Paylaş
12 Mayıs 2014 ailemize minicik bir bebek armağan etti. Bu bebek kuzenimin kızı Ezel’in daha 6,5 aylıkken annesinin karnını terk eden kızı Defne’ydi. Henüz 1 kilo ağırlığında bile değildi. Uzunca bir süre neredeyse her uzvunda ayrı bir hortum bağlantısıyla hastanede kaldı. Hatırlıyorum da bu minik bebeğin yaşam savaşını kazanıp evine gelmesi hepimize bayram sevinci yaşatmıştı.
Geçtiğimiz Çarşamba günü Koç Üniversitesi Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ ni ziyaret ettim ve Neonatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tuğba Gürsoy ile sohbet etme fırsatı buldum. Yenidoğan Ünitesi olarak da adlandırılan Neonatoloji Bölümü, yenidoğan sağlığından sorumlu olan tıp branşı.
Neonatal sözcüğü doğumdan sonraki ilk dört haftasını doldurmamış olan bebekleri tanımlıyor. Pediatri (çocuk hastalıkları ve sağlığı) Anabilim Dalı’ na bağlı olan bu branş, özellikle dünyaya beklenenden daha erken gözlerini açan (prematüre) ya da riskli sağlık sorunları bulunan bebeklerle ilgileniyor. Kromozom hastalıkları, genetik hastalıklar, nadir görülen hastalıklar, tüm fiziksel ve fonksiyonel doğumsal anomaliler gibi sağlık sorunları bu bölümün ilgi alanına giriyor.
Neonatoloji Bölümü pediatrik cerrahi, çocuk kardiyolojisi ve nörolojisi gibi branşlarla iş birliği kurarak sağlık hizmeti sunuyor. Ani gelişen komplikasyonlara vakit kaybetmeden müdahale edilmesi ve başarılı sonuçlar alınması, tam donanımlı cihazlar kullanılarak sağlanıyor. Tedavi süreci boyunca bebeklerin izole alanda kalması, ziyaretlerin kısıtlanması gibi uygulamalar da tamamen bu amaçlarla hayata geçiriliyor.
Neonatoloji uzmanları; yenidoğanların hastalıklarının teşhis, tedavi ve takiplerinden sorumlu olan hekimler. Neonatolog olmak için öncelikle altı yıllık temel tıp eğitiminin tamamlanması ve TUS ile Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları (Pediatri) Uzmanlık Eğitimine hak kazanılması gerekiyor. Bu eğitim sonrasında da ihtisasa Neonatoloji Bölümü üzerinden devam ediliyor. Tüm eğitimlerde başarı gösteren ve gereken donanımı kazanan adaylar, Neonatoloji Uzmanı unvanını kazanarak göreve başlayabiliyorlar.
Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk Kliniği tam teşekküllü bir çocuk hastanesi niteliğine ve kapasitesine sahip. Klinik; 16 yatak kapasiteli çocuk ve 15 yatak kapasiteli yenidoğan yoğun bakım ünitesi, tek kişilik 24 oda ve aynı anda 32 hastaya hizmet verebilen çocuk kliniği ile şifa dağıtıyor küçük hastalarına.
Bu fotoğraf, benim adıma, gazetemiz için bebek hemşiresi tarafından çekildi.
Çocuk kliniğinde 9 pediatri uzmanı ve 70 hemşire görev yapıyor. Klinikte yenidoğan yoğun bakım, çocuk enfeksiyon hastalıkları, çocuk alerji, çocuk endokrin, çocuk gastroenteroloji ve hepatoloji, çocuk göğüs hastalıkları, çocuk hematoloji-onkoloji, çocuk kardiyolojisi, çocuk nefrolojisi, çocuk nörolojisi, çocuk cerrahisi, çocuk psikiyatrisi, çocuk ortopedisi ve çocuk ürolojisi branşlarında hizmet sunuluyor. Klinikte görev yapan doktorların tümü, aynı zamanda, ulusal ve uluslararası araştırmalara da katkı sağlıyor.
Doktorluk her anlamda kutsal bir meslek. Hatta benim için bir meslek değil, bir yaşam biçimi. Zira doktorlar için hastalarının hayatı kendi hayatlarından önde geliyor. Hele de hastaları bir çocuk ya da bir bebek olursa… Prof. Dr. Tuğba Gürsoy, sağlıklı olarak anne ve babasına kavuşturdukları her bebeğin kendilerine büyük bir sevinç verdiğini; bunu başaramadıklarında ise yaşadıkları tarifsiz acının dayanılmaz olduğunu söylüyor.
Bu fotoğraf duvardaki panodan, tarafımdan çekildi.
Nitelikli ve kaliteli tıp eğitimine büyük önem veren Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk Kliniği en güncel tanı ve tedavi yaklaşımları ile ülkemizin referans merkezleri arasına girmiş durumda. Böylesi bir sağlık kurumuna sahip olduğumuz için çok şanslıyız biz İstanbullular.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Not. Bu arada bizim minik Defnemiz büyüdü ve yemyeşil gözleriyle dünyaya umutla bakan ve bu umudu bizlere de aşılayan çok akıllı, çok güzel ve çok tatlı bir kız oldu. Darısı tüm erken doğan bebeklerin başına…
Paylaş