Paylaş
Dün, “Dünya İnsan Hakları Günü”ydü. II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki devletlerin bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmeleri sonucunda; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından, Haziran 1948’de, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” hazırlandı. Bildirge, BM Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948’de Paris’te yapılan oturumunda kabul edildi ve 10 Aralık tarihinin “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak ilânı uygun görüldü.
Sabancı Vakfı, on yıldan bu yana her yıl İnsan Hakları Haftası’nda düzenlediği Filantropi Semineri ile hayırseverlik alanındaki gelişmeleri gündeme taşıyor. Filantropi kelimesi Yunanca’daki, insan sevgisi anlamına gelen “Filantropia” sözünden geliyor. Filantropizm Wikipedia’da “başkalarının tıbbi, ekonomik ve sosyal standartlarını yükseltmek ve mutluluklarını arttırmak için organize faaliyetler düzenlemek” olarak tanımlanıyor. Modern tanımlamalar ise “bir bireyin veya grubun ortak paydayı ileriye götürmek ve yaşam koşullarını iyileştirmek için yaptıkları gönüllü bağışlar” kavramını da kapsıyor.
10. Filantropi Semineri 5 Aralık 2017’de Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde, Şirin Payzın’ın moderatörlüğünde, Sabancı Center’da gerçekleşti. “Eğitimde Yeni Yaklaşımlar: Merak Et, Hayal Et, Keşfet” başlıklı seminerin konuşmacıları Yaratıcılık, Kültür ve Eğitim (Creativity, Culture and Education) Vakfı kurucusu Paul Collard ve New York Üniversitesi Profesörlerinden Selçuk Şirin idi.
Seminerin açılış konuşmasını yapan Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Filantropi Seminerleri ile sivil toplumdaki yeni yaklaşımları gündeme taşımak ve filantropinin toplumsal gelişmeye sağlayabileceği katkıları paylaşmak istediklerini söyledi. Sabancı Vakfı olarak filantropinin küresel boyutta gelişen ve değişen anlayışını ve toplumun hangi ihtiyaçlarına yanıt vermesi gerektiğini gündeme taşımayı önemsediklerini ifade eden Sabancı; konuşmasını, “Hem bu gelişmelerden hem de kendi deneyimlerimizden öğrendik ki; hayırseverlik sadece kaynak sağlamak ya da bağış yapmak değildir. Hayırseverlik, aynı zamanda eşitlik için çalışmak demektir. Her türlü kaynağı sivil toplumun gelişmesi ve bireylerin haklarına sahip çıkması için kullanmak gerekiyor. Bu nedenle faaliyetlerimizin odağına toplumsal konularda eşitsizliklerle mücadeleyi ve sivil toplumu güçlendirmeyi aldık.” diyerek sürdürdü.
Semineri her yıl olduğu gibi bu yıl da 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ile aynı haftada yaptıklarına değinen Güler Sabancı, tüm bireylerin insan haklarından eşit yararlandığı bir toplum için herkese görev düştüğünü ifade etti ve “İnsan haklarından bahsediyorsak; en temel hakkın da kadın-erkek ayrımı olmaksızın ‘Eğitim Hakkı’ olduğunu biliyoruz.” dedi. Sabancı konuşmasını; teknolojik gelişmelerin yeni yetkinlikler ve donanımlar edinmemiz gerektirdiğini, seminerin başlığının bu düşüncelerle ‘Eğitimde Yeni Yaklaşımlar: Merak Et, Hayal Et, Keşfet’ olarak belirlenmiş bulunduğunu anlatarak sürdürdü.
Seminere konuşmacı olarak katılan NY Üniversitesi Profesörlerinden Akademisyen/Yazar Selçuk Şirin, 21. yüzyılda ihtiyaçların değişmesi ile birlikte eğitimde de yeni bir yarış, yeni bir rekabet başlamış bulunduğunu ifade etti ve “Bugün İngiltere neredeyse, biz de aynı noktadayız. Önemli olan teknoloji ile gelen fırsatı kullanmak ve eğitimi buna göre yeniden tasarlamak. Türkiye’nin kişi başı milli gelirini, yaşam ve eğitim kalitesini arttırmanın sırrı burada yatıyor. Çocuklarımıza ayakları yere basmayacak hayaller kurdurmalı; hayal etmelerini destekleyecek bir eğitim vermeliyiz.” dedi.
