Paylaş
Ben, bayramlara çok önem veren bir ailede yetiştim. Bir zamanlar bayramlar tatil olarak değil, küçüklerin büyüklerin ellerini öperek gönüllerini aldıkları, “birbirini hatırlama” zamanları olarak görülürdü. Çocuklara, tepeden tırnağa, yeni giysiler alınır; çocuklar ise bunları giyebilmek için dört gözle bayram sabahını beklerlerdi. Ben, bayram sabahını koynumda bayramlık ayakkabılarımla beklediğimi gayet iyi hatırlıyorum. Zira o yıllarda ancak bayramdan bayrama alınırdı yeni bir giysi ya da ayakkabı.
Her bayram sabahı, biz daha kalkmadan, bayram namazına giderdi babam. Öyle beş vakit namaz kılan biri değildi benim babam, ama bayram namazını bir kez bile kaçırdığını anımsamıyorum. Biz o gelmeden kalkar, hazırlanıp dönüşünü beklerdik. Kapı çalındığında hemen koşup, elini öpmek için sıraya girerdik. Babam da bize, el değmemiş kâğıt paralardan oluşan bayram harçlıklarımızı verirdi. Kahvaltıdan sonra anneannemlere giderdik. Anneannem bayram harçlıklarımızı ipek mendillerin arasında verirdi bize. Halâ saklıyorum o mendilleri… Öğle yemekleri anneannemde yenilirdi. Mutlaka bayram tatlısı yapardı anneannem, tabii bir de en sevdiğimiz yemekleri…
Babaannemler Kütahya’da oturuyorlardı. Amcamlar da… Bazı bayramlarda Kütahya’ya giderdik. İşte o zamanlar, daha da bir güzel olurdu bayram sabahları. Amcamın çocukları ile çok eğlenirdik. İster İstanbul’da ister Kütahya’da olalım, önce aile büyüklerini ziyaret eder sonra da evde oturup misafir beklerdik. Eğer Kütahya’ya gidiyor isek, gitmeden önce mutlaka anneannemi ziyaret edip elini öperdik. O da hiçbir zaman eksik etmezdi ipek mendil arasındaki bayram harçlığımızı.
Çok güzel adetlerdi bunlar, ama yok olmadılarsa bile, yok olmak üzereler. Artık bayramlarda evinde oturanlar iyice azaldı. Bayramın önünde ve arkasında kalan hafta içi günler de tatil ilan ediliyor ki, herkes rahatça seyahate çıkabilsin. Seyahate çıkamayacak kadar yaşlı ve hasta olanlar ise yalnız geçiriyorlar bayramlarını…
Önce annem yalnız bıraktı beni bayramlarda, sonra babam, şimdi de eşim… Onlarınki zorunlu bir yolculuktu, gitmezlik edemediler. Ama kızım burada. Hiçbir yere gitmedi. Bayramda beni yalnız bırakmayan bir evlâda sahip olduğum için şanslıyım. Ama üzüldüğüm bir şey var; onsuz bu ilk bayramımda, kabristana, eşimi ziyarete gidebilmek isterdim. Ancak gidemeyeceğim, çünkü bayramlarda kabristanlara araç alınmıyor. Ben bu yüzden yıllardır anne ve babamın kabirlerini bayramda ziyaret edemiyorum. Keşke kabristana araçsız girebilmekten başka şansı olmayan bedensel engelliler için bir ayrıcalık yapılabilse…
Tüm okurlarımın bayramlarını en iyi dileklerimle kutluyorum. Nice mutlu bayramlara…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş