Paylaş
Verdi'nin Rigoletto operasındaki ünlü aryayı bilirsiniz. ‘‘La donna e mobile’’; ‘‘Kadın oynaktır’’ der. Yani kadın ruhu rüzgar gibi yön değiştirir. Ancak ‘‘mobil’’ sözcüğü hareket ve yer değiştirmeyi de anlatır. Yeni bir araştırma kadınların gerçekten de ‘‘mobil’’ yaratıklar olduğunu ortaya çıkardı. Tarih boyunca erkeklere göre sekiz kat fazla yer değiştirmiş, yeryüzüne daha fazla gen yaymışlar.
Yeni kıtalar keşfetmek için hep batıya yelken açan; filleriyle dağlar geçen; Vizi- ve Ostrogotları önüne katıp göç ettiren; aya ayak basan ilk insan sıfatını taşıyan bir kadın duydunuz mu hiç? Hayır. Büyük keşiflerin, büyük serüvenlerin kahramanları hep erkekti.
Bugüne kadar yabancı ülkeleri ve yabancı kadınları fethedenler hep erkek oldu. İrili ufaklı Casanovalar tarih boyunca yeryüzüne gen saçtılar. Sonuçta da, erkek genlerinin yeryüzünün her noktasına sirayet etmesi gerekirdi ama, öyle olmadı. Dünyadaki gen havuzlarının tamamına genetik izlerini bırakanlar sadece kadınlar oldu.
Nature Genetics dergisindeki habere göre, Amerikalı genetikbilimciler, genlerin global yayılımında kadın ve erkek payını ölçmek için bir süre önce araştırmalara giriştiler. Harvard'dan Mark Seielstad'la Stanford'dan Luca Cavalli-Sforza, bugün yaşayan insanların genetik malzemesini incelediler. Bu araştırmayı yaparken insanın genetik şifresi içindeki iki bölümü özellikle analiz ettiler. Sadece anneden çocuğa geçen genetik özelliklerin kodlu olduğu ‘‘mitokondri’’lerin DNA'sıyla, sadece erkekten erkek çocuğa geçen Y kromozomlarına baktılar. Dünya üzerindeki 54 ayrı halk topluluğuna yapılan binlerce kan testiyle Y kromozomları ve mitokondri DNA'larının değişkenleri kontrol edildi.
Ve şu ilginç sonuca ulaşıldı; birbirine uzak bölgelerde yaşayan erkekler çok farklı Y kromozomları taşıyordu. Yani erkeklerin atalarına ait gen özellikleri yerel kalmış, kıtaları pek aşamamıştı. Kadın genetik özellikleri ise dünyanın dört bir yanındaki halklara rengarenk karışmıştı.
Demek ki, asıl Külkedileri erkeklerdi. Havva'dan bu yana kadınlar bir eş bulmak umuduyla erkeklere göre sekiz kat daha fazla yer değiştirmiş ve vatanlarından uzak yerlerde çocuk doğurmuşlardı.
Tabii kadınların dünyaya bu kadar çok gen yaymış olması bir başarının ürünü değil, çünkü onlar özgür iradeleriyle değil, çoğunlukla zorbalık sonucu yer değiştirmişler. Kadınlar tarih boyunca gaspedilmiş, kaçırılmış, köle olarak alınıp satılmış ve tecavüze uğramış. Birçok toplumda halen devam eden miras hukukuna göre çifti çubuğu hep erkekler miras almış, kadınlar eli boş kalmış. Evlendikten sonra da kocalarının peşinden sürüklenmişler.
Kadınlar erkekler gibi uzun mesafelerin kahraman gezginleri olmamış ama, küçük küçük adımlarla kuşaklar boyu toplamında daha fazla yol almışlar.
Kadınlar korkunç hilelere de kurban gitmiş. En ünlüsü de Roma İmparatoru Romülüs'ün kurduğu tuzak. Roma'da kadın kıtlığı başgösterince Romülüs, komşu Sabinlileri cümbür cemaat davet etmiş. Komşular kızları da dahil kadın kısmını toplayıp Roma'ya gitmişler. Romalılar, kapana giren Sabinli kadınları gaspedip, erkekleri de geri göndermişler.
İşte Roma, Sabinli kadınların doğurduğu çocuklar sayesinde yükselişe geçebilmiş.
Paylaş