Paylaş
“5 yaşındaki oğlunun ateşlediği pompalı tüfekten çıkan saçmalarla hayatını kaybeden 36 yaşındaki Ahmet Esen, gözyaşları arasında toprağa verildi.”
Geçtiğimiz Çarşamba günü başta gazetem Hürriyet olmak üzere pek çok diğer gazetede de yer alan bu haber, ülkemizde kanayan bir yaraya işaret ediyor. Bireysel silahlanmaya karşı mücadele veren “Umut Vakfı”; emniyet müdürlüklerinin envanterlerine bakıldığında Türkiye’de yaşanan şiddet ve cinayet olaylarının çok azının basına yansıdığının, ancak yaşanan bireysel şiddetin her yıl katlanarak arttığının görüldüğünü söylüyor.
Umut Vakfı’nın verilerine göre Türkiye’de % 85’i ruhsatsız en az 20 milyon dolayında bireysel silah var ve çok az bir kesim hariç herkes silaha hemen ulaşabilecek yakınlıkta. 80 milyonluk ülke nüfusunda her dört kişiden birine silah düşüyor. Dünya çapında silaha sahip olma oranları dikkate alındığında, Türkiye 27. sırada yer alıyor. Türkiye’de son on yılda ruhsatlı-ruhsatsız silah sayısı on kat artmış bulunuyor.
Ülkemiz terörle mücadelede sayısız şehit verirken, gündelik yaşamımızdaki şiddet olayları ve cinayetler de artarak devam ediyor. Gün geçmiyor ki ya yukarıdaki haberde görüldüğü gibi bir kaza kurşunu, ya havaya açılan bir ateş, ya da eski eşe bilerek doğrultulan bir silah can almamış olsun.
Umut Vakfı’nın geçtiğimiz ay açıkladığı “Silahlı Şiddet Raporu”na göre 2016 yılında 2.720 bireysel silahlı olay ulusal ve yerel medyaya yansımış durumda. Bu olaylarda 2.056 kişi ölmüş, bir kısmı ağır olmak üzere 961 kişi de yaralanmış bulunuyor.
2016 yılında bireysel cinayetlerin-şiddetin haritasına bölgelere göre bakıldığında; Marmara Bölgesi’nde, basına yansıyan 246 olayla İstanbul’un birinci sırada olduğu görülüyor. İstanbul’u 116 olayla Bursa, 108 olayla Kocaeli, 70 olayla Sakarya, 38 olayla Tekirdağ izliyor.
Yine Umut Vakfı’nın raporuna göre; istatistiklere bakıldığında 2016 yılında şiddet olaylarında ateşli silahların kullanımında önceki yıla göre % 7’lik bir artış dikkat çekiyor. 2016 yılında olayların %78’inde ateşli silahlar (% 43 kalaşnikof dâhil uzun namlulu silahlar, % 30 tabanca, % 5 beylik silahlar), % 22’sinde ise çoğunluğu bıçak olmak üzere satırdan baltaya kesici aletler kullanıldığı görülüyor. Ayrıca geçen yıl üç de patlayıcı ve bombalı bireysel saldırı yaşanmış.
Umut Vakfı; son zamanlarda insanların haklarını aramak için mahkemelere başvurmak yerine alacak-verecek konularında tartıştıkları arkadaşlarını, ortaklarını, borçlularını öldürdüklerine ve sokak çatışmalarının yaşandığına dikkat çekiyor. Ve bu nedenle de yaşanan şiddetin, olayların azaltılabilmesi için insanların silaha ulaşmalarının zorlaştırılmasını, bunun için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyor.
“Kadın Cinayetlerini Durduracağız” Platformu’nun 2016 yılı raporuna göre ise 328 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 2016 yılı kadın cinayetlerinin % 50’si OHAL döneminde gerçekleşti. (Sayılar, 4 yaşında cinsel istismar sonucu öldürülen Irmak ve 15 yaşında doğum yaptığı için öldürülen Derya gibi kız çocukları da Femisid* kapsamı içerisinde ele alınarak, kadın-çocuk ayırımı yapılmadan belirlenmiş durumda.)
Yine aynı Platform’un Ocak 2017 Raporu’na göre; 2017’nin ilk ayında erkekler tarafından 37 kadın öldürülmüş, 34 çocuk istismara uğramış, 14 kadına cinsel şiddet uygulanmış bulunuyor. Ne acıdır ki, istismara uğrayan çocuklar arasında yeni doğmuş bir bebek de var. Üstelik öldürülen kadınlardan ikisi hamileydi.
Bu veriler kadınlarımızın ve çocuklarımızın iyi korunamadığına, bireysel silahlanma ile ilgili kanunlarımızın ise yetersizliğine işaret ediyor. İşlenen suçlara verilen suça oranla önemsiz kalan cezalar ise söz konusu cinayetlerin durdurulması için yeterli olmuyor.
Devletimizin bu hayati konuda, vakit kaybetmeden, gereken tedbirleri alacağını ve ilgili yasal düzenlemeleri hayata geçireceğini umuyorum…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
*Femisid: Erdal Özer, Halil İlhan Aydoğdu, Güven Seçkin Kırcı ve Gülsüm Önal’ın ilgili makalesinde yer alan BM Akademik Çalışmalar Birliği tanımına göre “bir kadını kadın olduğu, bir kızı kız olduğu için öldürmek” anlamına geliyor.
Paylaş