Gay adamdan başbakan olur mu

Siyasette son dönemlerde çok moda olan bir soru var. Amerika, kadın başkana hazır mı? Fransa kadın cumhurbaşkanına hazır mı?

ABD’de Demokrat Parti içinde Hillary Clinton’ın 2008 seçimi için başkan adaylığı tartışılıyor. Fransa’daki 2007 seçiminin muhtemel Sosyalist adayı Segolene Royal de anketlerde yüzde 55’i bulduğu halde tartışmalı bir figür. Parti içindeki rakipleri, "Dört çocuğuna kim bakacak?" türünden zırva sataşmalarda bulunuyor. İktidar hep erkeklerin işi ya, Almanya da şimdi "Gay başbakana hazır mıyız?" tartışması içinde. Nedeni de, Berlin’in eşcinsel Başbakanı Wowereit’ın seçim başarılarıyla federal şansölye koltuğuna doğru hızlı bir ivme hareketi içinde olması.

Polonya Başbakanı Jaroslaw Kaczynski, geçenlerde Brüksel’deyken, "Sizi temin ederim ki, bizde üst düzey gay politikacılar var" diye yeminler ediyordu.

Polonya’nın adı AB içinde yobaza çıktığından, yabancı basını ülkesindeki gay kulüplerine takılmaya davet ediyor, "Polonya’nın homofobik olduğu söylentilerine inanmayın" diyordu.

AB’ye üye olalı iki sene geçtiği halde insan hakları konusunda komisyon ile hálá cebelleşiyor Polonya. Brüksel, gay hakları ve idam cezası alanında hálá sorunlar olduğunu düşünüyor.

Polonya’da Lech Kaczynski’nin cumhurbaşkanı; ikiz kardeşi Jaroslaw’ın da başbakan olmasından sonra, Varşova ile AB Komisyonu arasındaki ilişkiler limonileşti. Varşova Belediye Başkanlığı sırasında gay yürüyüşünü yasaklayan Lech Kaczynski, geçen yaz aylarında idam cezasının yeniden uygulamaya konulması için flörtlere başlayınca, Brüksel’de şafak attı.

Bunun üzerine ikiz kardeşi hemen Brüksel’e giderek, idam cezasının söz konusu olmadığını, ülkedeki gay kulüpleri ve gay yazarların gayet iyi muamele gördüğünü söyledi. "Üst düzey gay politikacılarımız var" diye de ekledi. Gerçi Polonya’da kimse onların varlığından haberdar değil; iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi’nden de "Sapık homoları toptan tedavi etmek lazım" diye sesler yükseliyor ama, olsun.

Kaczynski’yi Brüksel’e kadar götüren eşcinsellere hoşgörü meselesi, AB’nin insan hakları kriterleri arasında önemli yer tutuyor. Gay’lere ayrımcı davranış bir insan hakları ihlali olduğuna göre, uygun nitelikleri taşıdığı takdirde bir eşcinselin toplumun üst basamaklarına tırmanması önünde bir engel olmaması gerekiyor. Peki ya bir eşcinsel, devletin en tepesine tırmanmaya kalkarsa?

AVRUPA’DA ÜST DÜZEY GAY POLİTİKACI ÇOK

Avrupa’da üst düzey gay politikacı çok. Alman Hür Demokrat Parti (FDP) Lideri Guido Westerwelle, Hamburg Belediye Başkanı Ole von Beust, Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe en ileri gelenleri. Gerçi üçü de açık bir eşcinsel hayat sürmekten kaçınıyor. Genelde partnerleriyle topluluk önüne çıkmıyorlar. Paris Belediye Başkanı Delanoe, icraatı ile alakalı olmadığı takdirde medyanın eşcinselliğinden bahsetmesini istemiyor.

Ve tabii bir de Berlin’in Sosyal Demokrat Partili (SPD) Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit var. 17 Eylül’de eyalet seçimlerini yeniden kazandı ve Alman basını, Wowi’nin 2009’daki seçimlerde Federal Şansölye adayı olup olmayacağını tartışmaya başladı. Almanya’da eyalet düzeyinde art arda seçim başarıları gösteren her lider, medya ve partili arkadaşlarının gazıyla bu tartışmanın içine sürüklenir.

Bild’in geçen salı günkü manşeti şöyleydi: "Wowi, Almanya’nın ilk eşcinsel başbakanı mı olacak?"

Aslında Wowereit, kampanya sırasında federal ihtirasları konusunda hayli nazlandı. Ancak zafer kutlaması sırasında partneri Jörn Kubicki’ye sevgiyle sarıldığını gösteren o kare her şeyi değiştirdi. O gün Bild’in başka bir manşet fotoğrafıyla çıkması düşünülemezdi. Muhafazakar eğilimli Die Zeit gazetesi, Bild’in manşetindeki soruya hemen şu yanıtı verdi: "Bu konu siyaset kulislerinde de çok tartışılıyor. Almanya henüz eşcinsel bir başbakana hazır değil."

Wowereit, 2001’de henüz pek tanınmamış bir politikacıyken eyalet başbakanlığına (aslında Berlin’in hükümet eden belediye başkanı) adaylığını koyduğunda kestirmeden açıkladı: "Ben eşcinselim ve böyle gayet iyiyim." Almanya’da ilk kez bir politikacı gay olduğunu açıklıyordu ve Berlin halkı buna itiraz etmemiş, oyunu Wowi’ye vermişti. Hoşgörülü ve liberal olmaktan hoşnuttular.

Böylece basındaki her türlü spekülasyonun önüne geçen Wowereit, beş yıllık icraatı boyunca gay çıkarlarını gözeten bir politikacı gibi görünmemeye de çok dikkat etti. "Ben gay politikası yapan bir siyasetçi değilim" diye açık açık vurguladı.

Diğer partiler de Wowi’nin eşcinselliği üzerinden siyaset yapmadılar. Son seçim kampanyasında rakipleri, Wowi’nin eşcinselliğine gönderme niteliğinde propagandadan kaçındılar. Yalnız bir kez CDU’lu rakibi Friedbert Pflüger, "En nihayet Berlin de bir first lady kazandı" diye laf atınca Wowi cevabını yapıştırdı. Pflüger’in boşanma aşamasında olduğunu kastederek, "Hálá evli olduğu hanımefendiden mi, yoksa yenisinden mi bahsediyor..." dedi.

YAŞLILAR VE KATOLİKLER GAY SEVMEZ

Zeit gazetesine göre Bild’in manşetindeki fotoğraf, Almanya genelinde herkesin hoşnut kalacağı bir görüntü değil. Wowi’nin SPD’si dahil, siyasi partiler genelde gay’leri temsil yeteneği yüksek siyasetçiler olarak görmüyor. SPD’liler, daha gelenekçi sosyal demokrat çevrelerin gay bir başbakan adayına hangi gözle bakacağı üzerine kafa yoruyorlar. Mesela Ruhr bölgesindeki tutucu seçmenin, sendika kanadındaki ya da kırsal kesimdekilerin. "Acaba oradaki seçmen de Berlin’deki kadar hoşgörülü olabilir mi?" diye soruyor Zeit.

Yanıtı da veriyor: "Büyük şehirler haricindeki yerlerde, özellikle de yaşlı seçmen için eşcinsellik bir eksi puan. Ayrıca bir eşcinsel adayın güneydeki Katolik bölgelerde ne kadar şansı olacağı da çok tartışmalı."

İşte bu nedenle de Almanya’nın diğer gay politikacıları asla Wowi’nin izinden gitmedi. FDP Lideri Westerwelle, partneriyle birkaç kez göründü ve gay iması taşıyan bir sataşmaya da hedef oldu. Muhafazakar Bavyera’nın Başbakanı Edmund Stoiber, geçen yılki seçimden sonra koalisyon ortaklığından kaçan Westerwelle’ye "miço" dedi. Sözde dümenden kaçtığını ima ediyordu.

Ama bu lafın eşcinselliğe saldırı olduğunu herkes anladı.

Almanya, daha önce de Angela Merkel’in adaylığı sırasında "Almanya kadın başbakana hazır mı?" diye tartışmıştı. Sonunda hazır olduğu anlaşıldı.

Bakalım 2009’a kadar, gay başbakana hazır olup olmadıklarını çözebilecekler mi? Ancak bu seferki aday, Merkel’e göre biraz daha keskin.
Yazarın Tüm Yazıları