu belirtiliyor.
Bu durumda ilk yapılması gereken, sağlık görevlilerinin taleplerinin yerine getirilmesi…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş