Ayşegül Domaniç Yelçe

Güneş umuttan şimdi doğar

25 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar.

Bugünkü yazıma Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın Nehir Söyleşileri dizisi kapsamında, “Güneş Umuttan Şimdi Doğar” adı ile, yayınlanan bir kitaptan söz ederek başlayacağım. Söyleşiyi yapan şair ve öykücü Mehmet Zaman Saçlıoğlu, söyleşi yapılan kişi ise Türkan Saylan.

 

“Eski bir söylence, Tanrı'nın otuz altı iyi insanın yüzü suyu hürmetine dünyayı yok etmekten vazgeçtiğini anlatır. Bu bir masaldır ama, dünyanın yaşanabilir bir yer olmayı erdemler sayesinde sürdürdüğü, gerçektir. Doğruluk, adalet, merhamet, iyilik, vefa, incelik, çalışkanlık, özveri gibi değerlerle karşılaştığımızda gözümüzün ışıyıp, içimizin ısınması, unutmaya başladığımız insani özümüzle karşılaştığımızı fark etmemizden kaynaklanıyor olmasın sakın?Ya bu değerlerin hepsini birden bir insanda bulmak? İşte bu mucizedir ve bu yüzden de seyrek görünür. Türkan Saylan, seyrek bulunan bu tür insanlardandır.”

 

diyerek tanıtıyor Saçlıoğlu Türkan Saylan’ı, kitabının arka kapağında.

 

Sayın Saçlıoğlu’nun kelimeleri ile “Ülkesinin, dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında olmayı hak ettiğine inanan, cehaletle, dogmayla, çıkar ilişkileriyle savaşmaktan geri durmayan bir aydın” olan Saylan, bakın neler söylüyor özürlüler konusunda:

 

Yazının Devamını Oku

Hissedilebilir yüzey çalıştayı

22 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar. Bildiğiniz gibi, ulaşılabilirlik konusunda gerekli çözümlerin üretilebilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının çalışmalarına bir bütünlük ve plan çerçevesinde başlamalarının sağlanması ve ülke çapında konuya ilişkin bilinç ve duyarlılık oluşturulması amacıyla, “2010 Yılı Herkes İçin Ulaşılabilirlik Eylem Yılı” ilân edilmiş idi.

Bu konudaki çalışmalarını aralıksız olarak sürdürmeye devam eden Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 13-14 Temmuz 2011 tarihleri arasında önemli bir çalıştay gerçekleştirmiş bulunuyor.

 

Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Belbeton A.Ş. işbirliği ile düzenlenen “Hissedilebilir Yüzey Çalıştayı”na Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, TSE, belediyeler, kamu kurumları, üretici firmaların temsilcileri, üniversitelerin ilgili bölümleri, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu görevlileri ve özürlü kullanıcılar katıldı.

 

Hissedilebilir Yüzey Çalıştayı “Özürlülerin de, herkes gibi ve herkesle birlikte, yaşamın tüm alanlarındaki hak ve hizmetlere ulaşabilmesi ve bunlardan yararlanabilmesi” amacıyla başlatılan “Ulaşılabilirlik Stratejisi ve Eylem Planı” çerçevesinde yapıldı. Çalıştayda konuşan Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanı Abdullah Güven, ülkemizde özürlülerin var olan ve tüm halka sunulan hizmetlere ve bilgiye ulaşmalarını kısıtlayan, çoğunlukla tamamen ortadan kaldıran engeller bulunduğunu ifade etti. Özürlülerin de, herkes gibi ve herkesle birlikte, toplumsal yaşama katılım hakları olduğunu savunan Güven, yaşanan olumsuzlukların ancak yapılı çevrenin ulaşılabilir biçimde planlanması, tasarlanması ve uygulanmasıyla ortadan kaldırılabileceğini söyledi. “Engelsiz mekân ve hizmetlerin hayata geçirilmesi; ulaşım sistemlerinin ve bilgiye erişimin bir bütün olarak özürlülerin ulaşabilirliğine uygun hale getirilmesi ile mümkün olacaktır.” diyen Başkan Güven, haklarının özürlülere ulaşmasında herkesin sorumluluğu olduğunun altını çizdi. Sayın Güven, Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın, misyon ve görevlerinin bilinci içinde, yardım eksenli politikalar yerine hak eksenli politikalar yapmaya çalıştığını anlattı.  

 

Çalıştay, isminden de anlaşılacağı gibi, görme özürlülerin yaşamlarını kolaylaştıracak hissedilebilir yüzey için gerekli malzemelerin üretim ve uygulama standartlarını oluşturabilmek amacı ile düzenlenmişti. Çalıştayda konuşan Özürlüler İdaresi Başkan Yardımcısı Ayhan Metin, Türkiye’de, görme özürlülerin beyaz bastonla ve ayak tabanıyla algılayabildikleri hissedilebilir yüzey uygulamalarının standardı bulunmadığını söyledi.  Özellikle kamu kullanımına açık alanlarda tehlikeleri ve yönleri algılamakta zorluk çeken görme özürlülerin, günlük yaşamda bağımsız ve güvenli hareket etmelerinin ancak hissedilebilir yüzey uygulamaları ile sağlanabileceğini ifade eden Sayın Metin, “Çalıştay sonunda çıkarılacak rapor Türk Standartları Enstitüsü’ne gönderilecektir,” dedi.

 

Yazının Devamını Oku

İki kahve, biri askıya...

18 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar. Bugünkü yazıma sizlerle, çoğunuzun muhtemelen zaten bildiği, bir Güney İtalya hikayesini paylaşarak başlamak istiyorum.

Napoli’de bir kafe.
İşe gidenler sabah kahvelerini içmek için uğruyorlar. Kapıdan bir adam giriyor, ”İki kahve, biri askıya” diyor.
Bardaki adam müşteriye bir kahve veriyor, arkasındaki duvara bir kağıt yapıştırıyor.
İki dakika sonra bir başka müşteri geliyor. O da “iki kahve, biri askıya” diyor.
Kahveci bir kahve veriyor. Duvara bir kağıt yapıştırıyor.
Sonra bir başkası geliyor.
O üç kahve istiyor. Ama ikisi askıya...

Yazının Devamını Oku

Engelsiz üniversite (5)

15 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar. Bugün yine binbir türlü eziyete katlanarak evimin çok yakınındaki bankaya kadar gitim.

Aslında hemen hemen her türlü bankacılık işlemini internet üzerinde gerçekleştiriyorum. Ama yine de, seyrek bile olsa, bankaya şahsen gitmek gerekiyor. Bügün de, her zaman olduğu gibi, tüm rampaların önü park halindeki araçlarla tıkanmıştı. Bana yardımcı olmak üzere eşlik eden apartman görevlimiz iskemlemi aşırı yüksek kaldırımlardan indirip çıkarmak için uğraştı durdu, bu sıcak havada. Canım tam da iyice sıkılmışken bir telefon aldım. Sokaktayken gelen telefonlara cevap vermeyi pek sevmem, ama bugün farklı davrandım nedense. İyi ki de öyle yapmışım. Telefondaki arkadaşım engelli öğrencilerine burs veren bir üniversiteden söz ediyordu çünkü...

 

Heyecanla eve geldim ve arkadaşımın sözünü ettiği Okan Üniversitesi’ni araştırdım.  Üniversite, Okan Kültür, Eğitim ve Spor Vakfı tarafından resmi olarak 1999 yılında kurulmuş; eğitim-öğretime ise 2003-2004 akademik yılında başlamış. Hızla büyüyen Okan Üniversitesi, 2006-2007 öğretim yılından itibaren Tuzla’daki yeni ve modern Akfırat kampüsüne yerleşmiş. Detaylı bilgi alabilmek için üniversiteyi aradım. Ancak yetkililerin meşgul olmaları nedeni ile istediğim ölçüde bilgilenemedim. Ama bu haber beni öyle sevindirmişti ki, aldığım kadar bilgiyi vakit geçirmeden sizlerle paylaşmak istedim.

Eğitimde Engel Yok. Eğitim, öğretim konusunda tüm öğrencilerimiz eşit haklara sahiptir.” diyerek yola çıkıyor Okan Üniversitesi. Halen,

2’si Bilgisayar Mühendisliği’nde,

1’i İngilizce Mütercim Tercümanlık’ta,

3’ü İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde,

1’i Hukuk Fakültesi’nde,

Yazının Devamını Oku

Engelsiz üniversite (4)

11 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar. İzin verirseniz, kısa bir aranın ardından, “engelsiz üniversite” konulu yazılarıma devam etmek istiyorum. Öncelikle de, İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof Dr Süheyla Ünal’dan aldığm mesajı, özetleyerek, sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Engelliler konusundaki duyarlılığınız ve uyarılarınız için bir engelli birey olarak teşekkür ediyorum.” diyor Sayın Ünal ve devam ediyor: “ İnönü Üniversitesinin Engelli Öğrenci Destek Biriminden sorumlu rektör yardımcısı olarak da üniversitemizde engelli bireyler için gerçekleştirmiş olduğumuz bazı projeler konusunda bilgi vermek istiyorum.

2010 yılında kurulan Engelli Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezinde zihinsel engelli çocuklara yönelik  eğitim ve araştırma etkinlikleri yanısıra aile terapileri, aile bilgilendirme grupları, halk konferansları ile akademik ve idari personeli, öğrencileri ve toplumu bilgilendirme faaliyetleri sürdürülmektedir.

Eğitim Fakültesinde Özel Eğitim Bölümü kurulmuş ve öğrenci eğitimi başlatılmıştır.
Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu bünyesinde açılan Engellilerde Eksersiz ve Spor Eğitimi programı ile Türkiye’de ilk kez bu alanda ihtiyaç duyulan elemanlar yetiştirilecektir.
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu bünyesinde Evde Bakım Hizmeti bölümü kurulmuş ve bu yıl ilk mezunlarını vermiştir.

........Merkez kütüphanemizde 2000 adet sesli kitap, JAWS programı yüklenmiş bir bilgisayar görme engelli okuyucularımızın hizmetine sunulmuştur........Engelli öğrencilerin ihtiyaç analizleri yapılarak, gerekli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir...... Üniversitemiz binalarının engelliler için ulaşılabilir/erişebilir olmasını sağlamak için düzenlemelerimiz devam etmektedir. Üniversitenin engelli bireylerin ulaşımına engel yaratan bölümlerinin bir envanteri çıkarılmış, ortak kullanım alanlarından başlayarak gerekli tadilatlar projelendirilmiştir. Yeni yapılan binalarda engellilere ilişkin düzenlemelerin yapılmasına önem verilmektedir. Erişilebilir binalarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır.”

Sayın Süheyla Ünal’a hem üniversitesine kazandırdıklaı, hem de bunları bizimle paylaştığı için teşekkür ediyorum. Ben, aslında, her üniversiteyi teker teker arayıp, hatta ziyaret edip yazılarımı ondan sonra yazmak isterim. Ancak, ne yazık  ki bu pek mümkün değil. O yüzden, üniversite yetkililerinin mesajları ile beni bilgilendirmeleri çok yararlı oluyor ve beni çok mutlu ediyor.

Yazının Devamını Oku

Asırlık bir çınar: Şahap Kocatopçu

8 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar. Geçen gün uzun zamandır görmediğim ve çok özlediğim bir arkadaşım geldi ziyaretime, Ayşe Kocatopçu... Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları’nda 26 yıl genel müdürlük yapmış bir yönetici, iki kez bakanlık koltuğuna oturmuş bir siyasetçi, Dr. Şahap Kocatopçu’nun kızı...

Şişecam’a girdiğim ilk yıllarda tanıştım Şahap Bey ile. O zamanlar hem çalışıp hem de yüksek öğrenimini tamamlamaya çalışan gencecik bir kızdım. O ise, tüm Türkiye’nin tanıdığı parlak bir yönetici.

 

1916 yılında doğan Sayın Kocatopçu Cumhuriyet döneminde Türkiye'nin yarınını inşa etmek için devlet tarafından yurt dışına eğitime gönderilen kişiler arasındadır. Galatasaray Lisesi’ni burslu olarak bitirdikten sonra Maden Tetkik’in açtığı imtihanı kazanır ve 1937 Nisan'ında metalürji mühendisi olması için Belçika'ya gönderilir. 1940 yılında Almanlar’ın Belçika’yı işgali üzerine Amerika’ya gider ve orada seramik üzerine doktora yapar. Bakın bir zamanlar verdiği bir ropörtajda ne diyor: “Atatürk’ün yurtdışına gönderdiği gençler olarak kendimizi vatanımıza karşı borçlu hissettik. Türkiye’ye döndüğümde Sümerbank’ta çalışmaya başladım. O sırada Karabük Demir Çelik Fabrikalarının ateş tuğlalarını yapmak için Zonguldak Filyos’ta bir fabrika kuracağını duydum. 1950 yılına kadar Filyos’ta eşimle beraber çalıştık. Daha sonra Paşabahçe Genel Müdürü oldum. Kabul edişimin en büyük sebebi, Paşabahçe’yi de Atatürk’ün kurmuş olmasıdır.”

 

Türkiye'ye modern "Sevk Ve İdare" kavramını da getiren, yatırımlara öncülük eden ve her alanda sayısız kadroları yetiştiren Şahap Kocatopçu Türk Eğitim Vakfı’nın kurucuları arasındadır. TİSK’in ilk başkanı, Cam Sanayii İşverenleri Sendikası’nın ise kurucusudur. 1960-1961 yıllarında Sanayi Bakanlığı, 1980-1981 yıllarında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yapmıştır.

 

Şahap Bey benim hem çok sevdiğim, hem de hayran olduğum bir büyüğüm. Ama kendisini bugünkü yazıma konu alma nedenim bu değil. Biliyorum ki ben ne söylersem söyleyeyim, kelimelerim onu tarif etmeye yeterli olmaz. Ne kadar güzel sıfat sayarsam sayayım, yine de onu anlatmaya az gelir.

 

Yazının Devamını Oku

Engelli çocuklara yönelik yaz okulları

4 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar. Geçen gün Bağlarbaşı’ndan Boğaziçi Köprüsü’ne doğru giderken bir reklam panosuna takıldı gözüm. “Geleneksel Engelliler Yaz Spor Okulu başlıyor” yazıyordu panoda. Heyecanlandım... Doğrusunu isterseniz, engelliler için böyle bir olanak olduğunu bilmiyordum. Eve gelir gelmez bilgisayarımın başına geçip konuyu araştırmaya koyuldum.

Ben öğrenmekte oldukça geç kalmıştım. Engelliler Yaz Spor Okulu Üsküdar Belediyesi tarafından bu yıl ikinci kez düzenleniyordu. 20 Haziran ile 28 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Yaz Spor Okulu’na, otizmli çocuklar dışında zihinsel, görme ve bedensel engelli çocuk ve gençlerden oluşan toplam 135 engelli katılacaktı.

Öğrendiğime göre, 2. Yaz Spor Okulu Üsküdar Cumhuriyet Ticaret ve Meslek Lisesi Spor Salonu’nda başlıyor eğitime. Okulda, dönme, çömelme ve kalkma gibi hareketlerle, engelli çocukların dayanıklılıkları ve esnekliklerinin güçlendirilmesine çalışılıyor. Aynı zamanda, vücut koordinasyonlarının, dikkatlerinin ve hafızalarının geliştirilmesine yönelik faaliyetler gerçekleştiriliyor. Çalışmalar, çocukların engel gruplarına göre, beş ve on kişilik gruplar halinde yürütülüyor.

Belki buna benzer başka etkinlikler de vardır dedim kendi kendime  ve internette gezinmeye devam ettim.

Kadıköy Belediyesi Engelli Danışma ve Dayanışma Merkezi de, yaz aylarında, engelli çocuklara için yeni bir çalışma başlatıyordu. “Bengeldim...”  adı verilen bu proje, down sendromu, zihinsel gerilik, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olan okul çağı çocuklarına yönelik olarak planlanmıştı.

1 Temmuz -26 Ağustos  tarihleri arasında düzenlenecek çalışmaya 8 ile 12 yaş arasında olan ve okula devam eden çocuklar katılacak. Çocuklar, bu proje kapsamında, merkezde görevli psikolog ve özel eğitimciler eşliğinde haftada bir gün öğleden önce grup çalışmalarına katılacaklar. Öğleden sonra ise İstanbul’da çeşitli mekânlara geziler düzenlenecek.

“Bengeldim...”  Projesi ile, çocukların grup etkinliklerine katılarak sosyalleşmeleri amaçlanıyor. Düzenlenecek olan geziler ise onların  İstanbul'un sosyal ve kültürel zenginliğiyle tanışmalarını sağlayacak.

Yaz Spor Okulu 20 Haziran Pazartesi günü saat 11.00’de eğitime başlamış, “Bengeldim...”  Projesi ise 1 Temmuz’da hayata geçmiş bulunuyor. Her ne kadar geç de olsa, böyle etkinliklerden haberdar olduğum için çok mutluyum. Her iki etkinliğin de hem düzenleyicilerine hem de katılımcılarına başarılar diliyorum.

Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazının Devamını Oku

Engelimizin ardındaki bireyi görebilir misiniz?

1 Temmuz 2011
Merhabalar sevgili okurlar. Geçen hafta bir arkadaşım oğluyla çıktığı İtalya gezisinden döndü.

Bana, katıldıkları konserlerin izleyicileri arasında köpekleri ile birlikte gelen görme özürlülerin de bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine ben de bugün sizlerle, e-postama gelen mesajlar aracılığı ile, görme engelli arkadaşlarımın sorunlarını paylaşmak istiyorum.

 

Bakın Avukat Sevgi  Bulut neler söylüyor:

 

“Ben de görme engelliyim. Bilgisayarımdaki sesli ekran okuma programı sayesinde bilgisayarı ve interneti çok rahat kullanabilmekteyim. En büyük zevklerim arasında gazete okumak var. Bundan on yıl önce böyle imkanlarımız yoktu. Şimdi artık görmeyenler de çok rahat bilgisayar kulanabilmekteler. Bizim bu teknolojik imkanları işyerlerinde de kullanabilmemiz gerekiyor. Görmeyenler için bilgisayar kullanımı yanında daha bir çok teknolojik araçlar geliştirildi. Örneğin: okuma makinesi diye bir cihaz var. Bu cihaz evrakları anında sese çeviriyor, ama çok pahalı. Ayrıca kabartma yazıcılar var. Bunlar da, bilgisayardan çıktı almak istiyorsak bize bu çıktıları kabartma olarak veriyor. Bir başka cihaz ise, kabartma monitörler. Bu cihazla normal bilgisayar ekranından geçen yazıları görmeyen kullanıcıya elle kabartma olarak takip imkanı sunuluyor.

 

Ben hukuk mezunuyum. Önceden bu teknolojik imkanlar olmadığından serbest hukuk bürosu açamadım. Belki bir devlet kurumuna memur olarak geçersem oradan bir avukatlık kadrosuna da geçebilirim diye 2001 yılında bir kamu kurumuna memur olarak girdim. Daha sonra birkaç kez hazine avukatlığının sözlü sınavlarına katıldım ancak, malesef, görmeyenlere bu sınavlarda çok az kontenjan ayırıyorlar. Kazanamadım. Ben, üniversiteyi okurken ailem çok fedakarlıklar etti. Babam neredeyse gözlerini kaybetme sahfasına geldi. koca kitapları bana okumak için. Ailem benim için köyünü terkederek İzmir'e geldi. Babam öğretmen. 1998 yılında dereceyle fakültemi bitirdim. Memurluk yapıyorum. Avukatlık yapamadığım için çok üzgünüm. Avukatlık cübbem dolabımda asılı kaldı. Bu cübbeyi en çok aileme olan vefa borcumu ödemek için giymek istiyorum. Geçen yıl görevimde yükselme sınavına katıldım ve kazandım. Aldığım maaşım iyi ama, ben şimdiki maaşımdan daha az almak ve mesleğimi yapmak istiyorum. Bu durum beni çok üzüyor.

 

Yazının Devamını Oku