Paylaş
Bir önceki yazımda Cerebral Palsy Türkiye tarafından koordine edilen “Ben Varsam Okulum Bir” Projesi kapsamında yapılmış bulunan araştırmadan söz etmiştim sizlere. Bugün de söz konusu araştırmanın bulgularını vermeye devam etmek istiyorum.Bir önceki yazımda Cerebral Palsy Türkiye tarafından koordine edilen “Ben Varsam Okulum Bir” Projesi kapsamında yapılmış bulunan araştırmadan söz etmiştim sizlere. Bugün de söz konusu araştırmanın bulgularını vermeye devam etmek istiyorum.
Araştırma bulguları farklı gelişen çocukların aileleri ile yapılan derinlemesine görüşmeler ve odak grup tartışmaları sonucunda elde edilmiş bulunuyor. Odak grup profilleri ise:
• Branş öğretmenleri, rehber öğretmenler ve RAM (Rehberlik Araştırma Merkezi) yetkilileri
• Kaynaştırma öğrencisi velileri
• Tipik gelişen öğrenci velileri• STK yetkilileri
Araştırma bulgularının en çarpıcı olanlarını özetlemek gerekirse;
• MEB (Millî Eğitim Bakanlığı) katılımcıları olarak tanımlanan okul idarecileri, psikolojik danışmanlar ve rehber öğretmenlerin (PDR) “Kaynaştırma Eğitimi’ne dair mevzuata hâkim oldukları ancak yine de bu alanda kendilerini yetkin bulmadıkları
• Uygulamada özellikle PDR’ cilerin okullarda diğer öğretmen ve öğrencileri bilgilendirme açısından rehberlik görevi üstlendikleri
• Çoğu zaman Bireyselleştirilmiş Eğitim Planları’ nı PDR’ cilerin hazırladığı ancak onların da yine kendilerini yetkin bulmadıkları ve çoğunlukla Rehberlik ve Araştırma Merkezleri’ nden ve çeşitli internet sitelerinden bilgi/belge desteği aldıkları belirlenmiş bulunuyor. Ayrıca, Kaynaştırma Eğitimi konusunda ortaöğretim branş öğretmenleri en az bilgi ve yetkinliğe sahip kesim olarak öne çıkmış durumda.
Mevcut sistemde, tüm MEB katılımcıları özellikle aşağıdaki alanlarda bilgi açısından desteklenmeye ihtiyaç duyuyorlar:
• Engel türü ve özellikleri
• Kaynaştırma öğrencisine yönelik tutum ve davranışlar
• Kaynaştırmaya hazırlık ve öğretim yöntem ve teknikleri
• Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı (BEP) hazırlama
• Materyal kullanımı ve uygulama
• Ailelerle iş birliği
Ayrıca, okul idarecileri özlük hakları ve kaynaştırma eğitimine dair yönetim konularında da desteklenmeyi bekliyorlar. Ancak tüm kadro için özel eğitim disiplininde yeterli bilgiye sahip olunmaması ve mevcut eğitim sisteminin fiziksel şartları (sınıf kapasitelerinin doluluğu, destek eğitim odası bulunamaması, asansör olmaması vb.), sınırlı branş ve rehber öğretmen kadro kapasitesi ile rekabetçi başarı hedefleri göz önüne alındığında; Kaynaştırma Eğitimi’nin gereklerini lâyıkıyla yerine getirmek olanaksız bulunuyor. Bu koşullarda sınıflara bir veya iki öğrenci olarak yerleştirilen kaynaştırma öğrencileri okullardan, akran zorbalığı el verdiği sürece, sadece sosyal olarak fayda görüyorlar.
Kaynaştırma öğrencileri velilerinin en büyük ortak amacı; çocuklarının iyi rol modeller etrafında sosyalleşerek gelişmeleri ve gelecekte kendi kendine yeten, meslek sahibi bireyler olmayı başarabilmeleri. Eğitim sisteminin akademik açıdan kaynaştırma öğrencilerine bir katkısı olmadığını belirten veliler; her çocuğun çok farklı tanıya sahip olduğu dikkate alınarak, farklı bireyselleştirilmiş eğitim programlarının üretilip uygulanması ve gölge öğretmenlerin de bulunduğu bir sistemle destek eğitiminin mutlak surette verilmesi ile doğru bir kaynaştırma eğitiminin sağlanabileceğine inanıyorlar.
Mevcut sistemin en büyük sorunu; “uygulamada kaynaştırma öğrencilerinin ve ailelerinin ihtiyaçlarına öncelik verilmemesi, aksine zorlaştıran bir yaklaşım bulunması” şeklinde tanımlanıyor. Örneğin; neredeyse tüm özel gereksinimli çocukların belirli saatlerde ilaç almaları gerekiyor, bazı öğrencilerin ise tuvalet ihtiyacını gidermek için desteğe ihtiyaç duyuyor olmalarına karşın okullarda sağlık personeli bulunmuyor; okul yönetimleri de bu konularda sorumluluk almıyor. Bunun da ötesinde, özel gereksinimli çocuk yetiştirmenin getirdiği maddi-manevi yıpranmışlığın üzerine, ana okulundan itibaren sürekli okul bulma uğraşısı ve yorucu rapor güncelleme süreçlerinden geçen aileler çocuklarını sevecenlikle kabul edecek ve arkalarında duracak bir lise bulmakta zorlanıyorlar.
Tipik gelişim gösteren çocukların velilerinin ise; Kaynaştırma Eğitimi konseptine çocuklarından duydukları veya veli toplantılarında gündeme gelenler sayesinde aşina oldukları; şiddet gösterebilecek özel gereksinimli çocuklar haricinde Kaynaştırma Eğitim Hakkı’nı büyük ölçüde destekledikleri; hatta farklı profilde öğrencilerin bir arada bulunduğu bir ortamın kendi çocuklarının gelişimine katkıda bulunacağına inandıkları gözlenmiş durumda. Öte yandan bu veliler; mevzuat ve haklar konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarını, okullarında da özel bir bilgilendirme yapılmadığını bildirmiş bulunuyorlar.
Dezavantajlıların eğitimi hakkında faaliyet gösteren STK yetkilileri ise mevzuat konusuna oldukça hâkim. Söz konusu yetkililer; Türkiye’ deki mevzuatın çok kapsamlı olduğunu düşünmekle birlikte uygulanması konusunda büyük boşluklar olduğunu ve bir standardın bulunmadığını, her uygulamanın en tepeden en aşağıya kadar çok kişisel inisiyatiflerle yürütüldüğünü belirtiyorlar. Eğitim hakkı üstünden Kaynaştırma Eğitimi’ ni en çok savunan kesim olan STK’ lar; bütünleştirme eğitimine evrilen mevzuatın doğru bir şekilde çalıştırıldığı takdirde, Türkiye’de sistemin yürüyeceğine inanıyorlar.
Onların bu inancına ben de yürekten katılıyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş