Radyo, televizyon, internet, uydular, cep telefonları. Modern çağın ne kadar iletişim aracı varsa hepsinin geçmişi, o günkü deneyle başladı.
İtalyan fizikçi Guglielmo Marconi 12 Aralık 1901 günü Atlas Okyanusu'nun bir yakasından diğerine radyo sinyalleri göndermeyi başardı. Tam 100 yıl önce, arada kablo bağlantısı olmadan bir kıtadan diğerine, 3500 km yol kat eden ilk harf S oldu. Onu R harfi takip etti. Arkası çorap söküğü gibi geldi. Önce sesler, sonra resimler havada radyo dalgaları halinde uçuşarak alıcılara konmaya başladı.
Neden S harfi derseniz, özel bir nedeni vardı.
Mors alfabesiyle üç noktadan ibaret olan S harfini okyanus üzerinden aşırtmak, diğer harflere göre daha kolaydı. Örneğin araya bir tire (-) girse verici çökebilirdi. Ama noktalardan sonra sıra tireye de geldi. S harfini takiben, R harfinin Mors alfabesiyle nokta-tire-nokta'sı okyanusta yolculuğa çıktı.
Arşimed'in anadan doğma hamamdan fırladığı, ya da Newton'un kafasına elma düştüğü an gibi birşeydi. Büyük bir başarı anıydı. İnsanlık çok kısa üç bip sesiyle birden çağ atlayıverdi. Elektromanyetik dalgalarla iletişim kuran uzaylılar gibi akıllı yaratıklar haline geliverdi.
Hatta Arşimed ve Newton'un yaşadığı buluş dakikalarının da ötesindeydi. Suyun kaldırma gücü, ya da yerçekimi kuvvetinin keşfinden de öte. Çünkü İngiltere'den Kanada'ya radyo sinyallerinin gönderildiği 12 Aralık 1901 günü, modern iletişim çağının, globalleşmenin başlangıcı oldu.
Geçen hafta, Marconi anısına 100'üncü yıl konuşması yapan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ‘‘Şunu unutmayalım ki, globalleşmenin en büyük kahramanı bir İtalyan'dır’’ diyordu.
Marconi 12 Aralık gününden önce de radyo sinyalleri göndermeyi başarmıştı. Ancak bunlar çok kısa mesafeli seyahatlerdi. Sinyallerin dünyanın eğimli yüzeyini geçemeyeceği düşünülüyordu. Amerika kıtası ile İngiltere arasında 165 km yüksekliğinde bir su duvarı vardı. Nitekim Marconi'nin başarılı olamayacağını düşünenler, inançlarına aynen bağlı kaldılar. İngiltere'nin Cornwall bölgesinde kurduğu verici istasyonundan gönderilen sinyalleri Kanada'nın Newfoundland bölgesinde konuşlanıp, bir uçurtmaya bağlı anten ve taktığı basit kulaklık sayesinde duyan Marconi'nin sesleri uydurduğu söylendi. Hatta ‘‘Mars'tan gelen sesleri de duydu mu acaba’’ diye alay bile edildi.
TITANIC'İN İMDADINA YETİŞTİ
Ancak, asla üniversiteye gitmemiş olan Marconi 1909 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı. Dahası, Marconi'nin telsiz sistemi hayat da kurtardı. Kablosuz haberleşme finans sektöründen gemiciliğe kadar birçok alana yayılıverdi ve ilk sinyalin gönderilmesinden 11 yıl sonra Titanic bir buzdağına çarpıp batarken Marconi'nin sistemini kullanarak başka bir gemiye imdat sinyali gönderdi. Bu gemi 90 dakika içinde kaza yerine ulaştı ve hayatta kalanları mutlak bir ölümden kurtardı.
Marconi akademik anlamda bir bilimadamı değildi. Bir mucitti ve elde ettiği patentler ona bir servet kazandırdı. Kendi adıyla İngiltere'de kurduğu Marconi şirketi bugünlere kadar geldi. Ancak dot.com şirketlerinin yaşadığı kriz Marconi'ye de bulaştı ve bu yılın ilk altı aylık döneminde 7 milyar dolarlık zarara uğradı.
RADYONUN BABASINA AFOROZ
Marconi doğuştan şanslı bir mucitti. Bir İtalyan soylusu olan babası ile İrlandalı viski üreticisi Jameson ailesinin kızı olan annesi, Guglielmo'dan paralarını esirgemiyorlardı. Marconi radyo dalgalarıyla ilk deneylere 1894 yılında başlamış ve ilk başarısını da üç km'lik mesafede elde etmişti. S harfinin üç bip'ini duyan uşağı tüfeğini ateşleyerek sinyali aldığını haber vermişti.
Ancak İtalyan devleti Marconi'nin daha sonraki çalışmalarını finanse etmeye gerek görmedi. Uzun mesafelere sinyal göndermek için telgrafın yeterli olduğunu söylediler. Bunun üzerine oğlunun çalışmalarına ihtirasla sarılan annesi Annie Marconi, henüz 20 yaşındaki Guglielmo'yu alıp İngiltere'ye götürdü. Dünyanın bir numaralı deniz gücünün kablosuz iletişim sistemiyle ilgileneceğini düşünüyordu. Nitekim haklı çıktı.
Marconi İngiltere'de büyük ün ve paraya kavuştu. 1920'lerde Marconi şirketi Büyük Britanya Krallığı'nın bütün toprakları arasında radyo ağı kurmuştu.
Ancak sonraki yıllarda tuhaf gelişmeler oldu. Marconi 1923 yılında İtalya'ya dönüp Mussolini'nin Faşist hareketine katıldı. İşin en ironik yanı ise radyonun babası olan Marconi'nin 1935 yılında BBC tarafından aforoz edilmesiydi.
Marconi 1937'de Roma'da öldü ve o gün dünyanın dört bir yanında bütün radyolar iki dakika sustu.
ALO ALO MUHTEREM SAMİİN
2 Aralık 1901: Atlantik üzerinden ilk kez radyo sinyalleri gönderiliyor.
13 Ocak 1910: İlk canlı yayın. Enrico Caruso New York'taki Metropolitan Operası'nda O Sole Mio'yu söylerken radyo başındakiler dinliyor.
28 Ağustos 1922: New York'taki bir istasyon, tarihteki ilk radyo reklamını yayınlıyor.
18 Ekim 1922: İngiliz Yayın Kurumu (BBC) kuruluyor.
5 Mayıs 1927: İstanbul Radyosu düzenli yayınlarına şu anonsla başlıyor: ‘‘AIo, alo, muhterem samiin. Burası İstanbul Telsiz Telefonu. Şimdi akşam neşriyatına başlıyoruz.’’
30 Ekim 1938: Orson Welles'in radyo programını dinleyenler dünyayı uzaylıların bastığını sanıyorlar. Kitlesel panik yaşanıyor.
2 Ocak 1964: Türkiye Radyo Televizyon Kurumu kuruluyor.