Paylaş
29 Nisan 2012 tarihinde 81 il merkezinde gerçekleştirilen Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) sonuçları 29 Mayıs 2012 tarihinde açıklandı. 2012-ÖMSS / KURA İle Özürlü Memur Yerleştirme Tercih Kılavuzu ise, 11 Temmuz 2012 tarihinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinde yayımlandı.
2012 Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) sonuçları ve kura usulü ile kamu kurum ve kuruluşlarının boş kadrolarına ÖSYM tarafından yapılacak yerleştirme için hazırlanan kılavuzda; İlköğretim/ortaokul/ilkokul, ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeyleri ayrı olmak üzere tercih yapılabilecek kadrolar yer alıyor. 2012-ÖMSS/KURA ile Özürlü Memur Yerleştirme Tercih Kılavuzu'na göre tercihler, ÖSYM’nin http://ais.osym.gov.tr internet adresinden, adayların kendileri tarafından yapılıyor. 11 Temmuz 2012 tarihinde başlayan tercih belirleme süresi 20 Temmuz 2012 tarihinde sona eriyor. Bir aday en fazla on beş tercih yapabiliyor. Tercih süresi bitene kadar, sisteme işlenen tercihlerin değiştirilebilmesi mümkün. ÖSYM’ye posta yoluyla gönderilen veya elden teslim edilen tercih listeleri ise geçerli olmuyor.
2012-ÖMSS / KURA İle Özürlü Memur Yerleştirme Tercih Kılavuzu’nun yayımlanmasının ardından bir okuyucumdan aldığım bir e-posta kılavuzu detaylı olarak incelememe neden oldu. Okuyucum, oldukça ağır bir dille eleştiriyordu kılavuzu. Örneğin,“Kılavuzdaki birçok kadro istenen nitelikler hasebiyle aslında yoktur/anlamsızdır. Bu ülkede var olan sayısını bilemediğim kadar çok sayıda KİT, Bakanlıklar, Müsteşarlıklar vb kadro açmamıştır. TSK, MEB, Emniyet, 7500 kişinin çalıştığı DHMİ gibi kurumlar ya hiç kadro açmamış ya da çok az açmıştır.” şeklinde bir iddiada bulunuyordu. Okurumun haklı olup olmadığını anlayabilmek için baştan sona okudum kılavuzu. Ancak, sanırım, benim bilgilerim bu değerlendirme için yeterli değil. Yalnızca, şunu söyleyebilirim: Bu yıl yapılan “Özürlü Memur Seçme Sınavı” Türkiye için bir ilktir. İlkler’in kusursuz olabilmesi her zaman çok zordur. İlkler’de görülen yanlışlıkların düzeltilmesi ikincileri, ikincilerdeki eksikliklerin giderilmesi ise üçüncüleri daha iyi yapar ve sonunda “mükemmel”e ulaşılır. Biraz daha hoşgörülü olabilir ve eksikliklerin giderilebilmesi için katkı verebilirsek, belki de, “mükemmel”e daha kolay ulaşabiliriz.
Okurumun aynı mesajda ilettiği ve kesinlikle katıldığım görüşünü ise sizlerle paylaşmak istiyorum. Çoğu derneğin engelliler için mücadele ettiğini iddia edip mücadeleyi kitlesel dilenciliğe indirgediğini ve bizlerin bu derneklerin yarattığı sosyal kodlarda birer acıma nesnesi haline getirildiğimizi söylüyor okurum. Haklı da… Engelli Ayrımcılığını Önleme ve Mücadele Platformu’nca düzenlenen Panel’de, “Sivil Toplum Kuruluşları’nın yardım temelli çalışmalar yerine hak temelli çalışmalar yapması gerektiği” öne çıkan en önemli konulardan biri olmuştu. Aynı Panel’de öne çıkan bir diğer nokta ise, “engellilerin ötekileştirilmeyi ve yabancılaştırılmayı kabullenmeyip sosyal hayata katılmaları” gereği idi.
Haklarımızı kendimiz savunmayı ve korumayı öğrenmeliyiz artık. Bağlı olduğumuz derneklerden hak temelli çalışmalarını istemeliyiz. Acınacak değil, değer verilecek bireyler olduğumuzu herkese göstermeliyiz..
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş