Paylaş
Aile Hekimlikleri’nin çalışma usul ve esasları, hizmet kalite standartları, hasta sevk evrakı, reçete, rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şekli ve içeriği ve tutulacak kayıtlar, “Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği” adı altında, 25.05.2010 tarih ve 27591 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış bulunuyor. Bu yönetmeliğin 19’uncu maddesinin g bendinde; “Aile Hekimlikleri tercihen binanın giriş katında kurulurlar. Özürlü ve yaşlı hastaların giriş ve çıkışlarını mümkün kılan, kolaylaştırıcı tedbirler alınır.” deniliyor.
Ben, Kızıltoprak’taki 19 No.lu Aile Hekimliği’ne kayıtlıyım. Hekimliğin kurulduğu adres yukarıdaki tanıma çok uygundu. Bina düz girişli ve asansörlüydü. Ancak bu adres yakın bir tarihte değişti. Binanın girişine bir rampa yapıldı, ancak yalnızca göstermelik. O rampayı tekerlekli sandalye ile çıkabilmek mümkün değil.
Çoğu kişi gibi ben de rapora bağlı bazı ilaçlar kullanıyorum. Rapor o ilaçların belirli bir süre ile kullanılması gerektiğini belirtiyor olsa da, yine de reçete yazdırma şartı var. Reçete yazdırmak için ise randevu almak… İşte bu hiç de kolay değil. Örneğin, geçtiğimiz Çarşamba günü kızımın raporlu ilacına reçete yazdırmak için randevu istedim ancak Çarşamba ve Perşembe günlerinin dolu olduğu cevabını aldım. Randevuyu Cuma günü için vermelerini rica ettim, ama bunun için de Perşembe günü aramam gerektiği söylendi. Perşembe sabahı aradığımda ise yine dolmuştu randevular. Yani sonuçta randevu da yok, reçete de… Tabii ilaç ta…
Aile Hekimlikleri’nde görevli doktorların büyük özveri içinde çalıştıklarını biliyorum. Eğer doktora kadar ulaşılabilirse, onların hiçbir hastayı kırmayıp reçetelerini yazdıklarını da… Sorun, Devletimiz’in her alanındaki ortak sorun; yani bürokrasi.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesinde; “Sağlık kuruluşunun hizmet verme imkânlarının yetersiz veya sınırlı olması sebebiyle sağlık hizmeti talebi zamanında karşılanamayan hallerde; hastanın, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini istemek hakkı vardır. Acil ve adli vak'alar ile yaşlılar ve özürlüler hakkında öncelik sırasının belirlenmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” denilmektedir.
Öncelik sırası ise, 12 Eylül Referandumu’nun ardından; acil vakalar, ağır özürlü raporu bulunan engelliler, hamileler, 65 yaş üstü yaşlılar, 7 yaşından küçük çocuklar, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve Gaziler olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Ancak, hastanelerde geçerli olan bu uygulamaya Aile Hekimlikleri’nde, ne yazık ki rastlanamamakta.
Artık tüm eczaneler, SGK Sistemine girdiklerinde, hastaların raporlarını ve ilaç alabilecekleri tarihleri görebiliyorlar. Doktor reçete yazmış da olsa, zamanı gelmemiş ise ilacı vermiyorlar. O zaman niye hem doktor hem de hasta boşuna yoruluyor? Elimizde hazır kurulu bir sistem varken, niçin azami düzeyde yararlanamıyoruz bundan?
Artık bütün bilgiler bilgisayarlarda. Eskiden yapılmış olan ilaç yolsuzluklarına takılı kalmayalım. Sistemlerimiz güvene dayalı olsun. Biz Devletimiz’e güvenelim, Devletimiz de bize güvensin. Bu güveni sarsma teşebbüsünde bulunanlar cezalandırılsın yalnızca, tüm vatandaşlar değil.
Bu konudaki bir başka aksaklık ise, raporlara her zaman güveniliyor olamayışı. Yakın bir tarihte yaşadığım olayı sizlere aktararak örneklemek istiyorum bunu. Bildiğiniz gibi ağır engelli bir kas hastasıyım ben. Üç yıl önce sağ femur kemiğim, kemik erimesine bağlı olarak kırıldı. Kemik erime oranı -5.5 olarak tespit edildi. Kasların ve kemiklerin durumu nedeni ile ameliyat olanaksız görüldü. Dört ay hiç oturamadım. Sonra yavaş yavaş tekrar oturmayı öğrettim kendime. O günden beri kemik güçlendirici ilaç kullanıyorum. Son raporumu Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden almıştım. Raporumda adı geçen ilaçları 730 gün süre ile hasta katılım payından muaf olarak alacağım yazıyordu. Günü geldiğinde reçetemi yazdırdım ve eczaneye gönderdim. Sistemin raporu sonlanmış gösterdiğini söyledi eczacı. Raporun aslını gönderdim, ama işe yaramadı. Altında beş doktorun imzası olan rapor, ne yazık ki yeniden çıkartıldı.
Ben bu durumun hem biz hastalar, hem de raporlarımızı hazırlayan doktorlar adına yapılan büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bunun gibi ikili uygulamaların en kısa sürede sonlandırılması gerekiyor. Yukarıda da söylediğim gibi, Devlet-Vatandaş ilişkisinde “güven”i öne çıkarmalıyız artık.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş