Klonlama alemi tuhaf bir olayla çalkalanıyor. Klonlama kralı olarak ünlenen Güney Koreli bilim adamı Hwang Woo-suk bir etik skandalı yüzünden hızla zemin kaybetmeye başladı.
Geçen yıl ilk kez insan embriyonu kopyalayarak terapi amaçlı kök hücre elde etmeyi başaran Hwang’ın suçu, projede çalışan bir laborantın bağışladığı yumurtalarla deney yapmak. Suçlayan kişi ise Amerikalı ortağı Gerald Schatten. Şimdi bilim dünyası şöhretine leke sürülen Hwang’ın yanı sıra Schatten’dan da şüpheleniyor. Acaba Amerikalılar, Koreli’nin yıldızını söndürmek için entrika mı çeviriyor? Kök hücre merkezi olmaya soyunan California, Güney Kore’nin bu pazarı ele geçirmesini önlemek için kumpas mı kurdu? Yoksa embriyonik klonlamaya karşı çıkan Bush taraftarı muhafazakarların bir komplosu mu söz konusu?
Hwang Woo-suk, bir süredir aynı pop yıldızları gibi şöhret muamelesi görüyordu. Amerikan Time dergisi tarafından ‘Dünyanın en nüfuzlu adamları’ listesinde A sınıfına alınıyor, onun eseri olan ilk klon köpek Snuppy 2005’in en müthiş icadı ilan ediliyordu.
Geçen yılın şubat ayında Seul Ulusal Üniversitesi’ndeki ekibiyle birlikte ilk kez insan embriyonu klonlayıp terapi amaçlı kök hücre elde ettiklerini açıkladığında manşetlere çıktı. O günden sonra da klonlama aleminin kralı oldu Hwang. Gittiği her yerde çevresi bir hayran kitlesi tarafından sarılıyor, internette Hwang fan kulüpleri kuruluyor, Güney Kore Hükümeti’nden en iyi bilim adamı unvanıyla 260 bin dolarlık ödül alıyor ve pulu basılıyordu.
Hwang baş döndürücü bir şekilde yükselirken, geçen hafta ansızın her şey değişiverdi. İnsan embriyonu klonlama projesinde Hwang’ın ortağı olan Pittsburgh Üniversitesi’nden Amerikalı kök hücre uzmanı Gerard Schatten, Washington Post gazetesine bir açıklama yaparak, Hwang’ın araştırmada tıp etiğine aykırı davrandığını, hem de bu konuda yalan söylediğini, bu nedenle Koreli ile bütün ilişiğini kestiğini ilan etti. Ortak çalışmaları sırasında yumurta bağışlarında bazı usulsüzlükler yapıldığına dair bilgiler aldığını, Hwang’ın kendisini büyük hayal kırıklığına uğrattığını söyledi.
İki bilim adamı arasında olup bitenleri analiz etmek için bir buçuk yıl öncesine gitmek gerekiyor.
O günlerde Hwang, hayvan klonlama alanında çalışmalar yapan adı sanı duyulmamış bir veteriner. Seul Üniversitesi’ndeki ekibi ve Gerard Schatten ile ortaklaşa kök hücre projesi başlatıyor, insan embriyonu klonluyor ve çalışmayı Şubat 2004’te Science dergisinde yayınlıyorlar.
Bu noktada rakip bilim dergisi Nature devreye giriyor. Hwang’la birlikte projede çalışan bir asistan laborant, Nature dergisinin muhabirine şu açıklamayı yapıyor: ‘Emriyon klonlama deneyinde ben de yumurta verdim.’
Aslında Güney Kore’de o dönemde mevcut yasalara göre bunda anormal bir taraf yok. Ancak evrensel normlara göre bu etik dışı bir durum. Klonlama projesinde çalışan birinin yumurta bağışlaması doğru bulunmuyor. Yumurtaların para karşılığı alınması da yerleşik bilimsel kurallara aykırı. Çünkü deneylerde ticari bir kaygı, bir finansman ilişkisi bulunmaması gerekiyor.
Ayrıca laborantın işini kaybetmek korkusuyla, baskı altında kalarak yumurta bağışlamak zorunda kaldığı haberleri de yayılıyor.
Hwang ise Nature dergisine açıklamasında, ‘Asistanım milli gururla hareket ettiği için yumurta bağışlamak istedi. Çok duygulandım ama, şiddetle reddettim. Deneyde sadece gönüllülerin bağışladığı yumurtalar kullanıldı’ diyor.
Bu olayın ardından Güney Kore’de biyoetik yasası değişiyor ve deneylerde para karşılığı bağışlanmış yumurtaların kullanılması yasaklanıyor.
YOKSA YUMURTA MESELESİ DEĞİL Mİ
Bütün bunlar olurken ABD’li uzman Schatten susuyor. Sonra aniden etkin bir gazeteye konuşup meslektaşını bilimsel ahlaksızlık ve yalancılıkla suçluyor; ‘Hwang yumurtalar konusunda bana yalan söyledi. Güvenim sarsıldı. Bilimsel çalışmalar ise güven esasına dayanır’ diyor. Bu ani çıkış bilim ve medya dünyasında, asıl sorunun yumurtalar olmadığı şeklinde spekülasyonlara yol açıyor.
Öncelikli şüphe şu: Güney Kore’de Dünya Kök Hücre Merkezi kurulacak, California ve Londra’daki uydu laboratuvarlar da bu merkeze destek verecekti. Ancak Schatten’in suçlamalarıyla birlikte hem Hwang hem de Güney Kore’nin şöhretine leke sürüldü. Acaba Amerikalıların amacı, Kore’yi torpilleyip merkezin burada kurulmasını engellemek miydi? Kök hücre merkezi olmak üzere referandum yapan ve halktan ‘evet’ yanıtını alan California, Hwang’ın yıldızını söndürüp öncülüğü Kore’nin elinden mi almak istiyordu?
Yoksa bu yumurta tartışması, ABD Başkanı Bush gibi terapi amaçlı klonlamaya karşı çıkan Amerikalı muhafazakarlar tarafından mı yönlendiriliyordu?
Derken geçen hafta, Hwang’ın gerçekten yalan söylemiş olabileceği ortaya çıkıyor. Bu sefer de Hwang ile birlikte çalışan Koreli biyoteknoloji uzmanı Roh Sung-il bir itirafta bulunuyor ve deneyde, her birine 1500 dolar ödenerek 16 kişiden alınan yumurtaların kullanıldığını açıklıyor; ‘Ancak Hwang, yumurtaların parayla alındığından kesinlikle haberdar değildi’ diyor.
Böylece mesele iyice içinden çıkılmaz hal alıyor ve Hwang’ın önümüzdeki dönemlerde ziyaret edeceği bazı tıp merkezleri programları iptal etmeye başlıyor. Güney Kore’de ise Hwang’a yapılanlardan ötürü milli ruh şahlanıyor. Yumurta yalanlarını gündeme getiren MBC adlı TV kanalına ‘ulusal çıkarlara aykırı yayın yapıyorsunuz’ diye protesto mesajları yağıyor. Hwang internet fan kulübünün 100 kadar üyesi yumurta bağışında bulunmak üzere gönüllü olduğunu ilan ediyor.
Ve sonunda Hwang geçen perşembe günü herşeyi itiraf ediyor. Laboratuvarında çalışan iki kadından yumurta bağışı kabul ettiği için kamuoyundan özür diliyor, Dünya Kök Hücre Merkezi’nin başkanlığından da istifa edeceğini açıklıyor ve sözlerini şöyle noktalıyor: ‘Utanç içindeyim. Bu ders sayesinde global kurallara uymak zorunda olduğumu öğrendim. Araştırmayı bırakmak isterdim ama, insanlık adına, temiz bir bilimadamı olarak üniversitede çalışmalarıma devam edeceğim. Umarım Güney Kore, hiçbir utanca bulaşmadan bu alanda yeniden lider olur.’
Böylece Hwang, Alzheimer’dan Parkinson’a birçok hastalığın tedavisi için umut olan kök hücre krallığının tahtından iniyor.
Öz genetik şifreli kök hücre
Hwang Woo-suk ve ekibi geçen yıl ‘Somatik hücre çekirdeği transferi’ diye tanımladıkları ancak tedavi amaçlı klonlama olarak bilinen yöntemle ilk kez embriyodan kök hücre elde ettiklerini açıkladı. Geçen mayıs ayında ise çeşitli hastalar için kendi genetik şifrelerini taşıyan kök hücreler ürettiklerini açıklayarak dev bir adım attılar. Yeni yöntemle hastanın bağışıklık sisteminin kendi genetik özelliklerini taşıyan bu kök hücreleri reddetme olasılığı ortadan kalkıyordu. Klonlamada kendine özgü teknikler geliştiren Hwang’ın ekibi 24 saat boyunca çalışmalarını sürdürüyor, deneyde kullanılan insan materyallerine saygı göstermek için kimi zaman çalışanlar nöbet tutuyor. Boynunda Buda’nın bir altın madalyonunu taşıyan Hwang, ‘Sevgi ve ruhunuzu ortaya koymalısınız, insani bir dokunuş olmalı’ diyor.