Paylaş
Geçenlerde Tunceli’nin Ovacık ilçesini de tırtıllar bastı ve meyve ağaçlarını talan ettiler. Bu iklim değişikliği felaketi bize biraz farklı yansıdı. Tırtılların Tunceli’ye İsrail uçakları tarafından atıldığı şeklinde komplo teorileri dolaşıyor ortalıkta.
Kaderin ağlarını yavaş yavaş ördüğü o felaket filmlerinden birinin sekanslarını seyredermiş gibi hissediyorum yine kendimi.
Bu seferki sekans tırtıllarla ilgili.
Önce ajanslardan, haddinden fazla çoğalan tırtıllarla ilgili haberler düşüyor. İngiltere ve ABD’de tırtıl istilası yüzünden alerjik reaksiyon vakalarına rastlanıyor, itlaf harekatı için alarm veriliyor.
Bu haberleri zihnimin bir köşesine atıyorum.
Sonra seçim gezisi için Karaman’a gidiyorum. Yine tırtıllar çıkıyor karşıma. Karaman’ın yerel kanallarından Çağdaş TV’de bir CD veriliyor elime. Tunceli’nin Ovacık ilçesinde çekilmiş. Tam olarak tanıyamadığım, ancak bodur çalılar olarak tarif edebileceğim bitki örtüsü uzanıyor görüntüde. Bitkilerin tamamı silme beyaz nesnelerle kaplı. Yakın çekime geçince bu beyaz nesnelerin üzerinde yüzlerce tırtılın hareket ettiği görülüyor. Tunceli ve tırtıllar daha önce de kulağıma çalınmıştı. Ancak bu seferki farklı. Bu tırtılların İsrail uçakları tarafından bölgeye atıldığını söylüyorlar. Kobra yılanları da atılıyormuş. Sersemletilip torbalara konulmuş kobralar.
Yine mi İsrail? Bu filmi sekiz bacaklı kene vakasında da görmemiş miydik? Hani şu Kırım-Kongo ateşine yol açan keneler. Milli Gazete’de çıkan haberlere göre Bolu yöresinde hep altı bacaklı kenelere rastlanırdı da, bu seferkiler İsrail tarafından biyolojik silah olarak geliştirilmiş sekiz bacaklı kenelerdi. Muhtemelen de, bölgede kamp kuran İsrailli kadın grupları tarafından getiriliyordu bunlar. Oysa sonra anlaşılmıştı ki, aslında bütün keneler sekiz bacaklıydı.
CD’ye baktıktan sonra 11 Haziran tarihli şu haberi buluyorum:
"Ovacık’ta ormanlar, tarım arazileri, meyve ağaçları, hepsi tırtılların istilası altında. İlçede doğal hayata büyük zarar veriyorlar. Orman içinde dolaşmak mümkün değil. Tırtıllar vücutta alerji yapıyor. Binlerce hektarlık alan tamamen yok olmuş durumda. Tırtıl nedeniyle onlarca kovan arı yok oldu, kalan arılar ise kendi yavrularını yemeye başladı. Belediye, ilçenin afet bölgesi ilan edilmesini istiyor. Karadan ilaçlama ile tırtılların önüne geçilemezse genel müdürlükten istenecek bir uçakla havadan müdahale başlatılacak."
İngiliz basınındaki haberlere bakıyorum. Normalde Akdeniz yöresi ve Avrupa’nın orta kesimlerinde rastlanan güve tırtıllarının geçen yıllarda küresel ısınma ile birlikte kuzeye doğru hareketlendiğini ve sonunda Hollanda’dan ithal edilen ağaçlar üzerinde, İngiltere’ye kadar geldiklerini yazıyorlar. Londra’da da rastlanan ve meşelere dadanan tırtılların zehirli tüyleriyle deride alerji, astım ve konjonktivit vakalarına yol açtığını, bunların ölümcül olabileceğini söylüyorlar. İmha edilseler bile bıraktıkları binlerce tüy insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor.
Bazı İngiliz uzmanlar, "Bunlardan kurtulmamız için gerçekten soğuk ve yağışlı bir kış geçirmemiz gerekiyor" diyor. O gerçekten soğuk ve yağışlı kışları bir daha görebileceğimizi zannetmiyorum.
Tırtılları oralara İsrail’in attığını da zannetmiyorum!
Seçim gezisinde çınar takibi
Seçim nabzı tutmak için Karaman’daydım. Şehre ayak basar basmaz, "AKP’li belediye başkanı kentin göbeğindeki çınarları kesiyor" dediler. Ben de kesilen çınarların izini sürdüm.
CHP’li kadınlara sorarsanız, AKP’li belediye şehrin göbeğindeki asırlık çınarları kesip evlere odun diye dağıtmış. MHP’lilere göre bir gece yarısı operasyonuyla kaldırılıp atılmış ağaçlar. Bir zamanlar, fıskiyeli havuzundan ötürü sulu meydan dedikleri yere kuru meydan, taş meydan adını takmışlar.
Belediye Başkanı Ali Kantürk için "Belediyenin şişmanı, yeşil düşmanı" diye slogan üretilmiş.
Üçtür Karaman’a geldiğim için şahidim, ağaçlar gerçekten yerinde yok. O koca beton alan miting meydanı olacakmış.
Başkan Kantürk’e soruyorum nereye gitti bu park diye. Tarihi eserlerin görüntüsünü kapatan ağaçların modern ve çağdaş kentleşme hedefiyle yerinden kaldırılıp başka bir alana taşındığını, bazı eski binaların da yıkımıyla açılan meydanın çevresine görüntüyü engellemeyen top akasyalar dikildiğini anlatıyor. Mevlana’nın annesi ve kardeşleri, meydanın hemen bitişiğindeki Aktekke Camii’nde yatıyor. Sağ tarafında Hacıbeyler Cami, sol tarafında Hatuniye Medresesi, arkasında da İbrahim Bey Cami var.
Belediye bin kadar kişiye sormuş ve meydanın adının Aktekke olması kararlaştırılmış.
Şimdi sıra oraya bir saat kulesi yapmaya gelmiş. Sakın hükümet aleyhtarı mitingler yapılmasın o meydanda diyorum, gülüyor başkan.
Meydan projesine karşı çıkanların sırf provokasyon olsun diye, ya da yapılan işleri hazmedemedikleri için hikayeler uydurduğunu anlatıyor. Tarihi dokuyu kucaklayan, modern ve çağdaş kent estetiğine, trafik akışına uygun bir ağaçlandırma olması için ağaç kesmediklerini, gençleştirdiklerini söylüyor.
CANAVAR AĞAÇ
Üstelik projeye TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca da destek vermiş. Kökleri yürüyüp evlerin banyolarından, lavabolarından çıkan "aylantus" ağacından da varmış Karaman’da. "Onları da kes" demiş Karaca. Bunlar kabusa dönüşen ağaçlarmış, kaldırımları patlatırmış. ABD’de aylantusla mücadele için büyük bütçeler ayrılıyormuş.
Durum tespiti: DHA Karaman muhabiri Serdar Özgür ve AA muhabiri Mehmet Çetin bana olay mahallerini gösteriyor. Evet meydan çevresine top akasyalar dikilmiş, çınarlar da budanmış ve şehir dışındaki Urganboğazı mevkiine taşınmış. Orası seyrek evlerin bulunduğu, şehir dışında bir mahalle.
Oysa biz İstanbul’da çınarların geniş ve serin gölgeleri şehir içinde olsun isteriz.
Paylaş