Stella Ödülleri var ama siz yine de hepsine inanmayın
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Milli piyango gibi ikramiye dağıtan Amerikan adalet sisteminin en müthiş efsanelerinden biri de McDonald's aleyhinde açılan ünlü kaynar kahve davasıdır.
Stella Liebeck adlı yaşlı kadın üzerine dökülen kahveden yandığı için şirketten 2.9 milyon dolar tazminat almaya hak kazanmıştır. Sonra bu olaydan esinlenen biri, zaferle sonuçlanan absürd davalar için Stella ödülleri vermeye başlar. Milli Reasürans'ın yayın organı Reasürör Dergisi geçenlerde 2003 yılının Stella Ödülü adaylarının listesini ve davaların içeriğini yayınladı. Böylece bu liste internet kanalıyla Türkiye'de de dolaşıma girdi. Ancak ABD'de uzun zamandır o adres senin bu adres benim dolaşan, medyaya da haber konusu olan hikayelerin tamamı palavra. Hatta Stella'nın aldığı o 2.9 milyon dolarlık korkunç tazminat hikayesinin bile yarısı palavra.
Meşhur Türk geyiğidir. Kaldırımda tökezleyip düşene, arabasıyla çukura girene, çorbasından sinek çıkana söylenir: ‘‘Amerika'da olsan dava açar, malı götürürdün!’’
Örnek de hep aynıdır; McDonald's'ta üzerine kahve dökülen kadın nasıl milyoner oldu ama.
O kadın, yani Stella Liebeck milyoner filan olmadı. Çünkü 1992 yılında 2.9 milyon dolar olarak belirlenen tazminat önce 480 bin dolara, sonra da bilinmeyen cüzi bir miktara indirilerek dava kapatıldı.
Yani McDonald's aleyhinde kesilen fatura hem doğru, hem yanlış.
Stella Ödülleri de hem doğru hem yanlış. Randy Cassingham adlı 44 yaşındaki Amerikalı, gerçekten de Liebeck'in hikayesinden esinlenerek bir web sitesi kurmuş. Son derece absürd, olmayacak davalar açan ve kazananların hikayelerini topluyor. Ancak bir de Stella Ödülleri sitesinden esinlenerek üretilen palavralar var. İşte bu palavralardan bir demet geçenlerde bizim gazeteye de ulaştı. Daha önce Amerikan basınından izlediğim kadarıyla tamamı gerçek dışı olan bu hikayelerin kaynağı Milli Reasürans'ın yayın organıydı. E-mailler aracılığıyla yayılan taze palavralar Türk geyiklerine eklenmeye aday görünüyor. Tazminat tutarları bol keseden atıldığı için hepsi de çok çekici.
AMERİKAN GEYİKLERİ
Örneğin Pennsylvania'dan Terrence Dickson, bir evi soyduktan sonra garajdan çıkmaya çalışırken, otomatik kapı bozulduğu için mahsur kalıyor, ev sahipleri tatilde olduğu için sekiz gün boyunca Pepsi içip köpek maması yiyor, sonunda bunalıma giriyor, açtığı dava sonucu 500 bin dolar tazminat almaya hak kazanıyor.
Los Angeles'ta yaşayan 19 yaşındaki Carl Truman da komşusunu, aracıyla ellerini ezdiği gerekçesiyle mahkemeye veriyor ve hastane masrafları artı 74 bin dolar tazminat kazanıyor. Oysa ki bu kaza, Truman'ın, komşusuna ait otomobilin jant kapaklarını çalmaya çalışırken direksiyonda birinin oturduğunu fark etmemesinden kaynaklanıyor.
Teksas'ta yaşayan Kathleen Robertson ise bir mobilya mağazasında sağa sola koşturan bir çocuğa takılıp düşmek suretiyle ayak bileğini kırdığı için mobilya mağazasından 780 bin dolar tazminat elde ediyor. Karar mağaza için tam bir sürpriz, çünkü küçük çocuk Robertson'un kendi oğlu.
2003 yılının adayları arasında, karavanını otomatik pilota bağlayıp arka tarafa kahve içmeye gittikten sonra, doğal olarak aracı devrilen ve el kitabında bunu yapmaması gerektiğini belirtmediği için üretici şirketi dava edip 1.75 milyon dolar tazminat kazanan Merv Grazinski de var. Hikaye, üretici firmanın el kitabını değiştirmeye karar verdiği şeklindeki bir ayrıntıyla da süslü.
Mikrodalga fırında kedi ya da köpeğini kurutmaya çalışırken zavallı hayvancağızın ölümüne neden olan, ancak kılavuzda ‘‘hayvan kurutmada kullanılmaz’’ yazmadığı için üretici firmayı suçlu çıkaran yaşlı kadın efsaneleri, bu hikayenin atası oluyor sanırım.
Hikayeler böyle uzayıp gidiyor. İnternette dolaşan kent efsanelerini takip edip doğru ve yanlışları ortaya çıkaran snopes.com sitesinin tespitlerine göre davaların teki bile doğru değil.
HAYATI ZEHİR EDEN DAVALAR
Ama bu davaların kurmaca olması, Amerikan adalet sisteminin milletin kesesinden lotarya gibi ikramiye dağıtmadığı anlamına gelmiyor. İşte gerçek Stella Ödülleri sitesinden gerçek bir dava:
Henüz 19 yaşındaki New Yorklu bir genç intihar etmeye karar veriyor ve kendini metro treninin altına atıyor. Ancak ölmüyor, kolunu ve bacağını kaybediyor. O andan itibaren yaşamaya ve New York ulaştırma idaresini dava etmeye karar veriyor. Sonunda metro işletmesinden birer kol ve bacak proteziyle birlikte 650 bin dolar kazanıyor.
Stella Ödülleri'nin kurucusu Randy Cassingham bu işe insanlar dava geyiği yapsın diye soyunmamış. Amacı, Amerikan adalet sisteminin reforma ihtiyaç duyduğunu kanıtlamak. Cassingham'a göre adalet sisteminin bu absürd işleyişinde avukatların da büyük kabahati var. Çünkü Amerikan halkını ‘‘başına kötü bir şey geldi mi, bunun bedelini ödeyecek biri mutlaka bulunur. Başına gelen senin suçun bile olsa’’ zihniyetine inandırmış durumdalar.
Özellikle sağlık hizmetleri alanında açılan davalar, sağlık personeli için hayatı çekilmez kılacak nitelikte. İşte 2002 yılında gerçek Stella Ödülü alan bir örnek: California'da üç kız kardeş, annelerinin hayatını kurtarmaya çalışırken, kendileri üzerinde fazlasıyla duygusal baskıya yol açtıkları gerekçesiyle hastaneyi ve doktorlar ekibini dava ediyorlar. Bununla yarışan başka bir dava daha var. Mississippi'de bir kadın sindirim sorunu nedeniyle kendisine yazılan ilacı üreten firmayla ilacı veren doktoru topluca dava edenlere katılıyor. Bu kadın ilacın hiçbir yan etkisini görmediği halde köşeyi dönmek için davacı oluyor.
Bu gibi davalara sıkça rastlanması nedeniyle, hekimlerin yoksul bölgelerdeki hayır kurumlarında gönüllü hizmet vermekten kaçmaya başladığı söyleniyor.
EKONOMİYE YÜK
Olmayacak davaların açılıp yüklü meblağlarda tazminatlara bağlanması ekonomi üzerinde önemli bir yük oluşturuyor. Tillinghast adlı muhasebe firmasının araştırmasına göre gayrı safi yurtiçi hasılanın yüzde 2.04'ü 2001 yılında adaletin saçma sapan davalarla uğraşması yüzünden heba olmuş. Bu yüzdenin kişi başına karşılığı 721 dolar. 1950 yılında kişi başına düşen miktar ise sadece 12 dolarmış.
Amerikan Barolar Birliği, Stella Ödülleri'nden hiç hazzetmiyor. Amerikalıların adalet sistemine duyduğu güveni yıkmaya yönelik yanlış bilgi yayma kampanyasının bir parçası olarak görüyor. Ancak ABD halkının adalete olan güveni hayli düşük seviyede olsa gerek ki, internette dolaşan palavradan dava haberlerine inanıyorlar.
Hani şu karavanı devirme palavrası var ya, işte orada adı geçen üretici firma Winnebago Industries paniklemiş durumda. Hikayenin Türkçe versiyonunda şirket adı yok. Ancak ABD'de uydurma dava haberi kulaktan kulağa yayıldığı için konuyla ilgili olarak şirkete telefon ve e-mail yağıyormuş. Bu yüzden şirketin web sitesinden gerçek Stella Ödülleri sitesine link vermişler, merak edenler doğruları oradan öğrensin diye.
Ancak şirket halen endişeli. Çünkü, birisi çıkıp da aracı otomatik pilota bağlayıp arka tarafta kahve içmeyi ve aracı devirmeyi göze alırsa, gerçekten de tazminat kazanabileceğine inanıyorlar.