Paylaş
Arthur Clarke aslında 1969'u anlatıyordu
1984'e girdiğimizde George Orwell'ın 1984'ünü konuşuyorduk. Şimdi ise Arthur Clarke'ın Uzay Macerası 2001'ini. Ne 1984, gerçek 1984'i anlatıyordu ne de Clarke'ın 2001'i, gerçek 2001'ü anlatıyor. Her iki eser de, kaleme alındığı dönemin dünyasını yansıtıyor. Bugün artık ne Orwell'ın yaşadığı dönemin Stalin Rusya'sı var, ne de Clarke'ın uzaya adapte ettiği Amerikan-Sovyet çatışması.
KUBRICK'in bir başyapıt halinde beyazperdeye aktardığı Uzay Macerası 2001'in dünyasında uzay seferleri insanlığın rutin yolculuklarından biri haline gelmişti. Clavius ay üssü kum gibi insan kaynıyor, Amerika 18 ay gibi ‘kısa’ bir sürede Jüpiter'e insanlı uçuşları gerçekleştirebiliyordu.
Yani anlaşıldığı kadarıyla yazar Arthur Clarke ile yönetmen Stanley Kubrick 2001 dünyasını, uzay seferlerine astronomik düzeyde para harcanan bir dönem olarak vizyonlamıştı.
Ancak gerçek 2001'de bilim dünyası uzayı düşünmekten çok, genetik mühendisliğine kilitlenmiş durumda. Bilim dünyası Mars'ı keşfetmekten çok, fare üzerinde kulak büyütmek, ya da kitlesel ereksiyon sorununa çare bulmak için olanaklarını seferber ediyor. Gerçek 2001'de NASA, bırakın Jüpiter'e insanlı sefer yapmayı, Mars'a gönderdiği uzay araçlarını yollarda kaybediyor.
Uzay Macerası 2001'de o devasa uzay istasyonu, Johann Strauss'un Mavi Tuna'sı eşliğinde dünyanın yörüngesinde görkemli biçimde dönüyordu. Oysa bugün halen yapımı devam eden Uluslararası Uzay İstasyonu, filmdeki istasyonun yanında sivrisinek gibi kalıyor. Rusların MİR uzay istasyonu ise yakında Pasifik Okyanusu'na düşecek; müziksiz olarak.
Bundan böyle Rus kozmonotlarla Amerikalı astronotlar, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda ortaklaşa çalışacaklar.
Oysa Uzay Macerası 2001'de uzayda Rus-Amerikan ortaklığı diye bir kavram yoktu; onlar ölümüne bir rekabet içindeydiler. İşte Arthur Clarke ile Stanley Kubrick'in vizyonunu çizen de bu rekabetti. Soğuk savaşın en civcivli günlerinin yaşandığı 1969 yılında Clarke ve Kubrick'in Sovyetler’in çöküşünü görmesine imkan yoktu.
O süper gücün yerini alacak Rusya'da mafyanın kol gezeceğini, bir alkoliğin Kremlin'de patron olup seçim mitinglerinde sahnede dans edeceğini düşlemelerine imkan yoktu. Batan nükleer denizaltıları, yanan TV kulelerini dünyanın günlerce konuşacağını da tahmin edemezlerdi.
1984 DE FARKLIYDI
George Orwell'ın 1984 romanı bir bilimkurgu eseri değil, siyasi taşlamaydı. Ancak bir rejim eleştirisi olduğu kadar, bilimkurgu romanı olarak da kabul edildi ve 1984 yılına girildiğinde herkes, dünyanın Orwell'ın tarif ettiği dünyaya benzeyip benzemediğini tartıştı. Orwell'ın 1984'ünde dünya Nazizm'i esas alan totaliter bir rejimle yönetiliyordu ve altı yıllık bir savaştan sonra, yarısı esaretten kurtuluyordu.
Gerçek 1984 ise tabii ki romandakine benzemiyordu. Çünkü Orwell da aynı Clarke gibi kendi yaşadığı dönemi yansıtıyordu. Sovyetler Birliği'nde Stalin'in iktidarda olduğu, ABD'de McCarthy terörünün hüküm sürdüğü ve Çin'de Mao'nun yükselişe geçtiği dönemi anlatıyordu.
DNA'sını uzaya yolluyor
2001 Uzay Macerası'nın yazarı Sir Arthur C. Clarke, bu defa da hiç kimsenin daha önce gitmediği bir yere gitmeyi planlıyor.
Clarke, uzaylılar tarafından bulunacağı ve kopyalanacağı umuduyla DNA örneklerini uzaya gönderecek. Houston'daki Encounter 2001, yazarın 6 tel saçı ile birlikte kendi sesinden ‘‘Bu Arthur Clarke değildir, klonudur’’ diyen teyp kaydını uzaya gönderiyor. Çılgın bir hayal gücüne sahip olan Clarke, ‘‘Günün birinde süper bir medeniyet, kayıp türlere ait bu kalıntıya rastlayabilir ve ben bir başka yer ve zamanda tekrar var olabilirim’’ diye konuştu.
Clarke'ın geleceğe yönelik tahminlerinin büyük bölümü tutmuştur. 2001 filminden sonraki yıllarda da interneti, haberleşme uydularını ve dijital kıyameti tahmin etmiştir. Günümüzde uzay mekiği olarak gerçekleşen, birden fazla kullanılabilir uzay aracını tahmin eden ilk kişilerden biridir. 80'den fazla kitap yazan bilimkurgu ustası hükümetlerin uzayla ilgili sık sık danıştıkları bir kişidir.
Clarke'ın şimdiki tahminleri ise güvenli bir nükleer enerji sistemi, otomobillerin neslinin tükenmesi ve zeki bilgisayarlar.
Paylaş