Dünyada veri analizi konusunda en etkili isimlerden biri olarak kabul edilen Prof. Dr. Selçuk Şirin, büyük hayaller kurmadan kalkınmanın mümkün olmadığını düşünüyor. “Çocukların yarısı hayal kurmuyor. Yetişkinlerin de… Bizim kurabildiğimiz en büyük hayaller ev sahibi olmak, polis olmak, doktor olmak, zengin olmak…” diyen Şirin, Türkiye’nin kalkınması için gerekli olanlar arasında bilgi ekonomisine geçişi ve bilginin paylaşım özgürlüğünü ilk sıraya koyuyor. Bu bağlamda basın, fikir ve ifade özgürlüklerinin son derece önemli olduğunun altını çiziyor.
PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) verilerine göre Türk çocuklarının matematik, fen bilgisi ve okuduğunu anlamada dünyadaki ilk kırk ülke arasında olmadığını söyleyen Şirin, Türkiye’nin ekonomik anlamda yıllardır yerinde saydığını, orta gelir tuzağından kurtulmanın yolunun katma değerli ekonomiye, kendi tabiriyle, hayal ekonomisine geçiş olduğunu düşündüğünü ifade ediyor.
Seminerin diğer konuşmacısı, eğitimde gençlerin yaratıcılığının ortaya çıkarılması için uluslararası ölçekte çalışmalar yürüten, Yaratıcılık, Kültür ve Eğitim (Creativity, Culture and Education) Vakfı’nın Kurucusu ve Direktörü Paul Collard idi. Geleneksel olmayan öğrenme ve öğretme modelleri konusunda uzman deneyimine sahip bulunan Paul Collard, konuşmasında; her 3 işverenden 1’inin ihtiyacı olan donanıma sahip çalışanları bulamadığını ancak, bir yandan da iş arayan gençlerin iş bulamadığını söyledi ve “Arz-talep arasındaki bu dengesizliği ortadan kaldırmak için çocuklara ‘yaratıcı zihin alışkanlıkları’ kazandırmak; onların merak etmelerini, ısrarcı olmalarını, hayal etmelerini, disiplinli olmalarını ve ekip çalışmasına yatkınlık kazanmalarını teşvik etmek gerekiyor. Bugün eğitim gören öğrencilerin % 60’ının gelecekte yapacakları mesleklerin henüz icat edilmediğini düşündüğümüzde, onları geleceğe hazırlamak ancak böyle bir eğitimle mümkün hale geliyor.” dedi.
21. yüzyıl becerileriyle donanmış, hayal eden, merak eden ve keşfeden gençlerin yetiştirilmesi için yeni nesil öğrenme modelleri üzerinde çalışmalar yapan bu iki değerli araştırmacıyı dinlemek hem umutlarımı hem mücadele gücümü arttırdı. Şimdi ilk işim, Selçuk Şirin’in Mart 2017’de yayınlanmış ve yayınlandığı ilk ayda beşinci baskıya ulaşmış olan son kitabını almak olacak. Aslını isterseniz, “Bir Türkiye Hayali” adlı bu kitaptan şimdiye kadar haberim olmadığı için kendi kendimden utanıyorum.
Gazeteci Cüneyt Özdemir, “Bir hayalin ötesinde, geleceğin Türkiyesine ulaşmak için anahtar niteliğinde bir başucu kitabı” olarak tanımlıyor yazarın Bir Türkiye Hayali” adlı eserini. Evet, şimdi, başka bir Türkiye hayali kurmanın tam zamanı. Eminim ki, bu kitap bana da çok iyi gelecek…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
yelcester@gmail.com
Paylaş