Paylaş
“Öncelikle köşenizde bizim gibi engelli ailelerinin sorunlarını dile getirdiğiniz için çok çok teşekkür ederiz.” diyerek başlamış yazmaya Tuğrul Bey ve devam etmiş: “Ayşegül hanım, %90 engelli hiçbir ihtiyacını karşılayamayan bir kızımız var; anne ve baba sıradan bir devlet memuru. Aldığımız maaşın 500.-TL. sini çocuğumuza bakana veriyoruz, kalan kısmıyla 5 kişi geçiniyoruz. Ayrıca, bakıcı eve geldiği için onun da masraflarını karşılıyoruz. Bakıcı ücreti alamıyoruz, çünkü gelirimiz asgari ücretin üçte birini geçiyormuş. Seçimlerden önce ücret sınırı kalkacak denilmişti, ne oldu? Bari hiçbir ihtiyacını karşılamayan %90 ve üzeri olanlara bakıcı ücreti verilsin. Ne olur bizim gibi engelli ailelerini bir nebze kurtarın. Ayşegül Hanım engelli ailelerinin bu sorunlarını dile getirirseniz, belki birileri duyar da bizlere de ışık tutarlar. Engelli aileleri umut bekliyor.”
Ülkemizde, engellilerin bakımını üstlenen kişilere evde bakım parası verilmeye 2007 yılı başlarından itibaren başlanmış. Evde bakım parasının yasal dayanağı, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nun ek 7nci maddesi ve bu maddeyle ilgili çıkarılan 30.07.2006 tarihli “Bakıma Muhtaç Özürlülerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik”.
Bilindiği üzere toplumda engelli insanların bakım ve hizmetlerini üstlenmek oldukça zordur. Bu husus göz önünde bulundurularak, engelli insanlarımızın hayatlarının idamesini evde yürütecek kişilere Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından aylık net asgari ücret miktarında verilen tutara evde bakım parası deniliyor. Evde bakım parası engelli insanın kendisine değil, bakımını üstlenen akrabası, vasisi ya da komşusu gibi üçüncü kişilere ödenen bir meblağ. Engelli bir kişinin evde bakım parası karşılığı evde bakım hizmetini alabilmesi için üç şart aranıyor. Bunlardan birincisi; engellinin ailesindeki kişi başına düşen gelir miktarı asgari ücretin 2/3’ünden az olmalıdır. İkincisi; Engellinin heyet raporu veren hastanelerden alacağı kurul raporunun ağır engelli kısmında mutlaka “Evet” yazan bir ibare bulunmalıdır. Üçüncüsü ise; engelli kişinin başkasının yardımı olmadan hayatını devam ettiremeyecek şekilde bakıma muhtaç olması, yani tuvaletini, yemesini, içmesini giyinmesini başka birisi olmadan yapamaması, başkası olmadan dışarı çıkamaması ve dolaşamaması gerekmektedir. Engelli kişinin sosyal güvencesinin olup olmaması önemli değil. Bu şartları taşıyan engelli bir kişinin bakım hizmetini üstlenen eş, çocuk, anne, baba, teyze, amca, komşu ya da buna benzer bakım hizmetini üstlenen diğer kişiler engelli kişinin bakımını yürüttükleri sürece aylık net asgari ücret tutarında evde bakım parası alabiliyor. 2012 yılı evde bakım parası; Ocak-Haziran dönemi için 634,65 TL., Temmuz-Aralık dönemi için 673,30 TL.
Engelli kişinin 2022 sayılı kanun kapsamında aylık alması, emekli olması, dul veya yetim aylığı alması gibi durumlar, para karşılığı evde bakım hizmeti almasına engel olmuyor. Yeter ki, engellinin ailesindeki kişi başına düşen gelir miktarı asgari ücretin 2/3’ünden az olsun.
Evde bakım parası alabilmek için engelli kişinin ikâmetgâhının bulunduğu yerdeki Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne, Sosyal Hizmetler İlçe Müdürlükleri’ne, Kaymakamlıklar’a ve Muhtarlıklar’a başvurulması gerekiyor. Bakım Hizmetleri Değerlendirme Heyeti’nin engelli kişinin evde bakım hizmet almayı hak etmediğine karar vermesi durumunda, ikinci kere Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne başvurulabiliyor. İkinci başvurudan da olumlu bir sonuç çıkmadığı takdirde, idarenin işlemine karşı idare mahkemelerine dava açılabiliyor.
Buraya kadar her şey güzel. Ancak engelli bir bireyin, hele ki çocuğun bakımı oldukça masraflı bir iş. Engelli ya da engelli yakını olmayanların bunu çok iyi bilemeyebileceklerini anlıyorum. Örneğin, engelli bir çocuğu toplu taşıtlara bindiremezsiniz, Hiçbir yere çıkarmasanız, doktora götürürken taksiye bindirmeniz gerekir. Engelli bir çocuğun eğitimi özel ilgi ve emek gerektirir, pek çok durumda evde eğitim şart olur.
Bana e-posta gönderen Soydan Ailesi’nin, anladığım kadarı ile, engelli kızlarının dışında iki çocukları daha var. Olasılıkla, bu çocuklar öğrenci. Her ne kadar ülkemizde eğitimin ücretsiz olduğu söyleniyorsa da, gerçek ne yazık ki bu değil. Okul masrafları, şöyle ya da böyle, oldukça büyük bir rakam tutuyor. Her anne-baba çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek, en iyi okullarda okutmak ister. Tuğrul Soydan’ın eşi de eminim ki bu nedenle çalışıyordur, engelli çocuğunu evde bırakmayı göze alarak. Hem ülke ekonomisine, hem de aile bütçesine katkıda bulunuyor; vatandaş olarak üzerine düşen vergiyi ödüyor. Çalışmıyor olsaydı eğer, muhtemelen hane gelirinin kişi başına düşen miktarı asgari ücretin 2/3’ünden az tutacak ve kızı için evde bakım ücreti alabilecekti. Bu durumda biz çalışan anneyi cezalandırmış olmuyor muyuz?
İsterseniz bir de kendimden örnek vereyim. Ben, eşimi kaybettiğimden beri, yalnız yaşıyorum. İki yardımcım var. İzin günleri dışında her ikisi de yatılı kalıyorlar benimle. Yetişkin bir engellinin bakım ücreti, çocuğunkine oranla, çok daha yüksek. Süper emekli olanlardanım ben. Sigorta primini on beş yıl boyunca tavandan ödedim. Kıdem tazminatımın yanı sıra, çalıştığım şirketin özel olarak yaptırdığı sigortadan elime geçen parayı da devlete yatırdım. O vakitler bu para ile bir daire alınabiliyordu. Bizlere, bu parayı yatıranların ömür boyu üst kademeden maaş alacakları söylenmişti. Ben de, bu günleri düşünerek, aldığım parayı olduğu gibi devlete teslim etmiştim. Bugün, primlerini çalışma yaşamı boyunca asgari ücret üzerinden ödemiş kişiler bile benden yüksek maaş alıyorlar. Elimden geldiğince çalışıp ayakta kalmaya uğraşıyorum. Diyelim ki emekli maaşından başka bir gelirim yok; yine de, gelirim asgari ücretin 2/3’ünden fazla oluyor. Peki ben bu paranın ne kadarını bakıcıya verecek, ne kadarını yemeğe ve barınma giderlerine harcayacağım? Diyelim ki doktor ve ilaç ihtiyaçlarımı SGK ile karşıladım, katkı paylarını nasıl ödeyeceğim? Hiç giyecek ihtiyacım olmayacak mı? Hiç mi sokağa çıkmayacağım? Daha doğrusu, ben nasıl yaşayacağım? Gelin bu konuyu bir kere daha düşünelim…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş